Luke uyandığında karşısında yüzünde yanık izleri olan bir adam görmeyi istediğini sanmıyordu. Adamın sol gözü kanlanmıştı ve gözünün aşağısından suratının yarısını kaplayan yanık izleri vardı. Suratının yarısı bronzlaşmışken diğer yarısı güneş görmemiş gibi duruyordu ama Luke o sırada buna gülecek durumda değildi. Tüm kemikleri sızlıyordu, alt dudağının şiştiğini hissedebiliyordu ve donuyordu. Tanımadığı adamların karşısında iç çamaşırıyla bir sandalyeye bağlı halde durmak dilek listesinde yer almıyordu.
Yanık izleri olan adam gülümseyerek "Sonunda uyandın, prenses" dedi ve arkasındaki adama dönüp Luke'un bilmediği bir dilde bir şeyler söyledi. Luke yüzünü buruştursa da adam ona bakmazken nerede olduğunu anlayabilmek için bir fırsatı vardı. Büyük bir odaydı, duvarlar pisti ve tavandaki floresan lambalardan sadece dört tanesi açıktı ama bu, tüm odayı aydınlatmaya yetiyordu. Odada tek bir eşya bile olmaması Luke'u rahatsız etti. Pis bir koku vardı ve sarışın çocuk bu odanın ne kadar uzun süredir temizlenmediğini merak etti.
Yanık izli adam tekrar Luke'a döndüğünde Luke kafasını yerden kaldırıp ona bakma zahmetine girmedi.
"Neden burada olduğunu biliyor musun?"
Luke cevap vermedi.
"Ya da benim kim olduğumu?"
Tek kelime etmedi.
"Senden ne istediğimi merak etmiyor musun?"
Susmaya devam etti ve adamın pürüzlü eli sarışın olanı çenesinden tuttu, yanık izli surata bakmaya zorladı. Luke öfkeyle bakarken "Sorularıma cevap ver, ahmak" diye tısladı adam ateş saçan gözleriyle. "Michael nerede?"
Luke gülümsedi. "Siktir git."
Ve suratına inen yumrukla bilincini kaybetti.
luke'a cesaret aşıladım ondan böyle
ŞİMDİ OKUDUĞUN
than he can || muke/lashton (+)
Fanfiction"sana iyi davranabilirim" "ondan daha iyi"