7

398 50 17
                                    

Asla sevemeyeceğim bir koku ile gözlerimi açtığımda direk burnumu kapatmıştım. Hastane kokularından nefret ederim ben!

Neden buradayım? Ay yoksa öldüm mü? Chanyeol'un yaptığı konuşmadan sonra komaya girdim değil mi? Ah daha evet diyemeden öteki tarafı boyladım.

Birini görmek umudu ile beyaz odanın içinde göz gezdirdim. Ve o anda fark ettim. Uzun boyuna rağmen iki kişilik oturma yerine zor sığıp, telefonu ile ilgilenen Chanyeol.

Yahu ben burada ölüyorum be adam!

Uyandığımı fark etmediği için şükür ederek sessizce yataktan kalktım. Artık o telefonda ne ile uğraşıyorsa, hala beni fark etmemişti.

Aynı sessizlikte arkasına yaklaştım. Amacım korkutmak değildi, müstakbel kocamın kalp krizinden ölüp gitmesini istemem yani.

Kafamı yavaşça yanına doğru uzattım. Biri ile mesajlaşıyordu. Sehun? Yine mi?!

Tanrım! Şu Sehun denen herifi boğmak istiyorum. Dikkatimi dağıtmadan ve ses çıkarmadan mesajlarını okumaya çalıştım.

Poker : Yani sonuç?

Pcy : Bayılan bir Baekhyun.

Poker : Hahaha demiştim bu çocukda seni seviyor.

Pcy : Bilemiyorum Sehun. O fazla mükkemmel. Kabul edeceğini bile sanmam. Neden sana uyup yaptım ki bunu -.- Ergen

Poker : Hey hey! Suçu bana atmaya çalışma Hyung -.- Sensin o ergen!!!

" Hyung mu? Sehun bizden küçük mü?! "

Kendimi tutamayıp aniden bağırmam ile olduğu yerden hareket etmeden şaşkınca yanına yani doğal olarak benim yüzüme dönmüştü. Şu an giremediğim komaya girebilirim. Yüzlerimiz o kadar yakın bir mesafedeydi ki, onu öpebilirim! Evet yapacağım!

" U-uyandın mı? "

Konuşmadan sadece başımı salladım. Gözlerine bakmıyor, transa geçmiş bir ruh hastası gibi dudaklarına bakıyordum. 

Konuşmak için tekrar ağzını açtığında ellerimi ensesine götürdüm. Gözlerini olduğundan daha fazla büyültmüştü. Gülebilirdim fakat yan durmaktan boynum ağrımıştı. Öpüp kurtulacaktım işte. Bu kadar!

Gözlerine bakarak sevimlice bir gülümseme verdim, ve daha fazla beklemeden kendime çekerek dudaklarımı, dolgun dudakları ile birleştirdim.

O an hikayelerde okuduğum gibi olmuştu. Zaman durmuştu. Sadece Chanyeol ve ben vardık. En son Chanyeol'un gözlerini kocaman açarak bana baktığını gördüm. Onun aksine benim gözlerim kapalıydı. 

Dudaklarımı oynatarak üst dudağını emmeye başladım. Şokta olmalıydı ki hareket etmiyor, karşılık bile vermiyordu. Devam etmeme rağmen bir gram bile oynatmamıştı dudaklarını! Sevmemiş miydi yoksa? İğrenç mi bulmuştu?

Boynuna sardığım kollarımı çekerek, dudaklarımızı da ayırdım. Oturduğum yerden ayağa kalkarak başımı eğdim, saçımın ön kısımları gözüme geliyordu ki hep bundan şikayetçi olmuşumdur. Fakat o an böyle olduğu için sevindim. Saçlarım gözlerimi kapatıyor, dolu olan gözlerimi de saklıyordu.

" B-ben özür d-dilerim "

Sessizce özrümü mırıldandıktan sonra arkamı dönüp gitmek için hareket ettim. 

Kolumu saran güçlü el ile olduğum yere çivilendim. Chanyeol ayağa kalkmış, ve kolumu tuttuktan sonra hızlıca kendine çekmişti. Göğsüne doğru yapıştığımda dengemi sağlamak için ellerimi omuzuna koydum.

" Baekhyun. Şu okulda yaptığım teklif. Hala cevap vermedin "

" Ah. Doğru ş-şey ben bilmiyorum. Yani ilk defa böyle bir şey yaşıyorum. Daha önce hiç birini sevmedim. Fakat senin yanındayken kendimi tuhaf hissediyorum"

" Nasıl bir tuhaflık? "

" Seninle konuşurken k-kalbim gereğinden hızlı atıyor "

Elini tutarak tam kalbimin üstüne doğru götürdüm.

" Şu an olduğu gibi. Ve en ufak tartışmamız da bile parçalara ayrılıyorum "

İşte şimdi farkına varabilmiştim. Karşımdaki bu yunan Tanrısı'nı seviyordum ben! Bana meraklı meraklı bakan Chanyeol'a gülümsedim.

" Seni seviyorum Chanyeol "

Bu üç kelimeden sonra ise benim sevmediği sandığım öpüşmeyi, o başlatmıştı. 

Bundan sonra piç bir Chanyeol ile karşılaşabilirsiniz

Pamuk Şekerli Kurabiye'm [ChanBaek]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin