〰2 Saat Sonra〰
"Buğra saçmalama lütfen." Dedim yaklaşık bir saat önce oturduğumuz kafedeki tartışmayı sonlandırmak için. Buraya gelmemiz yarım saat sürmüştü ve yolda tek kelime etmemişti. Ama son bir saattir susturana aşk olsun.
"Ne saçmalaması Beste. Sen her gelene yol tarif edersen işimiz var." Dedi sinirini koruyarak.
"Ne işi Buğra altı üstü yol tarifi."
"O adamdaki tip tip değildi küçük hanım. Siz anlamazsınız. O asılacaktı sana. Taktik bunlar taktik."
" Sen biliyorsun yani bu taktikleri öyle mi beyefendi "dedim. Hemen konuyu toparladı.
"Saçmalama beste konuyu saptırıyorsun. Hem ben nereden bilecem. Beni bir kişi ilgilendirir o da yanımda oturuyor şu an zaten."dedi. Yüzümün kızardığını görmemesi için camdan dışarıya baktım.
Sonra arabayı sağa çekti. Çenemden tuttu ve yüzümü kendi yüzüne çevirdi.
"Beni sadece sen ilgilendiriyorsun sadece sen,senin hareketlerin,senin yaptıkların...sen sen sen sadece sen."dedi.
"Bu anı bozmak istemem ama sana bir şey söyleyecem ben yarın işe başlamak zorundayım." Dedim. Yüzü düştü ve"senin bu zamanlama sorunun beni öldürecek."dedi. Kıkırdadım ve camdan dışarıyı seyretmeye devam ettim.
👽👽👽👽
Sabah yine o alarmın sesiyle uyandım. Homurdanarak yataktan kalktım elimi yüzümü yıkadım ve gardırobun başına geçtim. Sonunda giyebileceğim rahata am şık bir kombin buldum. Ayakkabı topuklu giyecektim ama işe gidince değiştirecek ve siyah babetlerimi giyecektim.Saçalrıma maşayla hafif dalga verdim. Sonra makyaj masamın karşısına geçip elime kapatıcı alıp kapatıcımı sürdüm sonra rimel ve sonra çok az bir gösterişe sahip bir kalem çektim. Ardından dolgun dudaklarıma açık kırmızı ruju da sürünce aynanın karşına geçtim ve kendimi süzdüm. Hazırsın beste hadi bakalım bugün hastanede seni neler bekliyo dedim kendi kendime çantamıda alıp aşağı indim. Buğranın kaldığı odaya girdiğimde onun hala mışıl mışıl uyuduğunu gördüm ve yanına gidip yatağın yanına oturdum. Sonra onun o dağınık saçları dikkatimi çekti. Ellerimi saçlarının üzerinde gezdirdim ve onun saçlarını okşadım. Bir iki dakika sonra kapı çaldı.allah allah bu satte kim ki diye söylenerek kapıya gittim. Karşımda elinde çiçekle tanımadığım bir adam duruyordu
"Efendim bu çiçekler sizin."diyerek çiçekleri bana uzattı.
"Kimden?"diye sordum merakla.
"Bilmiyorum efendim üstünde kart var zaten,şuraya bir imza atarsanız."dedi. İmza attıktan sonra kapıyı kapattım. Arkamı döndüğümde yakışıklı bir yüzle karşılaştım.
"Kim bu ya sabah sabah."dedi.
Ben tam cevap verecekken elimdeki çiçekleri gördü ve
"Bunlar ne lan kimden."dedi sinirli bir ses tonuyla Buğra.
"Bilmiyorum izin verirsen üstindeki kartı okuyacam ve kimden olduğunu anlatacam."dedim. Ve kartın üzerindeki yazıyı sesli bir şekilde okumaya başladım.
- Merhaba yenge ben kuzey abinin sağ koluyum sana bu çiçeği göndermemi istedi. Kendisi hapisde olduğu için ben onun adına gönderdim. Hapisden çıkınca yanına uğrayacakmış yenge.-
Benim bu notu okumamla Buğra sinirle çiçeği elimden aldı ve sertçe yere fırlattı.
"Bu orospu çocuğunun aklında hala sen varsın. Allah kahretsin ya. Şerefsizi içeri tıktım hala adam tutup çiçek gönderiyo ya. Allahın belası. Şerefsiz. Ben onunla bir konuşayım bakalım hapisten çıkınca yanına uğrayabilecek mi bakalım" dedi ve benim bir şey söylememe bile izin vermeden yukarı odasına çıktı. Bir iki dakika bekledikten sonra yanına çıktım. Hem iyi mi sakinleşti mi diye bakmak için hem de işe gidiyorum diye haber vermek için. Odasına çıktığımda yatağa otumuş başını ellerinin arasına almış oturduğunu gördüm. Yanına oturdum ve "şey iyi misin?"diye saçma bir soru sordum.
Hiç bir şey söylemedi.
"Tamam o zaman ben çıkıyorum."dedim. Tam kapıdan çıkarken Buğranın sesiyle durdum.
"Aşağıda bekle seni ben bırakacam."dedi. Hiç bir şey demeden aşağı indim ve beklemeye başladım. Bir iki dakika sonra geldi ve arabaya gittik. Yol boyunca hiç konuşmadı hastanenin önüne gelince ben tam inecekken "bir şey olursa ara beni."dedi. Yine hiç bir şey demenden indim ve içeri girdim. Odama geçince masamın üstündeki dosyalara baktım. Aslında pek de fazla dosya yoktu. Hadi bakalım beste diyerek geçtim masanın başına geçtim.
👽👽👽👽
O kadar yorulmuştum ki. Odamda biraz dinleneyim diye odama giderken Samet beyin bana seslenmesiyle durdum.
"Beste bir bakar mısın tanışmanı istediğim biri var."dedi. Bende kafamla onaylayıp merak içerisinde Samet beyin odasına gittim. İçeri girdiğim de fazlasıyla yakışıklı bir beyefendi karşımda duruyordu.
"Merhaba"dedi o sert ses tonuyla.
"Merhaba."dedim bende.
"Ben Ege. Beyin cerrahıyım. Bu hastanede çalışmaya yeni başladım. Daha önce özel sektörlerde çalıştım. Ama burası beni çok isteyince buraya geldim. İlk günüm olduğu için Samet bey de sizin gibi yetenekli ve güzel bir bayanın bana bu hastanede her konuda yardımcı olabileceğini düşündü. Bende aynısını düşünüyorum."dedi.
"Aa öylemi hoşgeldiniz. İltifatınız için teşekkür ederim. İsterseniz buyrun benim odama geçelim size hastane konusunda bazı şeyler anlatayım. Zaten Samet bey sizin stajyerlerinizi ayarlamıştır. "dedim.
"Evet evet ayarladım. Siz izindeyken yeni 5 tane stajyer geldi. Onlardan 2 tanesini Ege beye verim."dedi Samet bey.
"Teşekkür ederim Samet bey."dedi Ege.
Benim odama geçtik. Egeye hastane hakkında belli şeyler söyledim. Anlatacağım şeyler bittikten sonra ege ise "ben yarın sabah başlayacam işe size kolay gelsin benim şimdi halletmem gereken işler var."dedi. Onu uğurladıktan sonra. Saate baktım mesainin bitmesine yarım saat kalmıştı. Telefonuma baktığımda buğranın üç kez aradığını gördüm ve Buğrayı aradım.
"Güzelim napıyorsun."dedi.
"Napayım işte çalışıyorum çok yoruldum da mesainin bitmesine yarım saat kaldı. Mesai bitsinde eve gideyim kendimi yatağa atayım diye saatte bakıp duruyorum."dedim. Telefonun ucunda kıkırdadı ve "Üzgünüm güzelim ama bu hayalini gerçekleştiremeyeceksin çünkü akşam bizimkileri çağırdım akşam çok değişik bir oyun oynayacaz hem kafa dağıtmış oluruz.."dedi
"Ya ben dinlenecektim. Neyse artık.doğru söylüyorsun kafa dağıtırız."dedim. Mesai bittikten sonra çantamı alıp kapının önünde beklemeye başladım. Beş dakika sonra geldi. Yanağıma bir öpücük kondurdu. Neye uğradığımı şaşırdım. Onun yüzüne bakınca yüzümde bir gülümseme oluştu. Ya yerim ya. Ay kendine gel beste.
Arabaya bindik "E nasıl geçti bakalım günün?"dedi.
"İyi geçti çok yorucuydu. İşte bir tane beyin cerrah geldi. Adı egeymiş. Hastaneye yeni geldiği için Samet Bey de beni önermiş. İşte bendr benim odamda ona hastane hakkında bazı şeyler anlattım.öyle işte ya. Ee sen kuzeyin yanına gidecektin ne yaptın gittin mi?"dedim meraklı bir şekilde.
"Gittim gittim biraz benzettim yazdığı çiçeği de bizim polis arkadaşlara delil olarak gösterince 6 ay daha ceza yedi."dedi. Ben hiç bir şey diyemedim.
Eve geldiğimizde buğraya "Ne oyunu oynayacağız buğra. Telefonda değişik bir oyun oynayacaz demiştin."dedim. "Evet evet şey ya şişe çevirmece gibi bir oyun. Akşam görürsün güzellik."dedi.
Eve geldiğimizde odama gittim. Amacım rahat bir şeyler giymekti. dolabı açıp siyah bir tayt la uzun beyaz örgü bir kazak giydim. Bu arada bizimkiler de gelmişti. Ecrin
"Kanka hadi yine iyisini gelirken pizza aldık." Dedi ona kıkırdadım.
Görünüşe göre Alkım ve Doruk Buğrayla harika anlaşıyorlardı. Deniz'in aksine. Kısa sürede kaynaşmışlardı. Bir komedi filmi açıp kahkahalarımızı eşliğinde yemeğimizi bitirdik. O olaydan beri ilk defa kendimi gerçekten bu kadar iyi hissediyordum. İdil
"Hadi oyuna başlayalım." Dedi. Herkes onu onayladığında yerde bir kare bölük bırakarak minderleri dizip oturduk.
"Biri bana oyunu anlatabilir mi?" Dedim merakla. Yemin ederim insanı çatlatır munlar. Doruk elinde iki tane viski şişesiyle geldi.
"Evet şimdi sırayla bir itirafda bulunuyoruz ve bunu yapanlar şat atıyorlar." Dedi ve herkesin önüne konan minik bardakları dolduru. Ecrin
"Ben başlıyorum." Dedi ve
"Ben daha önceki hiçbir sevgilime aşık olmadım." Dedi ve şar attı. Buğra ve ben dışında herkes şar atmıştı. Gülümsedim ve gülümsediğimi ona belli etmemek adına kafamı yere eğdim. Eminim o da gülümsüyordu. Bu safer sıra Doruğa geldi.
"Ben bakir değilim." Dedi ve dikti. Piç kurusu. Erkeklerin hepsi şat attı. Bu beni hayal kırıklığına uğratmıştı. Yüzümü buruşturdum. Daha doğrusu bütün kızlar olarak aynı anda yüzümüzü buruşturduk. Buğra bardağı eline aldı ve
"Biri var ve ben onu bir türlü aklımdan çıkaramıyorum, çıkarmak istemiyorum." Diyerek şar attı. Ardından da ben. Alkım bardağı alıp ecrine bakarak
"Çok seviyorum." Diyerek şat attı. Ecrin utançla başını eğdi yüzü kızarmıştı. Ama ilginç olan herkesin şat atmasıydı. Sıra bana geldiğinde bardağı elime aldım. Şimdiden sarhoş olmaya başlamıştım.
"Gerçek aşkı mesafelerin öldürmediğine inanıyorum."
Bir şat daha. Buğra da bana eşlik etmişti. Ecrin ve İdil de beni destekleyerek şat attılar.
"Dünyanın en yakışıklı erkeğinin burda olduğunu düşünüyorum." Dedi İdil ve şat attı. Biz de onu destekleyerk şat attık. Ecrin
"Sanırım sarhoş olduk."dedi ve şat attı. Tabi ardından biz de. Erkekler de gülerek bizi izliyordu. Ay o Buğra ne güzel gülüyor. Fazlamı tatlı ne? Ay onu gidi şapşik şey.
BUĞRA'NIN AĞZINDAN
Şu an keyifle karşımızdaki bir kaç şatla sarhoş olmuş kızları izliyoruz. Amaç Bestenin aklını dağıtmaktı ama bu durumda fena olmadı hani. Beste sarhoş olunca çok tatlı oluyordu.
"Beste gel bakıyım güzelim buraya." Onu yanıma çağırdım. İçince hem daha uysal oluyordu hem de sabaha bunları hatırlamayacakken ona doyasıya sarılmak istiyordum. Koltuğa oturup onu da kucağıma oturttum. Sıkıca sarıldım. O da bana karşılık verip kafasınıgöğüsüme koydu. Güzel kokulum benim. Nasıl da özlemiştim onu. Sıkı sıkı sarılmak ve bir daha bırakmamak istiyordum onu. Uzun saçları, düzgün fiziği, gözleri ve kokusuyla sanki cennetten bir fragman sunuyordu insana.
"Çok seviyorum." Diye fısıldadım kulağına. Fısıldadım çünkü yoktu daha cesaretim ona. İçim deli gibi bağır sevdiğini dese de içimde sorgu odasının aydınlatmadığı bölgedeki Buğra 'ya bahsettiği başkasıysa. Söyle de rezil ol.' Diyordu adeta. İçim ikiye ayrılmıştı. Iyi polis, kötü polis oynuyorlardı. Iyi polis sorgu odasının o loş ışığıyla kendini belli ederken kötü polis sorgu odasının en loş köşesinde insanın içine işlerecesine fısıldıyordu düşündüklerini. Biri aşka bırak kendini. Yoksa kaybedersin diyordu. Öbürü ise kıçını dönüp buyur aşk orda ama rezil olursan o zaman gelme bana. Diyoru. Aşk burdaydı. Kucağımda uyuyordu. Aşk Besteydi. Cennet kokulu kadınımdı. Çok masumdu aynı zamanda kırılgan. Besteye bakarken aklıma annemin küçükken beni yaklaştırmadığı porselen takımı geliyordu aklıma. 'Aman dikkatli tut onu kırma.' Kırmazdım ki ben onu. Çok severdim. Gözümden sakınırdım.
BESTE'NİN AĞZINDAN
Ah fillerin bizim evde, hadda ve hadda başımın içinde ne işi var. Akşamı düşündüm. En son hatırladığım oyundu. Sonrası yok. Şimdi ise bu heykeltıraşın elinden çıkan en özel esercesine yaratılmış adamın kucağında uyuyordum. Kim bilir ne olmuştu akşam. Kesin o da sarhoş olmuştu. Belki de isteyerek yanına almıştır dedi içimdeki melek. Şeytansa ona el haraketi çekip sıcak yatağına döndü. Üstümü değiştirip hastaneye geç kalmamak adına kalkarken Buğra kolumu tuttu.
"Nereye?"
"İşe gitmek için hazırlanmalıyım. Sen uyu." Dedim sakallarına dokunarak. Beni ikiletmeden yattı. O da çok yorgun olmalıydı. Zaten öbür türlü bunlar Buğradan beklenmeyecek haraketler. Üstümü giyinmek adına odama ilerledim. Bu salon ne kadar dağınık böyle neyse yapacak bir şey yok artık eğer toplamaya çalışırsam işe geç kalacam.Üzerimi giyindikten sonra aşağı indim. Buğra hala uyuyordu. Yanına gittim ve o dağınık saçlarına,o kemikli yüzüne baktım... ben bu adama aşığım hem de sırılsıklam. Kulağına eğildim ve seni çok seviyorum dedim. Beni duyamazdı uyuduğu için o yüzden bunları söyleyebildim. Yoksa şu an o cesareti gösterebileceğimi düşünmiyorum. Neyse çantamı ve arabamın anahtarını aldım. 15-20 dakika sonra hastanenin otoparkına park ettim. Binaya girdiğim de yine yoğun bir gün olduğunu anladım. Odama girdiğimde her zaman gördüğüm manzarayı gördüm, dosyalar...
İşlerimi bitirmiş sayılırdım bir iki tane kontol edilmesi gereken hastam kalmıştı. Onları kontol etmeye giderken Samet bey bana "beste işin bitince benim odama gelebilir misin? Ege ve seninle bir konu hakkında konuşmak istiyorum."diye seslendi. Bende"tabi samet bey iki tane kontrol etmem gereken hastam var onları kontol edip geliyorum."dedim.
Hastalarımı kontrol ettikten sonra samet beyin odasına gittim. İçeri girdiğim de ege ve samet bey beni bekliyorlardı."gel bestecim sizinle bir konu hakkında konuşmak istiyorum. Bildiğiniz gibi almanyada ve bir hastaneyle anlaşma yolundayız. Bu anlaşmanın son aşaması olarak haftaya salı günü almanyada bir toplantı var. Aslında bu toplantıya benim gitmem gerekiyordu ama ailevi bir durumdan dolayı gidemiyorum. Bende hastanemizdeki iki başarılı doktoru göndermek istiyorum. Bu iki başarılı doktor da sizlersiniz. Sizin için de sıkıntı olmassa ben sizin gitmenizi istiyorum."dedi. Ben çok şaşırdım. Oradan ege konuştu.
"Benim için sıkıntı olmaz. Teşekkür ederim teklifiniz için. Beste senin için sıkıntı olur mu? Gelebilir misin yani?"dedi.
"Bilemiyorum gelmeyi çok isterim ya da bir dakika evet evet gelebilirim. Bende teklifiniz için teşekkür ederim."dedim.
"Teklifimi geri çevirmediğiniz için teşekkür ederim. Şimdi eğer işiniz bittiyse çıkabilirsiniz."dedi samet bey. Samet beyin odasından çıktık. Ben kendi odama gidip çantamı aldım ve çıktım. Telefonuma baktığımda Buğranın aradığını gördüm. Arabaya biner binmez Buğrayı aradım.ikinci çalışta açtı ve "Güzelim bugün bir değişiklik yapalım dedim. Hem yarın deniz de geliyo o gelmeden önce sana evde kendi ellerimle yemek hazırlayacam."dedi.
"Zehirlenmeyelim sonra."dedim kıkırdayarak.
"Ha ha çok komik evde bekliyorum seni."dedi. Telefonu kapattıktan bir 15 dakika sonra evdeydim.Anahtarımla kapıyı açtım ve sessizce mutfağa girdim.
"Vay yemeklerde yaparmışş."dedim.
"Aa hoşgeldin, yaparım tabi"dedi.
"Yardımcı olayım mı?"dedim.
"Yok gerek yok ben hallederim."dedi. Kafamla onayladıktan sonra salona geçip oturdum. Bir saat sonra her şey hazırdı. Gerçekten muhteşem bir sofra ve leziz yemekler vardı önümde...
"Hadi bakalım sofra hazır seni bekliyor."dedi buğra.
Sandalyemi çekip beni otutturdu. Oda karşıma oturdu. Yemekler gerçekten çok güzel görünüyordu. Buğranın hazırladığı yemekleri afiyetle yedikten sonra artık zamanın geldiğini düşünerek hafifçe boğazımı temizledim.
"Salı günü Almanya'ya gideceğim." Bir süre dondu kaldı ve yüzüme baktı. Ben ne kadar sakin olursam o da o kadar bana ayak uydururdu.
"Nasıl?" Dedi
"Hastane Almanyayla anlaşma yapacak. Onuna toplantısına katılıp iki gün sonra geleceğim."
Sanki biri boğazını sıkıyormuş da şimdi bırakmış gibi derin bir nefes aldı. Sonra biraz bekledi. Sanırım birşeyler düşünüyordu.
"Senin için gitmek önemli yani." Dedi merakla
Evet anlamında kafamı salladım.
"Peki o zaman nasılsa iki gün öğle değilmi?" Dedi sakince ama yüzündeki o sırıtma resmen ben bir haltlar karıştıracağım adlı filmin fragmanı gibiydi. Bu safer derin nefesi alan ben oldum. Hadi hayırlısı bakalım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimdeki Polis
Chick-LitHerkes hayallerini gerçekleştirebilir mi? İşte bizim karakterlerimiz gerçekleştirdi... Peki her zaman hayallerin gerçekleşmesi istediğimiz doğrultuda mı ilerler? Belki ... Ama bu sefer ilerlemedi ama babası yüzünden mastır yapmak için amerikaya gide...