MUCİZE-6

262 133 75
                                    

Gece olanlardan sonra düşündüm. Hakan geldikten sonra hayatımda ne değişti?  

İlk olarak benim kıymetli ailemi. Her zaman yanımda olan, sevdiklerimi. Görmek istediğim doğruları, düşünmek istediğimi gerçekleri değiştirdi aileme karşı.

İkinci olarak odama neşe geldi. Cıvıltı geldi. Uzun zaman sonra gülümsedim. Mavişim odama güneş gibi doğdu.

Üçüncü olarak dışarıya çıktım. İnsan içine girdim.

Bunların tümü Hakan'ı tanımadan önce yaşamadığım güzel şeylerdi.

"Artık insanların ne düşündüğünü bırakıp, yoluna baksan, gerçekleri görsen."

Bu cümle kafamda dönüp duruyordu. Bazı insanlar için bir anlam ifade etmiyor olabilirdi. Benim için ise büyük bir devrim.

Haklı mıydı?

Kesinlike.

Ama bir şey var ki; insanın eksikliği yüzüne vurulunca gözü kimseyi görmüyordu. Aşşağalandığını hissetmek berbat bir duygu.

'Keşke ölsem' diye dua ettiniz mi?

Çoğu kez ettim. Yük olduğumu düşündüğüm zamanlar, eksik olduğum yüzüme vurulunca, acılarım göz önüne savrulunca her defasında dua ettim.

Ama bugün sondu!

Eksikliği görmeyecektim.

Ağlamayacaktım.

Gülecektim artık.

Güçlü olacaktım.

Ailemin ve Hakan'ın istediği doktora görünecektim. Ayağa kalkmaya azim gösterecektim. İnsan içine çıkıcaktım ve insanlara eksikliğim olsa bile onlar gibi olacağımı gösterecektim!

Bugün Hakan gelecekti. Bundan Yeşim olduğum kadar emindim. Kendim ve ailem için yeni bir sayfa açacağımı söyleyecektim.

Tekerlekli sandalyemi oturma odasına sürdüm. Annem, babam ve kardeşim içeride beni bekliyorlardı. Ben ise Hakan'ı bekliyordum. Bu saat olmuş Hakan ne mesaj atmış ne de aramıştı.

Oturma odasına geldiğimde kapıdan girer girmez tüm gözler bana döndü.

Babam tek kişilik koltukta, kardeşim ve annem üçlü koltukta yan yana oturuyorlardı.

Bende tekli ve üçlü koltuğun arasına tekerlekli sandalyemi durdurdum.

"Abla bizimle önemli bir konu konuşucağını söyledin." dedi kardeşim.

"Evet konuşucam. İlk önce Hakan'ı beklicez. " dedim.

"Güzel kızım, Hakan'ın gelmesini istemiyorsan eğer bunu izin vermiyorum. " dedi babam.

"Ah, hayır baba. Aslında ben. " dememe kalmadan kapı çaldı. Yeliz Hanım kapıyı açmaya gitti.

Babama diyecektim ki "Aslında ben gitmesini istemiyorum. Onun beni ayağa kaldırcanı hissediyorum."

Oturma odasına Hakan girdi. Bakışları bana döndü. Özür dolu bakışlar. Siyah giyinmişti. Baştan aşağı siyah. Gecenin simgesi olmuştu âdeta.

Diğer tekli koltuğa Hakan oturdu.

"Hepiniz geldiğinize göre önemli konuyu artık konuşabiliriz." dedim.

Kardeşim heyecan ile koltukta biraz daha uç kısmına geldi, bana daha çok yaklaştı. Herkes pür dikkat bana bakıyordu.

"Bir karar aldım. Bu zamana kadar insan içine çıkamadım. İnsanlar ne düşünür diye rahat edemedim. Aşağalandığımı, acındığımı hissettim her defasında. Bugün, burda, sizlerle bu olayların yaşanmayacağını söylemek için sizi topladım. Anne, baba, biricik kardeşim ve Hakan sizin yardımlarınız ile tedaviye başlayıp, iyi sonuç vermek istiyorum." dedim ve rahatlamış şekilde nefes verdim.

Kardeşim koltuktan düştü. Aniden kalktı ve olduğu yerde zıpadı. Hızını alamadı ve bana sarıldı.

"Tebrik ederim, ablacım. Seninle gurur duyuyorum. Hep yanındayız." dedi. Gülümsedim ve bende ona sarıldım.

Babam omzumu sıvazladı. "En doğru kararı verdin, kızım. Kardeşinin dediği gibi her zaman yanındayız." dedi.

Annemin yüzündeki gülümseme her şeyden daha önemliydi.

'Kızımla gurur duyuyorum.' diyordu o gülümseme.

'Benim kızım güçlü.' diyordu gülümseme.

Hakan ise ayağa kalkmış yanıma geliyordu. Gülümsüyordu. Elini uzattı.

"Daha önce vermeliydin bu kararı ama geç değil. Tebrik ederim." dedi.

Herkese teşekkür ettim. Onlar iyi ki vardı.

Hakan benim için en iyi doktoru araştırcaktı. Ayağa kalkmak için herşeyi yapacaktım. En iyi doktor yurt dışarda olsa dahi gidecektim.

Mutlu olmak için savaşacaktım.

Hayallerimi gerçekleştircektim.

Bende aile kuracaktım.

"Kızım mutlu olsun yeter ki, onun için her şeyimiz fedâ olsun. " dedi annem.

Ve ben doğru kararı aldığımı anladım.

Annem gülecekse, babam tebessüm edecekse, kardeşim havalara uçacaksa benim canım fedâ olsun onlara, yeter ki onlar gülsün.

Onları anne gibi seviyordum. Bir annenin çocuğunu sevdiği o saf duyguyla. Anneler kendisinden önce çocuklarını düşünüyor ise bende kendimden önce onları düşünüyorum.

Daha önce kendimi düşünüyordum. Bana acıdıklarını düşünüyordum. Aptalmışım.

Bir anne nasıl olurda kızına acıyabilirdi ki.

Bir baba kızından nasıl utanabilirdi ki.
Bir kardeş ablasından nasıl iğrenebilirdi ki.

Ben bunları düşünüyordum. Bana acıdıkları için yanımda olduklarını düşünüyordum.

Hakan gitmiş, herkes odasına uyumaya çekilmişti. Mutluyum.

Hemen Mavişim'in kafesinin önüne sürdüm sandalyemi. Tüylerini temizliyordu. Bekledim. İşi bitince cıvıldadı.

"Maviş sana süper haberlerim var. " dedim şan şakrak.

Cıvıldadı.

"Bende özgür olucam. Ayağa kalkmak için tedaviye başlıcam. " dedim.

Bu sefer Maviş kafesinin içinde bir o yana bir bu yana zıpladı.

Anlamıyordu. Biliyordum. Benim neşeli sesim onu sevindiriyordu. Gülümsedim. Yemliğini aldım. Pencereye sürdüm, yemindeki fazlalık olan kabukları üfledim. Üstüne yem koyup, yemliği yerine koydum. Suyunu tazeledim.

Bir süre pencerede bakındım. Hakan ile tanıştığımız gün birisini göstermişti. Tam olarak aynı yerde oradaydı. Üşümüş, kolları ile ısınmaya çalışıyordu. Avuç içlerine üflüyordu. Havalar artık soğuyordu.

Gardolabıma sürdüm sandalyeyi. Elime mevsimlik montumu aldım. Kimseye fark ettirmeden evden çıktım.

Yanlıştı. Başıma bir şey gelme olasılığı fazlaydı. Yaşlı amcanın yanına sürdüm sandalyeyi. Bana baktı uzun uzun. Elimdeki mevsimlik montu amcaya uzattım.

"Amcacım, bu artık senin. Belki fazla ısıtmaz ama şimdilik idare et olur mu? " dedim.

Minnettar şekilde başını salladı.

"Allah razı olsun, evladım. Allah'ıma çok şükür.Senin gibi güzel kalpli bir kız karşılaştırdı beni. " dedi ve montu alıp giydi. Gülümsedim.

"Ne demek amcacım. İyi geceler. " dedim ve daha çok mahçup olmasın diye evime geri döndüm.

Selam arkadaşlar,

•Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum.
•Yeşim büyük bir adım attı sonundaa.

Sevgilerle.

MUCİZE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin