Doğum

676 57 21
                                    

Her şey o kadar hızlı gerçekleşiyordu ki Seunghyun kendini başka bir gezegende gibi hissediyordu. Ayrıca yaşanan şeyler akla mantığa sığacak gibi de değildi.

•••

Daesung ile televizyon karşısında oturmuş film izliyorlardı. Filmdeki ana karakterler ne zaman yakınlaşacak olsa Daesung anında kıkırdamaya başlıyor ve bu durum da Seunghyun'un dikkatini ona vermesini sağlıyordu.

Koltuğun köşesinde dizlerini kendine doğru çekmiş, kucağına aldığı yastığın karnı ve dizleri arasında sıkışıp kalmasını sağlamıştı. Bir şekilde de yastığa sarılmayı başarmış, kafası da yana doğru düşmüştü. Elindeki patlamış mısırı ne yiyor ne de ağzından uzaklaştırıyordu. Bir kere daha kıkırdadı.

Seunghyun muhtemelen bir yakınlaşma sahnesi daha diye düşünüp Daesung'ı izlemeye devam etti. Onu izledikçe kendinden geçiyordu.

Bilinçsiz bir şekilde Daesung'a yaklaşıp, ağzı ve eli arasında sıkışan mısırı yemek için hamle yaptı.

Önce Daesung'ın eline bir öpücük kondurmuş ardından da ağzıyla mısırı ve Daesung'ın alt dudağını kavramıştı. Mısırı ağzının gerilerine itip dudağa yoğunlaştı. Nazik bir şekilde emip bıraktı. Dudaklarına öpücük kondurdu. Mısırı çiğneyip yuttu ve bir kere daha Daesung'ı öpmeye başladı.

"Kendimi sürekli sana doğru sürüklenen bir girdabın içindeymişim gibi hissetmemi sağlıyorsun. Sana ulaşamazsam ölürüm." Karnına baskı yapmayacağını ve onu fazla yormayacağını düşündüğü bir şekilde sırtını Daesung'a yasladı.

Daesung ellerini direkt onun boynuna sarmıştı. "Bu girdabı oluşturan şey ne?"

"Sanırım sana olan aşkım ve senin bana olan aşkın. Duygularım bazen öylesine yoğun oluyor ki oracıkta öleceğimi düşünmeden edemiyorum." Elleri arasına aldığı Daesung'ın ellerini dudaklarına götürüp nazik bir şekilde öptü.

Elleri çok güzeldi. Daesung'a ait olan her şey çok güzeldi.

Bir parça da olsa güzelliğim varsa eğer, bunun sebebi kesinlikle Daesung olmalı diye düşündü.

"Sımsıkı sarılmak isterken dokunsan kırılacakmış gibi geliyor sonra da dokunamıyorsun, öyle değil mi?" Sordu Daesung.

"Öyle." Yanıtladı Seunghyun. "Daesung, alakasız olacak ama--" duraksadı. Söylemeli miydi?

"Dinliyorum."

"Şu an seni deli gibi öpmek istiyorum." Daesung'ın tepki vermesini bekledi.

"Ne duruyorsun o zaman? Gel buraya." Seunghyun'u kendine çevirmeye çalışırken konuştu.

Seunghyun hızla dönüp birkaç saniye onu izledi. Karşısındaki adam için çıldırıyordu. Elini uzatıp ensesine attı ve kendine çekip öpmeye başladı.

•••

Birkaç dakika sonra Daesung'ın mırıltı şeklinde çıkan inlemelerinin yerini Seunghyun'un anlam veremediği sesler alınca başını Daesung'ın boynundan çekmişti.

"Canını mı yaktım?"

Başını hızla iki yana sallayıp konuştu. "B-bebek... Tanrım! Bebek... S-Seunghyun, hastane..."

Daesung'ın söylediği şeylerden mantıklı bir cümle oluşturma çabasında olan Seunghyun aniden bağırdı. "Doğum!"

Ayağa fırladı. Ayağa fırladı ama ne yapacağını bilmiyordu. Tekrar oturdu. "Ne yapmam lazım?"

"B-beni hastaneye götür." Sıkılı dişleri arasından konuştu. Canı yanıyordu.

•••

Nasıl olduğunu bilmiyordu ama Seunghyun kendisini tekerlekli sandalye ile doğumhaneye götürülen Daesung'ın yanında koşarken bulmuştu.

Sanki bir filmin içerisindeydi ve sahneler atlatıla atlatıla izleniyordu.

Daesung'ı içeri alırlarken dışarıda kalan Seunghyun arkadan bağırdı. "Korkma sakın, ben buradayım!" Yanından geçen doktoru kolundan yakalayıp, yalvarır gibi konuştu. "Canını yakmayın sakın. Kan görmeye de dayanamaz--" Ağlıyordu.

"Korkmayın. İyi olacak-lar." Doktor gülümsedi ve içeri girdi.

•••

Boğulduğu belirsizliğin içinde içi içini yerken bir sağa bir sola bitkin bir vaziyette yürüyüp duran Seunghyun'u durduran şey içeriden çıkan doktor olmuştu. Cehennem gibi geçen dakikaların ardından telaşla doktora doğru hamle yaptı Seunghyun.

"İyi-ler değil mi?" Dili damağı kurumuştu.

"İyiler, merak etmeyin. Eşiniz birazdan hastane odalarından birine alınacak, onu o zaman görebilirsiniz. Bebekle şimdi ilgilenmemiz gerektiği için onu daha sonra göreceksiniz."

●●●

Pregnant || TodaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin