M-2

365 50 154
                                    

Multimedya:Efdal(Edis)

Bölüm Şarkısı: Evanescense - Going Under

Şarkıyı Mersa'nın ilaçlarını aradığı ve bayıldığı zaman dinlerseniz, daha güzel olur diye düşünüyorum. İsyan şarkısı falan...

Kısa çaplı bakışmamızdan sonra ikimizin de söylediği şey herkesin gülmesine sebep olmuştu. Baştan terslemek istesem de bunun komik olduğunu düşünüp bende gülmeye başladım. Sonuçta komikti. Gülerek ona bakarken onun yüzünde de belli belirsiz bir tebessüm oluştuğunu fark ettim. Sanırım günümüz ergenlerindendi. Kötü çocuk tavırları falan fişman. Gülmemeye çalışmak,itici bir şekilde bakmak ancak bunu gerektirirdi çünkü.

Ben ona bakmayı sürdürürken ona ne kadar çok baktığımı fark edip kafamı başka bir yöne doğru çevirdim. Kahverengileri göz alıcı ve derindi. Her ne kadar mavi göz dışında başka hiçbir göz rengi sevmesem de. Saçları karman çorbandı. Bu da ona has bir tarz veriyordu. Belli belirsiz gülümsemesi bile bir çok şey ifade eder gibiydi.

Sanki bütün evren durmuş da onun gülüşüne hayrancasına.

Çocuğu düşünmemeye çalışıp gözlerimle Arya'yı aradım. Bulamayınca çantamı kapıp doğruca sınıftan çıktım. Arya hiçbir yerde yoktu. Koridorda koşarak volta attım fakat yoktu. Hafiften başım dönmeye başlamıştı. Saatime bakınca başımın dönmesinin sebebini hatırlamış oldum. İlaçlarımı içmemiştim. Sallamayıp bir köşeye attım. Başım hala dönüyordu. Ayrıca üstüne feci derecede ağrı da eklenmişti.

Başımı tutup derin derin soluk alıp vermeye çalıştım. Başarılı olmayınca kafamı iki avucumla kavrayıp bacaklarımın arasına soktum. Bu yöntem bana nedense iyi geliyordu. Hâlâ başımın ağrısı ve dönmesi geçmeyince ilacıma hakaretler yağdırıp çantamı karıştırmaya başladım. Lanet giresice ilaçlar yoktu. Çantamın her yerini talan edip her şeyi yere boşalttıktan sonra telefonumun da yere düştüğünü gördüm. Üzülsem de aldırış etmedim.

O an kolumu biri tutunca kafamı soktuğum bacaklarımın arasından çıkarma ihtiyacı hissettim. Çünkü daha önce bana böyle elektrikli biri dokunmamıştı. Kafamı kaldırıp beni tutanın kim olduğuna baktığımda o çocuğu gördüm. Neden her yerden bu çıkıyordu ki allasen? Kahverengilerine baktığımda daha derin bir anlam ifade ettiğini anlamıştım.

Yoğun ve haz dolu.

Kahverengilerine bakmayı kesip yeniden baş ağrıma odaklandım. Dayanılamayacak şekilde artmıştı. Yeniden çantamdan boşalttıklarıma bakarken kulaklarım uğulduyordu. Çocuğun kolundan yardım edip ayağa kalktım. Ayakta bu halde birkaç saniye durduğuma şükredip rahatça nefes alırken birden hesapta olmayan bir şey meydana geldi. Birden gözlerim karardıktan sonra duyduğum tek şey çocuğun "Kızım,iyi misin?"demesi olmuştu.

---------------------

Gözlerimi zorlukla da olsa açmaya çalışırken kulağım yine bayılmadan önceki gibi uğulduyordu. Nerede olduğumu kestirmeye çalışırken daha önce hiç alışık olmadığım bir kokuyla burun buruna geldim. Bu...

Keskin nane ve gardenya kokusu...

Gardenya kokusuna alışığımdır. Çünkü arkadaşlarım hep gardenya gibi koktuğumu söylerler. Doğrudur da. Ama bu koku keskin nane ve gardenya kokusunun karışımı olan eşsiz bir kokuydu. Kokuyu biraz daha genzime çekip gözlerimi açmıştım. Odadaki tüm şaşkın bakışlar bana çevrilirken odada da tek yabancı olan ve muhtemelen kokunun ona ait olduğunu düşündüğüm tek bir kişi vardı.

Adını bilmediğim çocuk.

Arya,annem,babam,Mine ve Arya'nın ailesi buradaydı. Yani bütün olması gerekenler buradaydı. Sadece o buraya ait değildi ve bana şaşkın ama daha çözemediğim kahverengileriyle bakıyordu. İlk olarak sözü annem aldı.

MadamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin