Araba ya bineli 10 dk olmuştu, sadece yola bakmıştım. Çünkü kimse konuşmuyor camlardan dışarıyı izliyorlardı. Yine öyle yolu izlerken birden omzumda bir ağırlık hissettim. Kafamı çevirince Arda'nın kafasını omzuma koyduğunu gördüm. Burası biraz sıcak mı oldu ne. Su "eee konuşalım biraz. Sıkıldım ben ya ." Bende sıkılmıştım hele ki omzumda bir kafa olunca ayrı bir sıkıntı basıyor beni. "Haklısın ya bende sıkıldım çok sıkıcısınız siz" dedim. "Hangi konuda konuşalım" dedi Kerem. Kafamı Kerem'e çevirdim, tam konuşmak için ağzımı açmıştım ki bi koku geldi burnuma. Aman Allah'ım ne güzel bir koku bu. Bu kokunun kaynağı kim ya.Sonra anladım. Sorduğum da sorumu, sanki mümkünmüş gibi kokunun geldiği yere doğru kafamı iyice yaklaştırdım. Birden huylandım. Niye huylandım ki diye düşünürken burnumun ucunda saçlar olduğunu farkettim. meğer burnumu Arda'nın saçları gıdıklandırmış. Kafamı zıt yere çevirdim.
Sonra bunu diğerleri gördümü diye bakmak için dikiz aynasından baktım sanırım onlarda Arda'nın yaptığı şeye şaşırmışlar. Can azda olsa şaşırmışa benziyor. Su biraz şaşırmış ve bu olaydan memnun olmuş gibi gülümseyip bakıyordu. Kerem de dikiz aynasına bakıyordu sorusuna cevap bekliyordu sanırım. Oturma şeklimizi anlatıyım; arka koltukta sol cam kenarı ben oturuyorum yanımda Arda onun yanında kerem. Can arabayı sürüyordu Su da yanında oturuyodu. düşüncelere dalmışken biri bana sesleniyordu.
"Tamam mı Özge ?" diye ses duydum.Sesin sahibi Su'ymuş. Ne dediğini anlamadığım için yüzümdeki ifade de anlamamış bakışlardı."hı" dedim. Su "ooo özge hiç dinlememiş ki bizi." dedi. "Pardon dalmışım ya" , "O zaman ben sana özet geçeyim, hafta sonları falan gezmeyi düşünüyoruz, mesela sinema, avm, tiyatro, tabloların sergilendiği yerler olabilir, duman konseri ya da başka şarkıcıların konserleri ne bileyim o kadar işsiz olursak müze gezeriz." dedi , cümlesini gülerek bitirdi.Gülünce Arda'nın gamzesi ortaya çıktı.
Bende gülümseyip "Aslında olabilir ya, buraları öğrenmiş olurum , hem sizinle gezmek vakit geçirmek eğlenceli olur. Düşüncenize katılıyorum iyi bir fikir. Hem birbirimizi tanımış oluruz." dedim. "O zaman oldu bu iş, her hafta sonu olmasa da belli zamanlarda gezeriz, işi olan işini yapar eğer kısa sürecekse işi ya bekleriz, uzun sürerse bir daha ki sefere gelir" dedi Arda.
Herkes onaylar biçimde sesler çıkardı. "Hayatım sen ne düşünüyorsun bu konuda ?" , "Olabilir işim olmadığı sürece gelebilirim." , "tamam hayatım." dedi Su.
Onlar konuşurken ben burnuma gelen kokuya odaklanmıştım. Arda kafasını omzumdan kaldırdı ve yüzüme baktı. "Eee nasılsın " dedi. Alayla gülümseyip "-elimle arabanın içini gösterip - bu ortamda nasıl olunursa bende öyleyim, sen? " , "Al benden de o kadar." dedi. O na gülümsedim. Hemen sonra sesimi biraz yükseltim ve kafamı Su'ya doğru çevirdim. " Ne kadar kaldı ya şu annemden izin almak için o kadar uğraştığımız bara " , "Sabırlı ol özlem" dedi can. Ya şu özlem kim ya dur ben şuna gününü göstereyim de görsün özge'yle dalga geçmeyi. Can'a Baktığım da sırıtıyordu. Vay vay vay dalga geçiyor bide seni gidi seni. 'Şimdi nasıl dalga geçecek acaba hadi özge göster şuna'
İç sesime uyup, "Ya Cancım hep bana özlem diyorsun benim adım özge yani anlamıyorum seni, özlem diye sevgilin falan mı vardı da bu kadar çok onun ismiyle benim ismimi karıştırıyorsun." , "Hayatımmmm özlem kim? " diye atladı hemen Su.
Baktığım da kaşları çatık bir şekilde Can'a bakıyordu. Dikiz aynasından Can'a baktığımda da bana bakıp , 'sen görürsün bakışları' atıyordu. Bunu nasıl anladın derseniz , kafasını yukarı aşağı sallayıp beni öldürecek gibi bakıyordu.
Şimdi o boş soğuk bakışlarla bakmasını ne çok isterdim yhaa. Ama umurumda değil, o da ismimi karıştırmasaydı ya da yalandan, beni sinir etmek için ismimle dalga geçmeseydi. "Birtanem tanımıyorum öyle birini hani özlem, özge yakın isimler ya öle karıştırıyorum sadece yoksa ole birini hiç tanımadım bile. İsmini aklımda tutacak kadar önemsemiyorum öyle ismini hatırlamaya çalışınca özlem ismi geliyor aklıma" dedi.
