UMUTSUZ ÇUKUR BÖLÜM 5
"KOPYA"
Emre'nin ağızından;
Günün sonuna geldiğimizde annemin arabayla beni okuldan alacağı aklıma gelmişti. Okulun kapısının önünde annemi bekledim. Annem arabayla gelip beni aldıktan kısa bir süre içerisinde eve varmıştık bile...
Sofrada yemek yerken babamın canının sıkkın olduğunu anlamam geç olmamıştı. Yemeğiyle oynuyordu düşenceli bir şekilde. Hiç kimse konuşmuyor sadece çatal ve bıçağın tabaklara çarpmasıyla çıkan ses dans ediyodu sessizliğimizde. Bu sessizliği bozan annem olmuştu,soru soran gözlerle;
" bi sıkıntınmı var demir ?"
Yüzünü masadan kaldırmadan cevap gelmişti;
"Yok hayır." dedikten hemen sonra sofradan kalktı ve kapıyı hızlı bir şekilde,sanki tüm hırsını ondan alırmışçasına kapatıp dışarı çıktı. Bir sıkıntısı olduğu belliydi.
"Anne babamın neyi var ?"
Endişeli bir şekilde sorduğum bu soruya annem bilmiyorum dermişçesine dudağını büzüp cevaplandırmayla yetindi.
Babamın daha önce böyle bir şey yaptığığını hatırlamıyorum. Önemli bir şey olmasa bu kadar kafasına takacak bi adam sayılmazdı.
Annemle babamın evliliğide pek mutlu değildi açıkçası. Sadece bir şirket anlaşması için yapılan sahte bir evlilikti. Sahte bir evlilikse peki ben nasıl doğmuştum onu da idrak edemiyordum bir türlü. Bu evlilik sahte evlilikten çıkmış demetki bunun anlamı.
Babam evi terk ettikten sonra pek iştahım kalmamıştı. Odama gidip biraz uzandıktan sonra uyku bana kollarını açmış beni bekliyordu...
Buse'nin ağızından;
Sınıfta öğretmenlerle tanışma vesilesiyle adını duyduğum kızın adının "su" olduğunu öğrenmiştim. Bu kızın benimle derdi neydi ? Beni tanıyormuydu ?
Düşüncelerimden kurtulup yatağıma dalmıştım bile. Yatağımın içine girdiğimde soğuk olan yorganın tenime değmesiyle içim titremişti adeta. Yatağımın içi benim tenimin sıcaklıği sayesinde ısınırken oluşan sıcaklığın içinde vücudum gevşemiş, uykuya dalmıştım bile...
Sabah annemin yorgun sesi ile uyandım. Belliki işten geç vakitte gelmişti ve aşırı yorulmuştu.
"Kızım kalk hadi okula geç kalacaksın!!"
Kahvaltımı ettikten sonra, odama okul formalarımı giymek için geri döndüm. Bu gün okul formalarımı giymek yerine yırtık mavi kotumu ve üzerine salaş bir tişört giydim. Makyaj yapmayı sevmediğim için bu gün makyaj yapmamayı tercih ettim.
Sınıfa girdiğimde ece bana güler yüzüyle "günaydın" dedi ve yerime geçmem için oturduğu yerden kaltı. Bende yerime geçip çantamı yerleştirdikten sonra kızlarla birlikte koyu sohpete dalmıştık.
Öğretmen sınıfa girdiğinde hepimiz aynı anda ayağa kalktık ama su kalkmamıştı. Halbuki öğretmen de bir şey dememişti. Devlet okulu gibi değildi sonuçta,para veriyorlardı ve bu yüzden öğretmenlere saygı dahi duymuyordu. Ne kadar acımasız hayat... Paran varsa dünyanın kralısın adeta. Paran yoksa paranının köpeği oluyorsun,kendinden küçük çoçukların sana ve senin mesleğine bile saygısızlığına göz yumuyorsun.
"Evettt çoçuklar bu gün seviye tespit sınavı var. Yeni sınıflarınızı bu şekilde belirleyeceğiz."
Öğretmenin dediği bu cümle ile kafamdan aşyağıya kaynar sular dökülmüştü adeta. Eceden ayrılmak istemiyordum. Arkadaşlığımız iki gün içerisinde anlayamacağımız şekilde ilerlemişti ve çok iyi bir uyum sağlamıştık. Bu cümlenin ardından eceyle birbirimize buruk bir şekilde gülümsedik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umutsuz Çukur (Düzenleniyor)
Novela JuvenilDenklemin bilinmeyenini bulabilmek için bilinen karşı tarafa geçirilir. Peki ya bu denklemde bilinen yoksa bilinmeyeni nasıl buluruz. Karmaşık bir denklemin içindesin, ne yapacağını bilmiyorsun, en çok korktuğunda sevdiklerini kaybetmek. Bir kız düş...