Korku

177 8 11
                                    

Kuzey herkesle selamlaştıktan sonra masaya oturduk. Kuzey benim yanıma oturmak için yeltendi ama Buğra benim yanıma oturuverdi bir anda, diğer tarafımda ise Ecem diye bir kız oturduğu için Kuzey yanıma oturamadı. Tam karşımdaki sandalye boştu oraya oturdu. Masamız büyük olduğu için iki garson geldi siparişleri almak üzere. Garsonlar bütün siparişleri aldıktan sonra gittiler. Herkes kendi arasında konuşmaya başladı. Buğranın kulağına eğildim ve "Bunun buraya geleceğinden haberin var mıydı?"dedim sinirli bir şekilde.
"Saçmalama bu şerefsizin buraya geleceğinden haberim olsaydı seni buraya getirirmiydim."dedi sesinden anladığım kadarıyla doğru söylüyordu. Şu an zor durumdaydım Kuzey masaya oturduğumuzdan beri bana bakıyordu ve bende bundan rahatsız oluyordum.

Kuzey lise birinci sınıftan beri bana aşıktı ama ben onu sevmiyordum. Platonik aşıktı yani. Bana bir ara o kadar takılmıştı ki heryerde karşıma çıkıyordu okul çıkışı evime kadar takip ediyordu. Nereye gitsem oraya geliyordu. Baya psikopattı yani onun bu halleri beni korkutuyordu.Bana aşık olduğu zaman öyle bir bakıyordu ki sanki sen benim olmak zorundasın der gibi bakıyordu aynı şu an baktığı gibi.
**Buğra'nın ağzından**
Bu şerefsizin burada ne işi vardı. Kesin yine Besteyi rahatsız etmek için gelmişti. Sabahtan beri öyle bir bakıyordu ki şeytan diyorki herkesin içinde kalk ağzını burnunu kır. Besteye baktım o ona bakmıyordu ama anladım ki o da bu durumdan yeterince rahatsızdı. Bestenin kulağına eğildim ve
"Beste istersen kalkalım bu şerefsizin sabahtan beri gözüni senden ayırmamasından dolayı rahatsız olmuş gibisin."dedim yeterince düşünceli bir tavır takınarak.
"Ya aslında çok iyi olur biliyor musun çok rahatsız oldum bana eskisi gibi bakması beni rahatsız ediyor sanki her an bir şey yapacakmış gibi geliyor."dedi korkmuş bir şekilde.
"Sakın böyle bir şey düşünme yanında ben varken sana asla bir şey yapamaz. Hadi gel kalkalım başka yerde yemek yeriz."dedim. Yüzünde bir tebessüm oluştu ve başını aşşağı indirdi.

**Bestenin ağzından**
İkimizde masadan kalktık arkadaşlara iyi akşamlar diledik herkes neden kalktığımızı sordu. Buğra da bir işimizin çıktığını söyledi. Buğra ve Kuzey birbirlerine bakarak sen görürsün bakışı attılar ikisininde gözlerinden alev fışkırıyordu. Mekana girerken Buğranın eli belimdeydi ama çıkarken ikimizin de olayın vermiş olduğu sinirle normal yolda yürü gibi yürüdük ne kol kola girdik ne de Buğra benim belimden tuttu. Biz tam merdivenleri çıkacakken kolumdan birisi tuttu ve beni sertçe kendine döndürdü. Aramızda baya bir mesafe vardı. Buğra tam yumruk atacakken Buğraya gözlerimle iki dakika bekle dedim, demeye çalıştım daha doğrusu ama o da anlamıştı ki yumruk atmaktan vazgeçmişti.
"Rahatla biraz böyle kaçma."dedi Kuzey ve beni belimden tutup kendine çekti sertçe. Bir milim daha yaklaşsa dudaklarıma yapışacaktı resmen. Olayın şokunu atlatınca onu göğsünden itmeye çalıştım ama o bir duvar gibi sert bir şekilde duruyordu.
" Bırak lan kızı"dedi Buğra ve Kuzeye sert bir yumruk attı. Kuzey beklemediği bir darbeyle karşılaşınca afalladı ve yere düştü. Kalktı ve kuzeyde buğraya sert bir yumruk geçirdi. Buğrada afalladı ama yere düşmedi. Birbirlerine yumruk atmaya devam ettiler. Yumruk atarlarken arada söyledikleri şeylere de şahit oldum. "O kıza bir daha dokunmayacaksın anladın mı lan ha anladın mı. Eğer o kıza dokunursan senin o elini alırım mübarek yerlerine sokarım anlıyor musun lan."dedi Buğra
"Sanane lan sanane o benim olacak hem sen ne karışıyorsun hala onu mu seviyorsun ha söylesene lan şerefsiz. O senin sevgilin mi ki karışıyorsun lan."dedi Kuzey
Bu arada diğer erkekler geldi ve buğrayla kuzeyi ayırdı. Bir kaç erkek buğrayı tutarken bir kaç erkek de kuzeyi tutuyorlardı. Buğra kendini tutan erkeklerden kurtulmaya çalışırken şu sözleri söyledi. "Senin olmayacak lan anladın mı benim onu seviyorum lan anlıyormusun seviyorum."dedi buğra. Bunu duymamla şoka girmiştim. Hala beni seviyordu. Yüzümde bir tebessüm oluştu. Hemen olayın şokundan çıktım ve buğranın önüne geçtim. Gözlerinin içine baktım ve "Yeter artık lütfen gidelim biraz sakinleş nolursun."dedim. Yüzüme o alev saçan gözleriyle baktı ve kendisini tutan erkeklerden sıyrıldıktan sonra elimden tuttuğu gibi beni merdivenlerden çıkardı. Arabaya bindik ve eve gidene kadar hiç konuşmadık. Evin önüne geldiğimizde arabayı park etti. Ben ona döndüm ve " Bayağı hareketli bir geceydi sen iyi misin gözün çok kötü duruyor ve ayriyetten kaşın patlamış istersen pansuman yapayım."dedim yeterince nazik bir şekilde.
"Yok yok gerek yok bu gece bayağı hareketli geçti. Tüh ya yemek yemeye gidecektik olayın siniriyle onu da unuttuk kusura bakma ya başka zaman telafi etsek olur mu çünkü hala olayın siniri üzerimde."dedi buğra. Gördüğüm kadarıyla gerçekten hala sinirliydi.
"Yok yok önemli değil neyse sana iyi geceler."dedim
"Sana da iyi geceler ."dedi ve ben eve girene kadar beni bekledi. Eve girdim Deniz beni bekliyordu. Gece yaşanan her şeyi anlattım ona o da sinirlendi ama Buğrayı da yaptığı davranıştan dolayı tebrik etti.
"Yakışıklım, çok yorucu bir geceydi ben yatıyorum."dedim ve yanağına bir öpücük koyup odama gittim.
👽👽👽👽
Sabah telefonumun sesiyle uyandım hastaneden arıyorlardı hemen telefonu açtım ve eylülün söylediği şeyle yataktan hızlıca kalkıp üstümü değiştirdim ve denizin odasına girip şöyle bir not bıraktım yatağının başındaki komidinin üzerine
-Deniz ben erkenden çıkmak zorundayım bir hasta gelmiş kaza geçirmiş kafa bölgesi hasar görmüş ve acilen çıkmam gerekti seni de uyandırmak istemedim- yazdım ve odadan çıktım. Ayakkabılarımı giyindim ve kapıdan çıktım tam arabanın kapısını açacakken ağzıma kapanan eterli bez ile gözlerim kapandı.
**Deniz'in ağzından**
Gözümü açtığımda komidinin üzerinde olan notu gördüm. Okudum ve beste nin hastane de olduğunu öğrendim. Kalktım üzerimi değiştirdim. Kendime kahvaltı hazırlamaya çok üşenmiştim şirkette yaparım diye düşünüp kalktım. Ayakkabılarımı giyindim. Arabama bindim ve şirkete gittim bugün yine iki tane toplantı vardı. Bugün yoğun geçecekti anlaşılan.
**Buğra'nın ağzında**
Sabah uyandığımda sinirim geçmişti ama dün olanları hatırlayınca hala sinirleniyordum. Üzerimi değiştirdim. Canım bir şey yemek istemiyordu sadece kendime bir nescafe yaptım onu içtim ve ayakkabılarımı değiştirip dışarı çıktım. Apartmanın kapısından çıkmamla ağzım eterli bezin bastırılmasıyla bayılmam bir oldu.
👽👽👽👽
Uyandığımda depo gibi bir yerdeydik ve hemen karşımdaki sandalyede de buğra oturuyordu. Ona baktığım zaman eli ve bacakları bağlı bir şekilde oturduğunu gördüm ve kendiminde elinin ve bacaklarının bağlı olduğunu gördüm. Ben ellerimdeki iplerden kurtulmaya çalışınca deponun kapısı açıldı.kapıdan kuzey ve adamları girdi. Yanıma sırıtarak geldi sonra buğraya baktı adamlara gözüyle bir işaret yaptı ve adamlarda su dolu kovayı buğranın kafasından aşağı döktüler uyanması için. Buğra bağırarak uyandı.
Önce bir afalladı sonra bana baktı ikimizin de elinin bacaklarının bağlı olduğunu gördü iplerden kurtulmaya çalıştı.
"Böyle çocukça şeyler yakışıyor mu size polis bey sizin kelepçeler gibi düşün bu ipleri hani siz o kelepçeleri insanları yargıladıktan sonra çıkartıyorsunuz ya hani onlara ceza veriyorsunuz işte bende bu ipleri sana ceza verdikten sonra çıkartacağım böyle anlaman daha kolay olur ve salak gibi ipleri çözmeye çalışmasssın."dedi Kuzey sinsice gülümseyerek.
"Gerizekalı mısın lan sen şerefsiz oğlu serefsiz bari besteyi bırak da adam gibi cazalandırıyorsan razıyım kızı bırak lan."dedi buğra.
Kuzey yanıma doğru yaklaştı ve saçımı okşadı bende hemen kafamı çektim. Çenemden tutup kendisine döndürdü,çenemi o kadar sert tutuyordu ki kafamı hareket ettirmekte zorlanıyordum. Yaklaştı ve saçıma bir öpücük bıraktı. Kafamı hareket ettirip çenemi sıktığı elinden kurtulmaya çalıştım.Buğraya döndü ve "Senin cezanı böyle verecem. Sevdiğin kadına ben dokunacağım ama sen hiç bir şey yapamacaksın çünkü ellerin bağlı."dedi Kuzey.
"Ona sakın dokunma bırak lan onu"dedi buğra ama nafile.
"Kuzey bırak bizi lütfen bizi bırakırsan sen ne istersen yaparım ama bırak ve bana sakın bir daha dokunma."dedim
"Ah bebeğim seni bırakmam sen benim olacaksın ve sana sadece ben dokunurum sadece ben."dedi ve dudaklarıma yapıştı. Hemen kafamı çevirdim ve yüzüne tükürdüm. Kuzey hemen benim saçımdan tutup kafamı geriye yatırdı"çok ileri gitme eğer ileri gidersen yapacaklarımdan ben sorumlu değilim."dedi. Saçımdan o kadar sert tutuyordu ki saçım acıdığı için ağzımdan bir çığlık çıktı. Buğra arkada sinirden kuduruyordu. Ağzından ne kadar küfür çıktığını kendi bile bilmiyor sanırım.Kuzey bunlara sinirlendi ve arkasını dönüp Buğraya sert bir yumruk geçirdiği an ben hemen çığlığı bastım. Her vurduğunda ben çığlık atıyordum. Bana döndü ve saçımın önünden bir tutam alıp oynamaya başladı. Ben kafamı çekmeye çalışsamda yapamıyordum. Çünkü diğer eliyle saçımdan tutuyordu. Yine yüzüne tükürdüm. "Allah belanı versin Kuzey bırak artık bizi dokunma bana kendimden tiksiniyorum yeter."diyerek ağlamaya başladım.
"Aa yeter bu ne sulu gözlülük ağlama güzelim içim parçalanıyor. Ben senin üzülmeni istermiyim hiç ama sana senin benim olduğunu ve olacağını öğretmem lazım."dedi. Sonra hemen arkama geçip bileklerimi açtı sonra da bacaklarıma eğilip bacaklarımdaki ipleri açtı ben onun yüzüne aval aval bakarken o benim kolumdan tutup "Burada bu şerefsizin önünde sevemem seni salak salak bağırıyor aramızdaki romantizmi bozuyor"dedi.Ve beni bizi sandalyelere bağladığı yerle aynı katta olan Buğranın da bağlandığı sandalyeden görebileceği etrafı cam bir odaya götürdü. Bu odanın tek farkı normal odalarda etrafda duvar varken bunda duvarlar yerine cam vardı. Buğra hala bağırıyordu.kuzey bana dönüp"sen burada bekle ben şunun ağzını kapatıp geliyorum."dedi. Kuzey giderken bende gözlerimle onu takip ediyordum acaba buğraya nasıl bir şerefsizlik yapacak diye. Kuzeyi gözlerimle takip ederken gözüme odanın köşesinde bulunan cam vazo ilişti.Hiç vakit kaybetmeden aldım onu ve yere attım. Kırık cam parçaları arasından en büyük olanı aldım ve ben tam boğazıma götüreceklen kuzey koşarak odaya girdi "sakın yapma sakın bırak onu çabuk bırak bıraksana lan gerizekalı."dedi
"Bırakmıyorum asıl sen bizi bırak bizi ben seni sevmiyorum lan anlıyor musun sevmiyorum ben o içeride beni kurtarmak için kıvranan adamı seviyorum hem de çok seviyorum onun gözlerinde sevgiyi görürken sende kini görüyorum onun her cümlesinde şefkati aşkı görürken sende hırsı bencilliği görüyorum söyle bana söyle seni nasıl tercih edeyim."dedim. Söylediğim bu sözler ağır gelmiş olmalı ki aniden elimdeki camı elimden aldı ve bana sert bir tokat attı. Tokatın etkisiyle arkamdaki yatağa düşüverdim. Yerdeki camlardan eline aldı ve"Bu lar la mı kesmek istiyordun lan kendini ben sana yardımcı olayım."dedi ve kollarıma iki üç çizik atmaya başladı ben bırakmasını söylerken o karnımı açıp karnıma bu sefer iki üç adetten daha fazla çizikler atmaya başladı. Ben çığlık atarken o şunları söylüyordu.
"Sen o gözleri sevgiyle bakan adamı mı istiyorsun her cümlesinde şefkati aşkı duyduğum adamı mı seviyorsun ona mı gitmek istiyorsun hadi git gitsene yiyorsa yanına git."dedi. Üzermden kalktı kapıyı kilitledi ve "Bu odadan çıkmak yok güzellik yok."dedi
**Deniz'in ağzından **
Saat gece on ikiydive Beste hala eve gelmemişti. Belki nöbete kalmıştır diyerek telefonumu aldım ve hastaneye gittim.yolda kaç kez telefonunu aradım en son aramamda açtı.
"Ya sen bu saat oldu nerdesin neden eve gelmedin."dedim arabayı sağa çekerken. Telefondan kısa bir kahkaha sesi geldi ve
"Saate bakayım aa saat on iki buçuk olmuş. Çok mu merak ettin bakalım gelmeyecek beste bu gece hatta hiç bir gece gelmeyecek. Ona son bir görüşürüz demen için telefonu ona vereceğim bana söylemek istediğin bir şey var mı?"dedi birisi bir erkek sesine benziyordu ama kime o ne demek lan hatta hiç gelmeyecek
"Sen kimsin lan besteyi ver bana beste yanında mı besteyi mi kaçırdın şerefsiz."dedim büyük bir öfkeyle.
"Hayır hayır yaptığım şeyin eksik öğrenilmesinden veya eksik bilinmesinden hiç hoşlanmam sadece besteyi değil şu bestenin yanındaki şerefsiz buğrayı da kaçırdım aslında kaçırmadım beste olması gereken yerde buğrada ben besteye dokunurken görsün ve böylece acı çeksin diye kaçırdım buğrayı."dedi telefondaki ibne. Ne dedi lan o besteye dokunurken mi!? Dokunurken mi!? O ne demek lan
"Sakın besteye dokunma bestenin sesini duyacağım besteyi ver bana."dedim.
"Alo deniz kurtar beni hemen gel sabahtan beri bana dokunuyor her tarafımı cam parçalarıyla çizdi. Canım acıyor korkuyorum. Lütfen kurtar. Buğraya da vurup duruyor. Lütfen kurtar bizi yardım et nolur deniz canım çok acıyor."dedi beste onun söylediği şeyleri duyunca daha çok sinirlendim.
"Kurtaracağım seni güzelim sakın korkma sen sadece onun sana dokunmasına izin verme ben seni kurtaracağım."dedim ve telefonu kapattım. Napacağımı bilmiyordum. Alkımı ve doruğu aradım kısa bir özet geçtikten sonra ikisine de ne kadar adamları varsa hemen toplayıp bizim eve gelmelerini söyledim. Hemen telefonu kapattım ve beklemeye başladım. Allah kahretsin ki alkımı ve doruğu beklemekten başka çarem yoktu.

Yaklaşık bir saat sonra alkım ve doruk sayamayacağım kadar çok adam getirdiler. Hepsinin belinde silah vardı. O adamların arasında bir adam bana seslendi "abi senin şu aradığın numarayı bana versene bi sinyal bulayım da oraya gidelim bari."dedi. Hemen numarayı ona verdim. On dakika içerisinde sinyalı buldu ve yarım saatte oraya gitmeyi başardık arabadan indiğimizde bestenin arka arkaya duyulan çığlığıyla belimdeki silahı elime alıp kapıdaki iki siyah takım elbiseli adamı vurmam bir oldu. Sonra zaten silah sesleri... Dışarıdaki adamları halledince içeriye girdik. Zaten içerideki adamların çoğu dışarıdaki silah seslerini duyup dışarı gelmiş ve orada bir çatışmanın ardından vurulmuşlardı. İçeride az adam kalmıştı. Onları da indirdikten sonra bir kapı geldi karşımıza bestenin çığlıkları hala devam ediyordu bestenin çığlıklarına doğru gittim kapıyı açtim ve buğra ağzı bantlanmış bir şekilde sesini duyurmaya çalışıyordu adamların birine işaret ettim buğranın elini ayaklarını çözdüler ve hemen besteyle kuzeyin yanına gittik. Kuzey bestenin üstünde elindeki camı bestenin buğazına dayamış ve "Bu gece benimle olacaksın, bu gece benimle olacaksın."diye tekrar ediyordu. Silah seslerini aldırış etmeden. Kapıyı açtım kuzeyi sırtından vurdum. Ve kuzey bestenin üzerine yıkıldı kuzeyi yere attıktan sonra beste nefes nefeseydi gözlerindeki korku o acı... Onun yanına gittim sarıldım alnından öptüm sakinleştirmeye çalıştım ama o hala belli bir noktaya bakmış dizlerini kendine çekmiş ileri geri sallanıyor bir yandan da gözlerinden istemsizce yaşları süzülüyordu. Bu sefer Buğra geldi bestenin yanına onda da sakinleşmedi bu sefer buğra bana bakarak "Burada olursak hiç sakinleşmez sizin eve götürelim."dedi ve besteyi kucağına aldı kapıya doğru ilerledi.
**3 gün sonra**
Beste hala geceleri çığlık çığlığa uyanıyordu. Hiç bir şey yemiyordu. Sadece ağlıyordu sadece.
Bestenin yanına gittim"Geçti güzelim yanındayım ben senin şştt sakin ol tamam geçti."diyerek sakinleştirmeye çalışsam da olmuyordu. Bu arada telefonum çaldı ve telefonumu cevaplamak için telefonumu almak üzere odaya gittim. Açtım arayan kişi asistanım zeynepti. Çindeki adamlar acil bir toplantı istiyorlarmış.türkiye ye gelemezlermiş.sadece amerikaya gelebilirlermiş. Benim bir haftalığına amerkiya gitmem lazımmış. Besteyi öylece asla bırakmazdım napacağımı bilmiyordum ama kabul etmek zorundaydım. Telefonu kapattım ve salında volta atarken napacağımı düşünüyordum. Tam bu sırada kapı çaldı ve buğra geldi. Beste hakkında konuştuktan sonra Buğranın besteyi ne kadar çok sevdiğini onu kurtarmak için ne kadar çaba harcadığını görünce ben amerikadayken bestenin yanında buğranın kalması daha iyi olurdu en azından yalnız kalmasından iyiydi. Buğraya olayı anlattıktan sonra o da kabul etti.
"Ama buğra şöyle bir şey var beste her gece kuzey şerefsizi ile ilgili kabuslar görüp çığlık çığlığa uyanıyor. Bu zor dönemde yanında olamam diyorsan gitmem , besteden daha önemli değil."dedim.
"Saçmalama deniz sen git ben bestenin yanında dururum. Bende seninle bu konuyu konuşacaktım. Biz besteyle aynı tramvayı yaşadığımız için onu sakinleştirmem daha kolay olur birbirimizi daha rahat anlatız diye bir iki gün yanında kalsam olur mu diye sormam için gelmiştim ama bir hafta daha iyi olur. Neyse hadi sen git de valizini hazırla bende besteye onun yanında kalacağımdan bahsedip onu rahatlatmaya çalışayım."dedi buğra.

Lütfen burayı okuyun bu açıklama gerçekten benim duygularımı barındırıyor. Bu açıklamayı kulak ardı etmeyip dikkate alırsanız sevinirim.
Canlarım bu sefer arayı çok uzatmamın sebebi şu yeterince vote ve yorum gelmediği için kitabı silmek istemiştim. Tam silecekken benim bir okuyucumun çok güzel yb ne zaman diye yorum yapmasıyla onu kırmayıp kitaba devam etmeye karar verdim.
Lütfen votelerinizi, iyi veya kötü yorumlarınızı eksik etmeyin seviliyorsunuz😘😘
Ha unutmadan bu bölümü asudelpeklcal adlı okuyucuma ithaf ediyorum.
😘😘😘❤️❤️❤️

Kaderimdeki PolisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin