Multimedya:Arya(Nil Keser)
Bölüm Şarkısı: Little Mix - Hair
Mersa ile Arya'nın birisini (!) telefonla işlettikleri zaman dinlerseniz, daha iyi olacağını düşünüyorum. Arkadaşlık şarkısı falan...
Tuttuğu kolumu hızlıca çekip silkelendim. "Sen ne zannediyorsun kendini, hıyarağası?"dedim sınıfta ormandan kaçmış ayılar gibi böğürerek. "Ne yapıyorsun kızım? Alt tarafı yanımda oturacaksın, ne var bunda?" dedi sakince. Bunun üzerine cırlamamı ve Efdal'ı duyan Deniz ise bana taş çıkartacak şekilde cırlamaya başlamıştı. "Efdal! Bu ne demek oluyor? Bu şıllık neden senin yanında oturacak? Hem, sen niye bunu yanında istiyorsun, sevgilim?"
Cırlamasına kulaklarımı kapatıp gözlerimi devirirken bu kızda Efdal'ın ne bulduğunu çok merak ediyordum. Arya'ya baktığımda onun da kulaklarını kapatmış olduğunu fark ettim. Birbirimize gözlerimizi devirip yine odak noktamız olan Deniz'e döndük. Ellerini gerzek beyinlice yumruk yapmış, öfke saçtığı –ya da saçmaya çalıştığı- gözlerini Efdal'a ve akabinde bana dikmişti.
Gerzek beyinlice mi, dedim ben az önce? Ah, içime Mine kaçmış olmalıydı. "Ne bakıyorsun öyle pörtlek gözlü? Evet, ben Efdal'la oturacağım. Çünkü Efdal beni istiyor." deyip Efdal'a ibnece göz kırptım. Bana kızgınca bakarken Deniz gözlerini bana çevirdi. "Seni sürtük! Aklınca sevgilimi ayarttın ya da ayartacaksın. Yemezler canım, hadi başka kapıya." Deyip saçlarıma doğru bir hamle yaptı.
Hamlesini yaptıramadan bileğini tutup çevirdim ve kulağına fısıldadım. "Benimle uğraşma, pis sürtük. Bu neşeli görüntümün altında inan ol, çok farklı biri var." Bileğini bırakıp üstümü silkeledim ve sırama oturdum. Arya da hemen yanıma geçti. Arya tam konuşacakken Efdal'ın Deniz'i yanından kovduğunu ve Arya'ya 'sus' işareti yaptığını fark ettim.
"Senin benimle ne derdin var, çocuk?" dedim sahte bir kızgınlıkla. "Gel, hadi kızım yanıma. Naz yapma!" dedi aynı umursamazlığını takınarak. Efdal'la uğraşmayacak kadar morelmanlarım düştüğü için itiraz etmeden öne geçtim. Normalde Arya kesinlikle beni sorguya tutardı fakat şimdi durumumu o da anlamıştı.
Gerçi durumumda abartılacak pek bir şey yoktu. Her bipolar hastasının alışkın olduğu durumdu, ani duygu geçişleri. O yüzden bence endişelenilecek bir şey yoktu. Efdal'a dirsek atıp "Ne sikimimsi yüzümden çağırdın beni yanına?" dedim. Kafasını çevirip "O ne lan öyle? Amin!" dedi gülerek. Ben de gülerken bakış açıma kenafir gözlü Neriman girdi.
Lanet girsin ki, iki ders üst üste Tarih vardı. Ki aynı zaman da kenafir gözlü Neriman'ı da çekecektim bir 40 dakika daha. Gözlerimi sıkım sıkım sıkılacağımı bilsem de tahtaya ve Neriman'a odakladım. Neriman, daha okul koridorunda ders anlatmaya başlayan öğretmenlerdendi. Bu yüzden Arya'yla ona 'kenafir gözlü Neriman' diyorduk.
Kolumun dürtülmesiyle kendime gelmem bir olmuştu. İyi kide olmuştu, hani. Yoksa beynim sulanıp müsait olmayan yerlerden baklava şerbeti gibi akacaktı. Of be! Aklıma düştü şimdi baklava. Osa da yesek. Bunu hemen Arya'ya söyleyip çıkışta baklavacı Mehmet abiye uğramalıydık.
Baklavayla olan evlilik, balayı hayallerimi bir kenara koyup tekrar onları düşüneceğime dair kendi kendime and içtim. Canım ben! Kolumu dürtenin kim olduğuna bakmak için kafamı çevirdiğimde gördüklerim beni yanıltmamıştı. Ne mi görmüştüm?
Kahverengi bir çift göz, inkar edilemeyecek kaslar, güzel bir uyum yakalamış kıyafetler ve dağınık saçlar. Evet evet, Efdal bu. Şu bizim salak olan. He, bildiğiniz inşallah. Bilmiyor musunuz? Tüh, sizin kalıbınıza...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Madam
Humor"Hastasın sen. Bunu biliyorsun değil mi?" diye sordu küçümsercesine. "Evet, hastayım. Bunu söylemene alınmadım. Kızmadım da. Aksine, ne zaman söyleyeceksin diye merak ediyordum." deyip Efdal'a kısa bir bakış atıp tersi yöne doğru yürümeye başladım...