3

449 63 6
                                    

Kapının kilitli olduğundan emin olduktan sonra yatağın üstündeki kıyafetleri alarak giyinmeye başladım. Ve sonuç beklendiği gibi. Gereğinden fazla büyük gelen kıyafetler. Neden bu kadar uzun olmak zorundasın ki Chanyeol. Ama kabul ediyorum uzun boyuyla fazla çekici.

İçimdeki fangirl Baekhyun çığlıklarını durdurarak kilitlediğim kapıyı açtım. Yavaş adımlar ile misafir odasına girmeden önce Chanyeol'un bana gösterdiği salona girdim.

Ve beklemediğim kişiler.

" Merhaba. Hoş geldin Baekhyun. Biz Chanyeol'un ailesiyiz. Chanyeol ilk defa evine bir arkadaş getiriyor. Bu bizi çok mutlu etti "

Ne yani Chanyeol'un annesi var mıydı? Daha doğrusu bir ailesi? Pişmanlıkla başımı eğdim.

Okuldaki dedikodulardan biri de buydu.
Park Chanyeol kimseyle takılmadığı için, sessiz biri olduğu için, ucube ezik olarak bilindiği için uydurulan dedikodulardan biri.

Park Chanyeol on beş yaşında annesiyle olan iğrenç ilişkisini devam ettirebilmek için babasını öldürmüştü.
Sekiz yıl sonra yani 23 yaşında -şu an ki yaşı- biri on altı diğeri on yedi yaşında olan kız kardeşleriyle iğrenç ilişkisini sürdürebilmek için annesini öldürmüştü.

Fakat şu an karşısında gördüğü bir anne baba ve kendisini Chanyeol'un ablası diye tanıtan kişi tüm bu dedikoduların yalan olduğunu ifade ediyordu.

Şu an gerçekten ağlayabilirdim. O dedikodulara inandığıma inanamıyorum.

Pamuk şekerli kurabiyeler aşkına affet beni Chanyeol.

Ben hala başımı kaldırmazken Chanyeol yanıma gelip elini omzuma koydu.

" İyi misin? Ağlıyacak gibi duruyorsun? "

" B-ben iy- "

Ve ben sözümü tamamlayamadan yükselen bir çığlık.

" Omo! Tanrım şunlara bak! Biri kısa biri uzun! Çok tatlılar "

Ve aynı anda yükselen iki ses.

" Ben kısa değilim. O uzun! "

" Ben uzun değilim. O kısa! "

Şaşkınlıkla Chanyeol'a baktım. Ve yine aynı anda utançla başımızı eğdik.

" Awww~ Bu ikisi çok tatlı "

Ve Chanyeol'un ablası Yoora noona bize fangirl çığlıkları atmaya devam ediyordu.

~~~

Sabah olmuş ve hep beraber kahvaltı yapıyorduk. Babam Jongin doktor annem Kyungsoo'da öğretmen olduğu için ikisi erkenden işe gidiyordu. Ve ben hep kendim olurdum. Annemi sabahları, babamı da akşamları görsem bile bu bana yetmiyordu.

Yoora noona her çeşit reçelden bulunan sofra da hepsini ağzıma tıkıştırıyor sonrada mevye suyu'mu içittiriyordu. Aslına bakarsanız bana böyle bebek gibi davranması hoşuma gidiyordu. Ama söylemeyelim shh.

Kamaşıyor gözlerim bebeğim. Böyle gülmek olur mu gözünü seveyim!

Yoora noona bana yedirmeyi bıraktıktan sonra yüzümdeki tebessüm ile Chanyeol'u izlemeye devam ediyordum. Taki bana dönüp bakması ile şaşkınca oturduğum sandalye de dik konuma gelmiştim fakat kolumu masadan çektiğim an da boş bardak zeminle buluşup parçalara ayrılmıştı.

Zemindeki kırık bardağa baktıktan sonra bakışlarımı diğerlerine yönelttim.

" B-ben üzgünüm. Hemen t-toplayacağım "

Başka bir şey demeden sandalye'den kalktım ve kırık parçaları toplamaya başladım. Yanımda hissettiğim hareketlilik ve görüş alanıma giren büyük eller ile Chanyeol'un gelmiş olduğunu anladım. Elimdeki kırık cam parçaları aldı ki onlar da bir iki şeydi.

" Elini keseceksin. Sen geç ben toplarım "

" A-ama be t- "

Cümleme devam edecektim ki o gözleri ile bana bakması boğazımın düğümlenmesine neden oldu.

Bir iki dakika öylece baktım ona. Yüzünün her santimini ezberlemek istercesine beynime kazıdım. Ve başka bir şey demeden kalktığım sandalyeye geri oturdum.

" Ben çok özür dilerim. Kırmak istememiştim "

" Sorun değil evladım. Senden daha mı önemli bir bardak? Bir yerini kesmedin deģil mi? "

" Hayır ben iyiyim. Teşekkür ederim efendim "

" Anne! "

" N-e? "

" Anne de bana anne "

" P-peki. Anne "

Gülümseyerek cevap verdiğimde Chanyeol'da masaya dönmüştü. Herkes gülüşerek kahvaltıya devam ederken, ben dirseğimi masaya koyarak avucuma yanağımı yasladım.

Tanrım! Gökten bana yunan Tanrısı mı gönderdin?

Pamuk Şekerli Kurabiye'm [ChanBaek]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin