>>8

625 77 64
                                    

Ashton yumruğunu öfkeyle kum torbasına geçirdi ve boynundaki havluyla ter damlacıklarının ev sahipliği yaptığı çıplak bel üstünü temizledikten sonra odanın sol köşesindeki ahşap merdivenlere yöneldi. İçindeki öfkenin tam olarak dindiğini söylenemezdi ve şu anda bir şeyleri kırıp dökmeyi çok fazla istiyordu. Bir şeyleri parçalamak, etrafındaki herkese ve kendisine zarar vermek istiyordu.

Tıpkı öfke kontrolü olmayan biri gibi davranmak istiyordu.

Bunu yapamayacağından nefret etti. Bazı kişilerin aksine sorumlulukları vardı. Canı sıkıldığında evi dağıtıp kırılabilecek olan her şeyi duvara fırlatamazdı. Bazen cidden tek istediği bu olsa da, bunu yapmayı ne kadar arzulasa da elinden bir şey gelmiyordu. O bir psikologtu. Bunu yapamazdı. Hastaları vardı ve evinde yaşananları öğrenme şansları olmasa bile Ashton eğer bunu yapmaya başlarsa bedenindeki direncin zayıflayacağını biliyordu. Sinir hastası olan, on altı yaşlarında bir çocuk ona geliyordu ve Ashton da eğer o çocuk gibi davranmaya başlarsa ona hak vereceğini biliyordu. Onu iyileştiremezdi. İç geçirdi, bazen işinden nefret ediyordu.

Başkalarına bakmadan önce kendisini iyileştirmeliydi.

Luke'un yüzündeki gülümseme gözlerinin önüne geldiğinde tekrar, hatta öncekinden çok daha fazla öfkelendiğini hissetti. Gün içinde onun gülümsemesini izleyerek kendisini teselli etse de bu mutluluğun sebebi Ashton değildi ve Ashton bundan nefret ediyordu.

Luke'un mantık dışı hareketlerinden nefret ediyordu.

Banyoya ulaştığında boynundaki havluyu kirli dolu sepete doğru fırlattı ve ellerini mermere yaslayarak yüzüne battı. İşte, onu asla kabul etmeyeceğini bilmesine rağmen yine de pes etmeyen bir aptalın kırgın yüzü.

İç sesi onu kışkırtmak için elinden geleni yapıyordu.

Ashton tekrar kavgalarını aklına getirdiğinde ne olduğunu anlamadan, aniden beynini ele geçiren öfke dalgasıyla aynaya yumruğunu geçirdi. Cam anında dağılıp mermerin üzerine döküldü, birkaç parça Ashton'ın çıplak tenine kadar ulaşıp oralarda kesikler bıraktı. Ashton yumruğunu geri çekerken tüm bedenine yayılan acıyı umursamıyor, yarılmış ve kan kaplamış eline bakıyordu. Kan hızla ayaklarının altındaki beyaz parkeyi karalarken Ashton dolaba yöneldi ve içinden bir havlu çıkarıp eline bastırdıktan sonra ayaklarına batan cam parçalarını da umursamadan banyodan çıktı. Oturma odası karşısında dururken L koltuğa doğru ilerlemeye başladı ve sonra su içmesi gerektiğini düşünerek mutfağa gitti. Yaralı eliyle havluyu sıkıca tutarken dolaptan bir şişe soğuk su çıkarıp kafasına dikti. Tekrar oturma odasına doğru ilerlerken altındaki zeminin sallandığını hissedebiliyordu. Duvara tutunup durdu, gözlerini kapattı ve bir süre öyle durduktan sonra tekrar açtı ama bu sefer her şey daha kötüydü. Sadece zemin değil, tüm ev sallanıyordu. Ashton kafasının içindeki düşüncelerin bir elektrikli süpürgeyle çekildiğini hissetti ve kendisini yerde buldu.




niye böyle hüzünlü bir hikaye oldu bilmiyorum

than he can || muke/lashton (+)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin