Üstümdeki kıyafetler ne kadar eski olursa olsun buna aldırmam. Umrumda bile değil. Gerek de duymuyorum. Her neyse üzerimizi giyinip aşağı hayran kaldığım binmeye kıyamadığım arabanın yanına gittik. Çünkü Meriç şahsı ve iyi geçineceğimi düşündüğüm kuzenim Doruk bizi orada bekliyorlardı. Onlara aldırış etmeden arabaya konsantre olmuştum. Hayatım boyunca çalışsam da bunu alamazdım ama ben parası için değil konforu, özellikleri ve muhteşem olan görünüşü için seviyordum. İzin verseler evlenebilirdim ama dalga geçerler diye hayran kaldığımı bile söyleyemiyordum doğrusu. Sonuçta şu anki kızlar genellikle arabalarla ilgilenmezler. Ama ben bayılıyorum.
Hala arabaya olan hayranlığımı saklıyordum ve belli etmemeye çalışıyordum ya da ben öyle sanıyordum. Bu sırada önde oturan Doruk'un bana seslendiğini duydum. "Hadi ama Selin gideceğimiz yeri merak etmiyormusun." Diye sormasıyla kafamı hafif sallamış hayal kurmayı bırakıp arabaya binmiştim. Artık arabayı incelemeyi bırakıp nereye gideceğimize odaklanmam gerekiyordu sanırım. Ama sorsam da cevap alamayacaktım. Bunu biliyordum. Bu yüzden sadece yolu izlemekle yetinmeliydim.
Bir süre sonra amcam denilen kişi "geldik inebilirsiniz" demesiyle hala nereye geldiğimi çözememiştim ve hala meraktan çatlıyordum. Sonuçta birkaç günde hayal ettiğim o zor hayatı yaşamıyordum. Kolay, az da olsa eğlenceli ve belki de birçok kişinin hayal ettiği hayatı ben yaşıyordum. Bunu hak edip etmediğimi de bilmiyordum. Her neyse biraz daha iç sesimle konuşmaya devam edersem aklımı iyice karıştırıcağımı bildiğim için nerde olduğumuzu çözmeye çalışmaya başladım. Etrafıma meraklı gözlerle bakarken bu olaya açıklık getirmesi için amcam denen şahsiyete ve Doruk'a bakıyordum ama ikisi de beni takmayıp olayı gizemleştiriyordu. Kendimi macera filmlerindeki baş rol karakteri gibi hissetmedim desem yalan söylerim. Seda ve ben öylece ortalığa bakarak gizemi çözmeye çalışıyorduk. Ama sonu filmlerdeki gibi olmamıştı çünkü filmlerde hemen olayı anlayıp yorum yaparlardı ben ise hala etrafa anlamsız gözlerle bakmaya devam ediyordum. Kendi iç sesimle ne çok konuşuyorum be. Her neyse anlaşılan benden baş rol olmaz. Artık biri açıklasa keşke de böyle alışveriş merkezinde annesini kaybeden çocuklar gibi etrafa bakmasaydım.
"Evet selin nerde olduğumuzu merak ediyor olmalısın".
Hele şükür Amcam şahsı konuşmuştu.
" evet nerdeyiz?"
Bu kadar merak ettiğimi belli etmeme gerek yoktu sonuçta. İçim ve dışım bir değil benim. İçim meraktan çatlıyor ama dışım bir o kadar soğuk kanlı.
"Şu karşı yoldaki barı görüyormusun"
Ne bu şimdi soru mu tabiiki görüyorum ama ilk günden bar fazla değil mi yani bunu da mı düşünemiyorsun. Ve madem bara geliyoruz neden Doruk'un gelmesini istemedin anlamıyorum.
"Evet görüyorum"
" işte o barda annen ve baban tanıştı selincim. Seni buraya getirmeyi istedim, seveceğini düşündüm. "
Gözlerimi pörtletmiş bara bakarken şaşkınlığımı saklamamın imkansız olduğunu anladım. Konuşamıyordum ve bunu yeni fark etmiştim. Yıllardır annem ve babam hakkında hiç kimse bir şey söylememiş ve konusu açılmamıştı ama şimdi tanıştıkları yere gelmiştim. İnanamıyordum." burada bir doğum gününde tanışmışlar kızım. Ortak arkadaşlarının doğum günü varmış.ikisi de masada oturup bir şeyler içerken görmüşler birbirlerini.ve konuşmaya başlamışlar. Herşey çok hızlıymış birbirlerini sevdiklerinden o kadar eminlermiş ki 3 ay sonra nikah masasına oturmuşlar. "
" ben, içeri girebilir miyim ?"
" buraya dışardan izlemeye gelmedik. "
Ben hızlı adımlarla yürümeye başladım ve o kadar heyecanlıydım ki karşıdan karşıya geçerken önüme bakmayı bile unutmuştum. O sırada bir araba geliyormuş ve benim bunu fark etmem uzun zaman almıştı. Araba bana çok yaklaşırken ben donakalmış ve gözlerimi kapatmıştım. O sırada bir kuvvet beni kenara çekti ama gözlerim hala kapalıydı. Çok korkmuştum ve gözlerimi aralamaya başladım. Ben.... Bir dakika Doruk'un kucağındaydım. Belki de araba bana çarpmıştı ve bu kazadan dolayı olan bir rüyaydı yada gerçekti. Bunu düşünürken gözlerimi tekrar kapatmıştım ve hızlı hızlı nefes aldığımın farkına vardım. Gözlerimi açtığımda gerçek olduğunu anladım ve birden ayağı kalktım. Ama başım birden dönünce tekrar Doruk'un kucağına düştüm. Ne kadar da yüz kızartıcı bir durumdu böyle. Lanet olsun. Her neyse ben iyiydim. İnanamadığım bir şekilde iyiydim.
"İyimisin selin"
" beee ... Been iyyy iyiyim. Sağol"
Bu çocuk gerçekten de çok iyi biriydi. Ona hayatımı borçluydum. En azından bir teşekkür edebilirdim değil mi.
" şey ben teşekkür ederim. Sen olmasaydın şu an bir ambulans bekliyor ve hayat mücadelesi veriyor olacaktım. "
" kim olsa yapardı"
Gibi sıradan bir şey söylemişti.
Ona sıcak bir gülümsemeyle karşılık vermiştim.
Amcam kişisi "Hadi girelim artık"dedikten sonra daha dikkatli ve önüme bakarak yürümeye başladım. Doruk bunu fark etmiş olmalı ki " akıllandın bakıyorum" diye dalga geçmeye başlamıştı.
" biraz olabilir" dedim ve ikimizin de suratında küçük bir tebessüm oluşmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sıradışı
Hombres LoboAilesinin 5 yaşında trafik kazası sonucu öldüğünü sanan selin hayatının 13 yılını yetimhanede geçirmiştir. Yetimhaneden çıktığı gün ise amcası meriç ile tanışmış ve onun evinde kalmaya ikna olmuştur. Bu sayede birçok sırrı öğreneceğinin farkında olm...