7.Bölüm "My Girl."

551 30 11
                                    

Ev ilk defa bu kadar sessizdi. Hiç birimiz konuşmuyorduk. Yol boyunca susup dışarıyı izlemiştim. Zaten bu konu hakkında birisiyle konuşmak -özelliklede ailemle- isteyeceğim son şeydi.
Geldiğimiz gibi odama çıkıp Justinle konuştum. Elinde sonunda o da konuşmayı sonlandırmıştı. Uyumak istemiyorum. Göreceklerimde korkuyorum.

Hissettiğim soğuklukla huzursuzca uyandım. Bedenim titriyor, tüylerimde diken gibi olmuştu. Odanın içerisi açık pencereden giren rüzgarla perde kendinden geçmiş. Şimdi kim kalkıp camı kapatacaktı. Aynanın önünde hareketlilik gördüğümde komidine bıraktığım gözlükleri taktım. Oradan bir şeyin geçtiğine adım gibi eminim. Gözlerimle odayı taradığımda az önce sallana perdenin artık sallanmadığını fark ettim.

Sağımda hissettiğim soğukla kafamı çevirdim. Chaz. Yüzü tam önümdeydi. Çığlık atıp geriye kaçmaya çalıştım ama ne çığlık atabiliyordum ne de geriye gidebiliyordum. Çırpınmaya çalıştığımda ellerim kollarım hareket etmiyordu. Sanki bağlanmıştım.

"Seni kolay kolay bırakacağımı mı düşündün Eleanor?" Tiz bir kahkaha atıp yatağa yatmamı sağladı.

Çığlık atıp yardım istedim ama sesim çıkmıyordu. Ağzımı açmaya çalıştıkça boğuluyordum. Donmuştum. Hiçbir şey yapamıyorum. Elleri önce belimde daha sonra göğsümde oyalandığında daha çok çığlık attım.

"ANNE!" gözlerim istemsizce kapandı. Kimse beni duymuyordu.

Vücudumda hissettiğim sarsılmayla hızlıca gözlerimi açtım. Annem ve babam telaşlı gözlerle bana bakıyorlardı.

"David su getir, koş!" Annem sıkıca sarılıp eliyle saçlarımı okşadı.

"Geçti, buradayım. Evimizdeyiz. Sana sarılıyorum. Baban burada." Derin ve sık aldığım nefesleri düzenlemeye çalıştıkça daha kötü oluyordu. Ağzımdan hıçkırık kaçtığında kendimi daha fazla tutamayıp ağlamaya başladım.

"Eleanor, yapma." Babam elindeki suyu bana uzatıp yanımıza oturdu.

Titreyen elimle bardağı tutamadığım için annem içirdi suyu. İçimdeki yangın soğuk suyla sönmüyordu. Bu kabuslar hiç dinmeyecekti ve bu daha başlangıçtı.

"Seninle birlikte uyumamı ister misin?" annem elindeki suyu kenara bırakırken hüzünlü gözlerle bana baktı.

Usulca kafamı sallayıp geri pikenin içine girdim. Annemde sağıma geçip sıkaca sarıldı bana. Oda karanlığa gömüldüğünde sadece yaramı iyileştirmeye çalışan annemle ben vardık.


Telefonun alarmı çaldığında, okula gitmek için kalktım. Normalde gitmeyecektim ama kendimi şuan bulunduğum durumdan kurtarmak istiyorum. Sanki okula gidersem hiçbir şey olmamış gibi olacak. Sadece kendimi kandırıyorum. Alarmı kapatıp ayağa kalktığımda annemde uyanmıştı.

"Eleanor saçmalama, bugün okula gitmiyorsun." Bileğimde tuttuğunda, kolumu elinden kurtarmak için geri kendime çektim. Arkamdan sinirle baktığını biliyordum ama okula gitmem daha iyi olcaktı. Dolabımı açıp siyah kotumla siyah yarım tişörtümü giyip dolabın en arkalarına düşmüş olan en son ne zaman taktığımı bile hatırlamadığım siyah şapkamı taktım. Hava soğuktu. Dünde öyleydi, siyah ceketimi alsam iyi olacak.

İlk defa okula geç kalmıştım. Hemde hayatımda ilk defa. Bugün ilk iki dersim Justin'la beraberdi. Neredeyse yirmi dakika geç kalıyorum. Lütfen yoklama almamış olsun! Adımları hızlandırdım. Caddedeki dükkanlar yeni yeni açılmaya başlamıştı. Okul merdivenlerini hızlıca çıkıp merdiven için sağa döndüğümde. Lanet! Kafamı büyük ihtimalle betona çarpmış olmalıyım çünkü normalde çarpsam bu kadar acımazdı. Elimle kafamı ovuşturup çarptığım şeye baktım.

All Night*||jb|TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin