(2.BÖLÜM) KIRIK

140 15 7
                                    

Arkadaşlar merhaba.  Şu sıralar bu hikayeye odaklandım. Pek, konuşamam konuşsamda beceremem ama bu konuşmayı yapmam gerektiğini düşündüm. Çok bir beklentim yok, yani öyle milyonlarca okunma sayısı veya binlerce yorum beklemiyorum. Ama insan bir 20 tane felan bekliyor yalan yok. .djshs Neyse fazla gülmeyeyim. Gerçi çokta gülmedim. Dediğim gibi tek ricam okuyorsunuz bile oy yapın bea. Öyle işte, umarım okursunuz ve beni anlarsınız. İyi okumalar..

"Egemen?" Bana bir adım daha yaklaşınca ayaklarımda geriledi. Ne yapıyordu bu? Kendine gel Dila, sakin ol.

"Alnına ne oldu?" Bu sorusuyla elim istemsiz alnıma gitti. Sabah yataktan düşmüştüm ve başım halıya sıyrılmıştı. Canım yanıyordu ama eskisi gibi değildi.

"Sabah düştüm, önemli bir şey değil." Ellerini yanıma, kapıya dayayınca kapana kısılmıştım sanki. Tam kolunu indireceğim sırada bir şey dikkatimi çekmişti. Sildirmişti. Kolunun belirgin damarının üstüne ismimin baş harfini; D'yi yazdırmıştı.  Ama şimdi yoktu.

"Sil.." Söyleyemiyordum sanki. Ağzımdan çıkmıyordu. "Sildirdin mi?" Benim söylediğim şeyle koluna baktı ve yavaşça aşağıya indirdi. Bitmiş miydim yani onun için?

"Evet." Önünden çıkıp sırama doğru yürüdüm. Hiçbir şey yapmamıştı, durdurmamıştı. Gerçi ne bekliyordum ki? Seni bıraktıktan sonra seni aklımdan çıkaramadım demesini mi?

O da arkasını dönüp gözlerimin içine baktı. "Özgürle sevgili misiniz?" Sustum. Hiçbir şey konuşmayacaktım. Şu an canım öylesine yanıyordu ki.

"Anlaşılan konuşmayacaksın." Yine sustum. Anlaması en azından iyiydi. "Belli ki sevgilisin ama benim çevremde yakın olmayacaksın." Sinirli bir şekilde ona baktım. Duvara dayanmış, elleri cepteydi. Gözlerinin odağı, tam gözlerimin içiydi.

"Sana soracak değilim, sen artık benim hiçbir şeyimsim." Ne de güzel cümle olmuştu öyle. Yalan söylemeyi bile beceremiyordum.

Birden yürüyüp öndeki sırayı devirince derince yutkundum. "Araf, artık senden korkmuyorum." Öyle mi dercesine kaşlarını kaldırınca başımı evet anlamında salladım.

Yanıma gelmesiyle bende ayağa kalktım. Korkmuyordum, artık görmesi lazımdı. Belimden tutup kendine çekince omuzlarından yittirmeye çalıştım ama beceremedim.

Kulağıma yaklaşınca omzundaki ellerimde durdu. "Kork güzelim, belki kime ait olduğunu hatırlarsın." Omuzlarına bu sefer hızla vurdum. Kimseye ait değildim.

"Aç lan şu kapıyı!" Özgür'ün sinirli sesini duyunca Egemen'den uzaklaşmaya çalıştım. Ama o sanki inadına bırakmıyordu.

"Egemen nolur bırak." Yalvaran sesime lanet etmem uzun sürmedi. "Bırakamam." Sesinde bir gram da olsa acı vardı. Bu benim de canını yakmıştı.

"Daha önce bıraktığın gibi, bırak." Bırakma diye geçirdim içimden, dışım bırak dese de içim tam tersi istemiyordum bırakmasını.

"Lan ben senin açsana şu kapıyı, çekil lan." Egemen biraz serbest bırakınca Özgür'ün sesiyle hemen ondan uzaklaştım. Kapı güçlükle açılınca hemen kapıya döndüm. Özgür hırsla yanıma geldiğinde yüzümü avcunun arasına aldı.

"Dila, iyi misin?" Başımı evet gibisinden salladım. Başını Egemen'e çevirdiğinde elinden tuttum. Egemen Özgür'e omuz atıp geçtiğinde Özgür kendinden emin bir şekilde konuşmuştu.

"Araf!" Egemen arkasını dönüp bize baktı. "Her oyunun bir kazananı var. Sen bu oyunu kaybettin ve başka hakkın kalmadı." Egemen hızla gelip Özgür'ün yakasından tutunca içeri giren ve bizi izleyen öğrencileri farkettim.

ARAF'ın AHU'suHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin