Karanlık Bar

118 5 1
                                    

Sabah 07:00'da emniyette olmamız gerekiyordu ama alarmı duymamışız. Saatin 06:53 olduğunu görünce yataktan fırladım. Doruk hala uyuyordu. Sallayarak uyattım. Ne oluyor falan diyince saate bak ve hazırlan dedim. Saate bakınca yataktan fırladı. İyiki evde iki tane tuvalet vardı da sıra beklemiyorduk. Elime geçeni giyecektim, uğraşacak vaktimiz yoktu. Siyah kotla su yeşili ince askılı tişört geldi elime. Ve giydim. Saçımı yıkayacak vaktim yoktu. Havalar sıcak diye her gün yıkıyordum. Neyse artık.. Doruk da beyaz gömlek siyah kot giymiş. Zaman kısıtlı olduğu halde çok yakışıklı olmuştu. Yolda poğaça aldık, emniyete gidene kadar yedik. 07:06 da emniyete girdik. Herkes yeni gelmiş olmalı. Gökhan amir, Berra ve Ahmet'i tebrik etti. Bizi görünce merhaba falan dediler. Gökhan amir:
"Hepiniz geldiğinize göre bugün aldığım ihbarı anlatayım size. Mira Güneş isimli 26 yaşında bir kızı, Karanlık Bar'da Kaan Gürsoy bonzaiye alıştırmış. İkisi de bir olup insanların içeceklerine uyuşturucu katıp bağımlısı yapıyorlar daha sonra onlar da bu işe bulaşıyor. İstedikleri kadar para da veriyorlar ama uyuşturucu bağımlıları çok ısrar edince para konusunda işkence yapıyor Kaan ve Mira'yı savcılığa sevk etmemiz lazım. Bu iş çok tehlikeli. Hepiniz dikkatli olun. Yarın da düğün var hiçbirinize bir şey olmasın istiyorum. ALLAH'A emanet olun."
"Anlaşıldı amirim."
...
Yağız:
"Ekip plan yapmamız lazım. Paldır küldür dalamayız. Amiri duydunuz adam tehlikeli."
Hepimiz Yağız'a hak verdik, haklıydı.
Planımız şöyleydi.

Narkotik şube de bu Kaan ile Mira'nın peşindeymiş. Onlardan 4 kişi bu iş için görevlendirilmiş.
Onlarda bizimle gelecek.
Yağız Poyraz ben ve oradan biri kız ismi Esen diğeri de kız ismi Burcu.

Berra Selen Doruk onlardan da iki erkek isimleri Kemal ve Celil.

Böyle grup olduk. İlk önce bara normal biri olarak gelecektik. Ben ve Esen Kaan'ı ele geçirecektik. Bu yüzden bara gelen kızlar gibi giyinmemiz lazımdı. Doruk buna çok sinirlendi ama yapacak bir şey yok. O kadar insanın sağlığı ile oynuyorlar. Esen ile mağazaya gittik. Ulan bunları giyenlerin aklına ben. Kırmızı üstü tamamen kalın dantelli alta da kırmızı deri şort bu Esen'in kıyafetiydi. Benimki de aynısının siyahı. Bunları giydik. Herkes bize bakmaya başladı,iki tane teyze durdular orada bize bakarak şu terbiyesizlere bak benim kızım da böyle olsa ne yapardım dediler.
Kadınların yanına gittim.
Polis kartımı gösterip:
"Cahillik yapıp bilmeden yargılıyorsunuz umarım gösterdiğim kartın Polis kartı olduğunu anlayacak kapasiteniz vardır."
"İyiki Polissiniz böyle giyinerek herkes Polis olur."
"Lan büyüksün diye susuyorum. Ama yeter artık. Lafı nerenizden anlıyonuz siz? Meraklı değiliz böyle giyinmeye görev var anladınız mı?"
"Kızım biz bilmiyorduk kusura bakma."
Korkudan böyle yapıyor belliydi, sert davranmazsak anlamıyorlar ne yapayım. Milletin ağzı çuval değil ki büzesin.
"Bilmiyorsanız her şeye burnunuzu sokmayacaksınız."
Esen:
"Komiserim daha fazla burada zaman harcamayalım isterseniz."
"Haklısın canım."
Çıktık. Doruk gözünü patlattı. Ve fırladı. Herkese dönün bakmayın diyerek.
"Ulan hiç giymeseydiniz daha iyiydi."
"Hayatım yapacak bir şey yok. İnsanların ölümü hızlanıyor biliyorsun, kurtarmalıyız."
"Haklısın canım. İkiniz de dikkat edin kendinize."
Diyip öptü yanağımdan.  Hepimiz tek bir arabaya bindik. Genişti baya. Bu bizim ekip arabamızdı. Bara geldik. Her yer simsiyahtı. Barın içine girenleri görünce yüzümü buruşturdum. Kaan'ın resmine baktık Esen ile. Yakışıklı çocukmuş dedi Esen. Doruk'a baktım. Endişeliydi. Arabadan indik. Bara girdik. Tüm gözler üzerimizdeydi. Kaan yanımıza geldi.
"Oo fıstıklar ne güzelsiniz siz böyle."
Esen'deydi sıra. Yalakalık yapacaktı.
"Aa Kaan deme öyle sende ki şu yakışıklılığa bak biz neyiz ki?"
"Tanışalım sizinle?"
"Olur tatlım ama burada değil bence."
"Haklısın odama gidelim."
Esen'de güzel rol yapıyor ha. 😂
Odasına gittik. Ben konuşmak istemiyordum Esen kendini kaptırdı şu yalakalık yapma şeyine. Ben en son noktayı koyacaktım. Bizden çok etkilendiği belliydi. Etkilenmeyecek gibi de değildik.
Kaan ve korumaları da bizimle geldi.
Esen:
"Hayatım ya korumalar varken konuşmak istemiyorum."
"Hay hay şekerim."
Korumalara seslendi.
"Siz gidin."
İkiletmeden gittiler. Oradaki göz kırptı bana adı Berke olmalıydı ki Kaan:
"Berkee önüne bak." diyip aptalca güldü.
Esen kapıyı kilitledi. Korumalar gidince sıra geliyordu bana. İsmini söyledi Esen. Kaan'ın bakışları bana döndü.
"Senin adın ne fıstık?" Süzdü ve ıslık çaldı. Ayağa kalktım. Güzelce yanına gittim. Giydiğim kıyafetin arkasından kelepçenin görünmemesine dikkat ediyordum. Sandalyenin kenarına oturdum. Leş gibi içki kokuyordu. Tiksindiğimi belli etmedim. Konuşmaya başladım.
"Görüyorum da çok meraklısın?"
"Aynenn."
"Bi şartım var?"
"Söyle bakalım?"
"Arkanı dön ceketini çıkarayım, terlemişsin?"
"Hahah aynen ya olur." İkiletmeden döndü arkasını, Esen sırıtıyordu. Kelepçeleri çıkardım. Ve tam takıyorken:
"Kaan Gürsoy, ben Ezgi Özmen."
"Sen..sen?O'sun.Komiser Ezgi."
"Ta kendisi."
Esen bağırır falan diye ağzını bantladı. Kaan işi bitti. Sıra Mira Güneş'te. Ne yapsak diye düşünürken. Korumaların sesleri gelmeye başladı.
"Mira, içerde iki fıstık var."
"Kim acaba bakalım kimmiş?"
"Hayır giremezsiniz, bizi bile almadı."
Aradığımız fırsat ayağımıza geldi. Seslendim.
"Miraa gelebilirsin."
İçeri görünmesin diye kapının orada durdum. Esen de arkadaydı. Birden kelepçeleyecekti. İçeri girdi. Sarıldım, mecburen. O da kelepçeledi. Bende ağzını bantladım.
Kaan ile Mira'yı yan yana koydum.
Ekibe haber verelim, barı bassınlar. Zaten madde bağımlısı olanlarda kaçarlar. Korumalar bizde. Şuradan çıkalım. Esen onlara haber vermek için telsizini aldı. Bende şunların yanına gittim. 
"Ulan ne şerefsizsiniz. Kaan senin için diyorum şunu unutma 'Onur ve Şeref bunlar sadece erkek ismi değil.'
İkinize de müebbet hapis cezası verilecek büyük ihtimalle. O insanları kandırma amacınız neydi lan?"
Tekmelemeye başladım ki silah sesleri geldi. Ekip gelmiş olmalı. Korumalar kapıyı çaldı. İçeri aldım. Silahları yoktu yanlarında. O yüzden telaş yapmadık ama içeri ellerinde bıçakla girdiler. İki kişilerdi. Kim olduğumuzu öğrenmiş olmalılar. Bıçak konusunda korkmuyordum. Esen'in bıçak korkusu vardı. Adamların şu Berke olanı üstüme doğru yürüdü, diğeri de -adını bilmiyorum- Esen'e doğru yürümeye başladı. Esen soğukkanlı olmaya çalışsa da titremeye başlamasına ramak kalmıştı.
Berke karnıma doğru uzattı bıçağı.
Ayağımla bıçağı fırlattım. Yerden alıp:
"Kim kimi bıçaklıyormuş Berke?"
Berke nedensizce sırıtıyordu. Ya da ben nedensizce sanmıştım. Esen'i kenara fırlatıp benim arkama geçmişti diğer adını bilmediğim koruma. Bıçağı boynuma tuttu, çok sıktı boynumu.
Nefes alamayacaktım az daha sıksaydı elimdeki bıçağı alttan karnına sapladım hızlı bir hareketle boynumdaki bıçağı tuttum, tutmasam boynumu kesecekti. Hızlı bir hareket olduğu için elim kesilmişti, ve çok kanıyordu. Doruk içeri girdi. Korumayı ambulansa gönderdik. Berke Kaan ve Mira'yı savcılığa teslim edecektik.
Ekip aracına bindik. Doruk telaşla yanıma gelip:
"Bu adam bi şey yapmadı dimi?"
"Yok canım."
"Eline ne oldu?"
"Küçük bir kazaa"
"Ne küçüğü baya derin kesmişsin."
Yara bandı ile bantladı. Sıkı bantladığı için iyi hissettim kendini.
Esin bıçaktan çok fazla korkuyormuş, yüzü bembeyaz olmuş. Bir an unuttum onu. Arabada soğuk su vardı, onu alıp Esin'e verdim. Celil:
"Ne oldu komiserim,Esin'e?"
"Korumalarda bıçak vardı, Esin'in de bıçak korkusu varmış. Neyse ki ben Berk'i etkisiz hale getirince Esen'i bıçaklayacak olan da bana doğru geldi de bana saplamaya kalktı. Esen sakinleşti ama hala korku var tabi."
Konuşa konuşa gittik savcılığa. Savcılık bunları görünce şaşırdı. Aslında kolay olmuştu ama yakalayan biz olduk. Esen ile bizi tebrik ettiler. Esen:
"Büyük iş Ezgi'deydi."
"Esencim sende çok yardım ettin."
"Olsun en fazla sen yaptın."
İnat birisiydi. Savcı Kenan Bey de bizimle birlikte gülmeye başladı. Bu grup olduğumuz kişiler kendi şubelerine geçtiler. Esen telefon numarasını verdi, konuşuruz, buluşuruz falan dedi.
Bizde emniyete gittik. Gökhan amir çok memnun kalmıştı. Bizim ekip tüm işi Ezgi yaptı desek yeridir dediler.

...

Berra'nın düğünü yarın. İşimiz vardı. Berra amirden izin aldı ikimiz için o da izin verdi. Doruk:
"Uzun elbiseler sana çok yakışıyor bil istedim."
Dedi hepimiz güldük. Bu kez uzun bir elbise alacaktım.
"Doruk sana ben alacağım kıyafet, zaten beraber olacağız orada uzun almasam da olur."
"Doğru güzelim sen istediğini al ama çok da kısa olmazsa iyi olur. Evde giy istediğini."
"Çok sağol canım. 😂"

....

Eve girdik. Doruk:
"Kıyafet ile daha da çekici olmuşsun."
"Yaaa 😂"
"Ama sen her halinle çekicisin."
"Sen gibii."
"Bitanem."
"Öküzlüğümle alakası yok ama uyusak?"
"Hiç alakası yok canııım. Neyse hadi uyuyalım.
Sabah Doruk emniyete gidecekti yarın biz de Berra ile saat 12:00 gibi gidecektik. Güzelce uyuyayım..

Polis HayatıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin