Merhaba arkadaşlar bu hikaye için çok heyecanlıyız. Bu hikayeyi iki arkadaş birlikte yazacağız. Umarım güzel bir süreç geçiririz.İyi okumalar. :-)
~~°Acı dolu bağırışlarım belki sadece bu küçücük odada yayılırken, kalbimin içindeki hissettiğim o acı bütünüyle küçük bedenimi kaplamıştı.~~°
Bölüm şarkısı: Fleurie - Breathe
Gözlerimin, kalbimin ve ruhumun ardındaki boşlukta kayboluyorum. Uçsuz bucaksız bir uçurumun ortasındayım. Yardıma ihtiyacım var biliyorum ama anlatmak veya anlaşılmak istemiyorum. Avazım çıktığı kadar bağırıyorum ama sesimi duyuramıyorum. Yalnızlığı dibine kadar yaşıyorum ve gün geçtikçe bu duruma yavaş yavaş alışıyorum en çokta bundan korkuyorum.
Titreyerek elim arabanın koluna doğru gitti. Gözümden istemsizce düşen yaşlar, benden habersiz hareket eden ayaklarım benim bedenimi annemin mezarlığına doğru götürürken, ruhum içime sığmazcasına çırpınarak geri geri kaçmaya çalışıyordu.
Derin bir nefes alıp oturduğum mermer içimi ürpertirken avuçlarıma aldığım toprak vücudumun ısısını normale indiriyordu. Arada ağzımdan kaçan hıçkırıklar küçük bir kız çocuğunu hatırlatırken içimdeki yaralar olgun ve güçlü bir erkek çocuğunu anımsatıyordu. Bakakaldığım mezar taşının üzerindeki isimle ürpertici gerçek bir kere daha yüzüme acı bir şekilde vuruluyordu. Ayla Atasoy...
"Dur! Yapma.. Lütfen!" salona gittiğimde karşılaştığım görüntü beni olduğum yere çivilemişti. Annem ve babamın aralarında sorunlar olurdu evet ama onları daha önce hiç bu şekilde görmemiştim. Babam anneme vuruyordu ve annemin yaptığı tek şey yalvarmaktı.
"Ne yaptığını zannediyorsun sen ha?!" babamın bu bağırışları kulağımda çınlarken annemin yerde sürünerek elini başına siper etmesi gözümün önünden gitmiyordu. "Mirza dur lütfen. Yalvarırım bir dinle! "annem konuşma hakkı isterken babam ona nefes alma hakkı bile vermek istemiyordu.
Babam elini havaya tekrar kaldırdığında bir şey farketmiş gibi donup kaldı. Kafasını yavaşça bana doğru çevirirken korkuyla kapının arkasına saklanıp dudaklarımı kemirmeye başlamıştım. Ayak sesleri gittikçe yaklaşıyordu. Yanımdan hızlı bir şekilde geçmesi beklediğim bir şey değildi. Babamın masanın üzerinde duran telefonunu almasıyla kapıdan çıkması bir olmuştu.
Olduğum yerde kalmıştım arada bir annem önümde gelip geçiyordu ama ne yaptığını anlayamıyordum. En sonunda bir bağırış sesiyle yatak odasına yöneldim. Yatak odasına doğru koşarken annemin bir iple uğraştığını görmüştüm. Ben onun ne yaptığına anlam veremezken o bir yandan kalın bir iple uğraşırken bir yandan da sayıklıyordu:"Çok özür dilerim kızım ama yapmak zorundayım. Dayanamıyorum."ayağa kalkıp bir o yana bir bu yana gitmeye başlamıştı. "Yapmak zorundayım. Yapmak zorundayım. Yapmak zorundayım." En sonunda kendimi toplayıp annemin karşısına geçmiştim. "Anne ne oluyor? Neyi yapmak zorundasın? Lütfen sakin ol."Annem beni dinledikten sonra alnıma bir öpücük kondurdu. "Seni seviyorum kızım. Şunu bil ki hiç bir zaman yalnız olmayacaksın yanında hep ben olacağım. Büyüyünce çok güzel bir genç kız olacaksın ve şunu hiç bir zaman unutma ki yanında hep ben olacağım."Annemin bu sözleri bana bir şey ifade etmemişti çünkü onun her zaman ki laflarıydı bunlar. Daha sonra ayağa kalkarak bir sandalyenin üzerine çıktı ve ipi boynuna doladı. Ben o anın verdiği şokla kıpırdıyamıyorken annemin ayaklarının altındaki sandalyenin yere düşmesiyle irkilmiştim. O an ne yapmaya çalıştığını anlamıştım ve onun yanına koşmuştum.
"Anne!" yanına gidip bacaklarına sarılmıştım. "Annem bırakma beni ne olursun gitme! Yapma bunu!"Annem ellerimin arasında çırpınırken ben ona daha sıkı sarılıyordum. "Anne korkuyorum! Lütfen in aşağı!" ben bağırırken annemin çırpınması kesilmişti. O an o kadar mutlu olmuştum ki onu ölümden döndürmüştüm. Annem az sonra o iplerden kurtulup bana sarılacaktı.
Annem kıpırdamadığında yukarıya doğru bakmıştım. Hala kıpırdamıyordu. Gözleri açık bir şekilde bana bakıyordu. Ben onun vazgeçtiğini sanarak mutlu olurken o acı çekerek kızının önünde can vermişti.
Acı dolu bağırışlarım belki sadece bu küçücük odada yayılırken, kalbimin içindeki hissettiğim o acı bütünüyle küçük bedenimi kaplamıştı. Çırpınıyordum.
"Anne! Bırakma beni! Gitme! Beni yalnız bırakma anne!" ben içimdeki fırtınalarla bağırırken o küçük bedenim hapsolmuş gibi hareket edemiyordum. Nefes almam zorlaşıyordu. Sesim çok boğuk çıkıyordu. "Anne gitme! Beni yalnız bırakma! Annem!"
"Hey! Sakin ol!" Çığlıklarımın arasından gelen yabancı sesle yine aynı şeyleri yaşadığımın farkına vardım. Her zaman aşırı duygu yoğunluğundan halüsinasyon görürdüm ve bu sefer ki en büyüğüydü. "Kendine gel kime diyorum?"derin derin nefes alıp çığlıklarımı durdurmaya çalışırken gözlerimi açtığımda karşılaştığım bedenle yine çığlık attım. "Kızım sus sabahtan beri çığlık atıyorsun bizde ki de kulak yani." Kendime gelirken konuşan sesin sahibini hala karşımda çığlığımdan hoşnutsuz bir şekilde mırıldanırken buldum.
"Seni ben mi çağırdım gelmeseydin zorla gel başımda dikil dedim sanki!" sinirden elimi kolumu savururken onun kızgın gözlerle bakması korkmama neden oluyordu. "İyilik yapmakta suç anasını ya bir daha iyilik yapanın babaannesi kaşar!" kurduğu cümle karşısında gülümsedim. Her ne kadar sinir etse de haklıydı. Bu ataktan onun sayesinde çıkmıştım aslında. Bir teşekkür borcum vardı.
Sinirli bir şekilde hızlı adımlarla önümden geçip mezarlık çıkışına yönelirken arkasından seslendim "Hey! Bakar mısın?" Seslenmemle bana dönerken "Teşekkür ederim farkında olmadan çok yardımcı oldun." Söylediklerim karşısında hiçbir tepki vermeden yoluna devam etti. Öküz! O kadar teşekkür ediyorum insan bir tepki verir. Bende kendi kendime konuşarak çıkışa ilerledikten sonra arabaya binip eve gitmeye başladım.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖRDÜĞÜM
Teen FictionGözlerimin, kalbimin ve ruhumun ardındaki boşlukta kayboluyorum. Uçsuz bucaksız bir uçurumun ortasındayım. Yardıma ihtiyacım var biliyorum ama anlatmak veya anlaşılmak istemiyorum. Avazım çıktığı kadar bağırıyorum ama sesimi duyuramıyorum. Yalnızlığ...