ekim sıcağı

111 6 11
                                    


Geçenlerde hani sonbahardan birkaçparça çalmıştın.

adını sanını bilmediğimiz gruplardinleyip hasretler dağıtmıştık

hatırlıyor musun?

Inci kolyelerden yapılmış, genişaskılı bir elbise vardı üstünde

ve yeni aldığın dantelli kumaştanyaptığın eteğini geçirmiştin

altına elbisenin.

"anlamsız gelmiyor mu sana dabazı şeyler" derken eteğinin

ve elbisenin yarattığı uyumsuzluğabakıp

ve gülümserken ben eteğinin

ve elbisenin yarattığı uyumsuzluğabakıp

"sorun değil. Anlam yaratmaktançok sıkıldım" demedin bana

bir kere.

Ve elbisen de güzel değildi artık.

Ve eteğin de güzel değildi.

Ve eteğinin

ve elbisenin yarattığı uyumsuzluk dagüzel değildi...


Hani Camus okuyacağım demiştim yinesana bir ekim sıcağı.

Kafamızda kurup kurupgerçekleştiremediğimiz

ve asla gerçekleştiremeyeceğimizhayallere dalıp

rakı sofrasına kusmanı bekleyecektim

hatırlıyor musun?

"Hayaller zarar görmezkusmuklardan" demiştin.

"hayaller, bileşeni düş gücüve bencillik olan sanrılardır bizim için"

tartışmamaya daha sabah söz verdiğimhalde sana

ve tartışmaya bayılırken geceleriseninle

tartışmamak için zor tutmuştumkendimi.

Ben en iyisi gidip yatayım dediğimdeanlamadın kızdığımı.

Ben en iyisi gidip yatayım dediğimde

ve anlamadığın için kızdığımı

bozulduğumu da anlamadın.

Ben en iyisi gidip yatayım dediğimde

gidip yatmıştım hani yalnızca.

Rüyamda görmedim ben o geceCamus'uyu.


Sokaklarda bazen bağıra çağırakavga ederdik, ipin ucurunu kaçırıp

sabahlara kadar ağlamana sebep olurdumben

hatırlıyor musun?

Bir gece ağlamaktan şişmişgözlerinle yan odadan bağırmıştın

"evleneceğim adam ancak senolacaksın"

biliyorum romantikler ağlayacaklarşimdi.

Senin nereden bilebilirler nefretettiğini söyleme yollarından birine

şahitlik ettiklerini.

Ben biliyordum.

O gece de biliyordum.

Artık bilmiyorum.

Bas bariton olduğunu düşlediğimsesimle altta kalmamak adına bağırmıştım

"evleneceğim son kadın bileolamazsın"

biliyorum romantikler ağlayacaklarşimdi.

Yine.

Tamam da benim nereden bilebilirleraklıma gelen ilk cümle bu olduğu için

bunu söylediğimi.

Sen de bilmiyordun.

O gece de bilmiyordun.

Artık biliyorsun.


Biz arada sevişirdik de seninle kapıkomşularımızın getirdiği

yemek tabaklarını boş göndermemekiçin sırf

hatırlıyor musun?

Yorgun arzularımızı yatak altınasüpürüp

hiçbir şey hissetmeden seviştiğimiztenha mı tenha bir gece

fısıldamıştın aheste kulağıma

"senin öldüğünü duyumsamayabayılıyorum"

ereksiyon haldeki dilimle boyarkenboynundaki tüm

atardamarları

rengarenk saçlarımız izin verdiğiölçüde biz sevişmenin ortasında

fısıldaşmaya başlardık

tezcanlı üretkenliğimizle:

"kimseyi öldüremezsin sen"

ve kemikli ellerini hissederkensırtımda, narin

kulaç atarak kaçardın benden.

Bir anda.

Tiksinti duyduğun ayaklarınla

tiksinti duyduğun kollarıma

tiksinti duyduğun dövmelerkaralardın, karakalem.

Ağlardın.

Her sevişmede ortaya çıkan gözaltıtorbalarından akıttığın

yaşlarla yıkardın göbek deliğimi.

Koynuma sokulup

bitap düşmüş kadınlığın

"çaresizim" derdi, hiç de

fısıldamaya benzemeyen bir sestonuyla.

Giderdin sonra.

Dönerdin.

Gidip dönmediğin oldu muhatırlamıyorum ama

meyveler çürürken dolapta,

biz her yaz hurma alıp kuruturkenmisafir odasının camekanında

kuşlar alnımıza sıçar korkusu,telaşı, masumiyeti...

giderdin sonra, söylemiş miydim?

Dönerdin de.

Gidip dönmediğin olur muydu?

Gidip dönmediysen de

mutlu olurdu yavru köpekler sokakta.

Alzheimer hastası kedilere yemekverirdin.

Giderdin sonra.

Tüm mahalle ölü kokardı...



Şaman AyiniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin