HAYALDEN FAZLASI

1.4K 106 3
                                    

Keyifli Okumalar!

Hazal, Güney gibi ifadesizliği öğrenmişti. Onunla dura dura daha bir olgulaşmıştı. Ne düşündüğünü kimse anlamıyordu, anlayamıyordu.

Tam tamına 772. Gününü doldurduğu Güney'siz yaşamının sonunda tüm eşyalarını toplayıp doldurduğu valizi tek eline alıp hastanenin kapısından çıktı. Kaya derhal koşup Hazal'ın elinden valizi alırken elindeki uzaktan kumandalı anahtarının kilit tuşuna basıp iki adımda ulaştığı arabasının bagajını açtı. Elindeki valizi hızlıca bagaja fırlatırken yine bagajın kapağını hızlıca kapatıp ön yolcu koltuğunun kapısına ulaşıp kapıyı açtı. Hazal, Kaya ile göz göze gelmeden arabaya binerken gözlerini kapattı. Yine kaç gecedir uyuyamamıştı. Sürekli o korkunç rüyayı görmekten bıkmıştı. Psikolojisi kesinlikle iyi değildi. Bunun epeyce farkındaydı ama bunun üstesinden gelecek güce de sahip değildi. Hayatta kalabilmesini Güney ile yaşadığı anılara borçluydu. Tuttuğu defter de bunun en büyük kanıtıydı.

Koluna dokunan bir e ile irkilirken hemen gözlerini açıp elin sahibine baktı. Kaya ona gülümserken Hazal hemen kolunu çekip Kaya'ya ters bir bakış fırlattı. Kaya ne olduğunu anlamaz bir tavırla Hazal'a baktıktan sonra sessizliğin verdiği rahatsızlık dolayısıyla radyonun tuşuna basıp biraz sesini açtı. Sonra ileriye bakan Hazal'a döndü.

''Çok değişmişsin'' Hazal konuşmadı. ''Artık cevap bile vermiyorsun.'' Hazal yine tek kelime etmedi. ''Güney'i böyle çok mu sevdin.''

''Sevmedim.'' Yola bakan Kaya tekrar Hazal'a döndü. Konuşmasına şaşırırken Hazal devam etti. ''Seviyorum.''

Kaya, bir şey demedi. Yada diyecek bir şey bulamadı. Sessizce yola devam etti. Sonunda vardıklarında Kaya Hazal'a doğru yaklaşıp uzunca bir izledi onu. Güney'in yokluğunda epeyce değişmişti. Daha bir zayıflamış, çökmüştü. Gözleri aynı sıcaklıkTa bakmıyordu ve onu tanımayan bir kişi yaşadıklarını bilmeden hakkında iğrenç görüşlerde bulunabilirlerdi. Ama o hala güzeldi. Onu Güney'le ilk gördüğündeki gibi... Yavaşça fısıldadı. ''Hazal...'' Hazal hızlıca gözlerini açarken Kaya kapıdan geri çekildi. ''Geldik.'' Hazal hemen arabadan inerken etrafında bir göz gezdirdi. Gözleri anında dolarken elini ağzına götürdü. Karşısında duran bu ev Güney'in onu getirdiği ilk evdi. Onun iğrenç bir kişilik olduğuna karar verdiği ilk ev. Aslında ne kadar da iyi olduğunu düşündüğü... Altını ıslattığı gecede bildiği halde hiç çaktırmamıştı, ona elleriyle yemek hazırlamıştı zorla bile olsa.

Şimdi düşünüyordu da çok pişmandı. Onunla yaşayacağını ne çok şey varmıştı aslında. Kalbi acıyla çarptı. Elini ağzından çekip yere çöktü. Çok zordu günler geçmiyordu, bu acı iyileşmiyordu. Hıçkırdı, canı çıkarcasına. Gözlerini kapatıp yutkundu. Elini kalbinin üzerine götürüp omzuna doğru ovaladı. Ayağa kalkıp iki katlı köy evine biraz daha yaklaştı. Yaklaştı, merdivenlere geldi. Hissede hissede yavaşça çıktı o merdivenleri, kapıya geldiğinde de yavaşça tıklattı. Keşke Güney olsaydı da kapıyı açsaydı diye düşündü.

Ve tabiki açılmadı o tahta kapı. Öylece durdu orada. Hiç kıpırdamadan. Kaya arkasından gelip yavaşça açtı kapıyı. Hazal'ı içeri davet ederken Hazal bir süre öylece durduktan sonra Kaya'ya döndü.

''Bu anahtarı nereden buldun? Sen bu eve nasıl girebiliyorsun?'' Kaşlarını çattı. Anahtarın bir tek Güney'de olduğunu düşünüyordu.

Kaya bir an afallasa da derhal kendini toplayıp cevap verdi. ''Evin aslında bizim olduğunu bilmiyorsun herhalde.'' Böyle bir soru soracağını ve bunu merak edeceğini tahmin ediyordu ama bu derece öfke dolu olduğunu da bilmiyordu.

Bir anda öfkesi dinerken yavaş adımlarla içeri girip oturma odasına geçti. Hiçbir şey değişmemişti, her şey aynıydı. O duvar kenarına geçip yavaşça çöktü. Sonra karşıdaki somyada oturan Güney'i hayal etti. O sigarayı dudaklarının arasına alışını, çakmağının sesini ve o çıkıntılı adem elmasının hareket edişini...

ÖLÜME DAVET (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin