(1.BÖLÜM) ÖZLEMİŞİM

156 16 5
                                    

"Geri geleceğinizi biliyordum." Derin bir nefes almıştık hepimiz, yoksa bu adam gerçekten çekilmezdi. Mavracı Bekir'den bahsediyorum, Erdemir'in müdüründen.

"Size giderken de söyledim çocuklar; sizi bu okuldan başka okul barındırmaz." Özgür tam ona doğru yürüyünce Umut anında onu tuttu. Burdada kavga çıkartsa fazlaydı artık.

"Sonuçta tilkinin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkanıdır." Bu adam ne kadar sinir bozucuydu böyle? Gerizekalı işte.

"Sınıfınız 12/D, eminim oradakilerle çok iyi anlaşacaksınız." Eminim diye geçirdim içimden. Ben normalde görmeye dayanamazken hergün aynı sınıfta görmek, gerçekten çok zor olacaktı.

Özgür odadan çıkınca diğerleride çıkmıştı. Bende çıkacağım sırada mavracının sesini duyunca ona döndüm. "Dila, senin yüzünden bir kavga çıkarsa senden bilirim." Öylece baktım şu pisliğin yüzüne. Daha sonrada başımı sallayıp bende dışarı çıktım.

"Gençler hazır mıyız?" Çelebi'nin bunu sormasıyla Ecem " Çookk.." diye mırıldandı. Onun içinde zordu tabi.

Yavaş yavaş yürürken bize bakan gözlerden uzak olmaya çalışıyordum. Ne kadar olabileceksem. 12/D'nin önünde durduğumuzda arkamızda bizi izleyen gözlerden korunmak istiyordum. O kadar stres doluydum ki.

Çelebi kapıyı açınca sanki nefes alamıyordum, o kadar zordu. Ecem, Çelebi, Müge, Umut içeri girmişlerdi. Ben ve Özgür dışarıdaydık. Özgür başıyla içeri gösterince içeri girdim. Ama tek değildim, Özgür son anda elimden tutmuştu ve benimle beraber içeri girmişti.

"Özgür napıyorsun?" Bunu fısıldayarak sormuştum. Rezil olmasını istemiyordum. "Sus." Elimi hırsla çekip sınıfa döndüm. Herkes kapının orda duran bize bakıyordu.

"Vay vay.." Bize doğru yürüyen Görkem'i görünce hissettirmeden yutkunmaya çalıştım. "Yenge, ne işin var senin bu herifle el ele?" Özgür beni arkasına alıp o geçti Görkem'in karşısına.

"Sanane Lan puşt!" Hemen Özgür'ün önüne geçip önünde durdum. Olaylardan bıkmıştım.

"Özgür yeter artık!" Özgür sinirli gözlerini Görkem'den çekip bana döndürdü ve bizimkilerin yanına gidip oturdu.

"Araf'ta geldi." Görkem'in söylediği şeyle öyle dondu ki gözlerim. Arkamdaki bir noktaya bakıyordu ve ben oraya bakamıyordum. Ya da gücüm yoktu.

Ayaklarım benden habersiz yavaş yavaş arkama dönerken tamamiyle dönmüştüm sonunda. Egemen. Yanında Seçille sınıfa girmişti. Gözlerimin içine bakarak yanımdan geçerken Seçil'in bana bıyık altından gülüşünü farketmem birkaç saniyemi almıştı.

Bizimkilere dönüp onların yanına doğru yürüdüm. Sadece Özgür'ün yanı boştu ve onun yanına oturdum.  Ama o sahne sanki gözlerimin önünden gitmiyordu. Gerçi beni bırakan adamdan ne bekleyebilirdim ki.

"Niye geri geldiniz ki siz? Özgür bakıyorum Dila'yı kapman bir yılını almış." Bunu söyleyeni tanıyordum. Ceren, dedikodudan başka bir halt bildiği yoktu.

"Sanane kızım!" Ecem sinirle bağırdığında koluna elimi koydum sakinleşmesi için.

"Doğru söylüyor; ama Araf'ta ne yapsın? Hasta olan biriyle beraber olmak zor olmalı." Sağ taraftan  gelen sesi duyunca gözlerim dolarken yukarı doğru sabır dilercesine baktım. Bu gerçek yüzüme vuruldukça ölmek istiyordum.

" Gökçe, eğer konuşmaya devam edersen Araf'tan önce ben keseceğim boğazını." Görkem'in söylediği şeyle başımı yere eğdim. Kafamı sıraya koyup sol taraf; duvara doğru döndüm. Şu ders en iyi uyuyarak atlatılırdı.

"Dila, uyan canım." Bir hareketle hemen uyanan birisiydim ve birinin koluma dokunmasıyla uyandım. "Üç ders bitti. Umutla Çelebi dışarı çıktılar. Özgür'de kantine gitti." Ecem'e kafamı tamam anlamında sallayıp sınıfa döndüm.

"Evet gençler gördüğünüz şu sol kapıdan sizi dışarıya alalım." Görkem'e kafayı mı yedin dercesine baktım. Tüm herkesi dışarı çıkarıyordu. Bizde ayağa kalkıp çıkmaya karar verdik. Herkes çıkmıştı.

Tam kapıdan çıkacağımız sırada Görkem önüme geçti. "Yenge sen kalıyorsun." Kaşlarım çatılırken saçmalama dercesine bakıp kapıdan geçmeye çalıştım. Ecem bizi farkedince dışarıdan hemen geldi.

"Dila bir sorun mu var?" Görkem Ecemi dışarı yittirip kendide dışarı çıktı. Elindeki anahtarı sallayınca üstüme kapanan kapıya doğru yürüdüm. Ama bir kaç saniye içinde kilitlemişti. Kapıya vuruyordum fakat açmıyordu.

Aklıma Ecem gelince biraz olsun sevindim ama Ecem ona körkütük aşıktı ve her dediğini yapardı.

Kapıya hızla vurup bağırdım. "Görkem aç şu kapıyı, sınıfta yalnız napacağım?" Görkem kapının ardından bağırınca sinirle onu dinledim.

"Yenge Araf boşuna sana saf meleğim demiyordu." Saçımı kulağımın arkasına sıkıştırıp yüzümde o aptal gülümsemenin oluşmasına engel olamadım. Arkama dönerken hâlâ yüzümde o küçük gülümseme vardı.

Tabi dönmemle dibimde biten Egemen'i beklemiyordum. Hatta o güzel sesini duymayı..

"Hâlâ yüzünü güldürebilmek, özlemişim."

ARAF'ın AHU'suHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin