ADIMLARI BÜYÜK ADAMLAR - BÖLÜM 5

75 9 1
                                    

Leventle olan konuşmam arabamın içinde duyulunca kasılmıştım.. Okula kadar tek kelime etmedim. Diğerleri bana sorular soruyordu tabi. Okula girdiğimde, bir park yerine bıraktım ve el frenini çektim.
- İnin.dedim sadece. Sesim başka zaman böyle çıksa gururlanabilirdim. Ama şimdi, sadece sinirliydim. Yalgın ve Kızlar indiğinde kapıları kilitledim. Telefonumu ön koltukların arasındaki bölmeden alıp kilidi açtım. Bunun hesabını sormalıydım. Annemin numarasına tıklayarak telefonu kulağıma götürdüm.
- Efendim? Dediği sesi bile beni yatıştıramamıştı.
- Arabam neden böyle bir şey yaptı? Dedim. Birkaç saniye cevap gelmedi..
- Arkadaşların, ideallerini yontmasın diye.dedi.
- Bana bu kadar inanıyorsun demek.dedim. Bu yaptığı beni kırmıştı. Küçük bir kız gibi hissediyordum. Tıpkı o gün gibi. Çaresiz ve kimsesizmişim gibi.
- Affedersin. dedi sessizce..
Ardından telefonu kapatmıştı . Telefonumu ve anahtarı cebime koydum ve kamyonetten indim..

Çoğu bakış yine üstümdeydi. İsmimi bu kadar büyüten ben olmasaydım, rahatsız olabilirdim. Ama ayaklarımın üstünde durmayı öğrenmiştim.
Annem öğretmişti.
Kafamı dağıtmak için iki yana salladım ve okul binasından içeri girdim. Boğazım kurumuştu. Kantine indim. Çoğu öğrenci ders başladı diye sınıftaydı. Sülalem rahat ya anasını satayım.
- Bir su verir misin? Soğuk. dedim. Parasını verip suyu aldım. Kapağını açıp bir dikişte bitirdikten sonra derin bir nefes alıp şişeyi çöpe attım.. Sonra sınıfıma çıkıp derse girdim. Hoca ve sınıf bana bakıyordu.
- Buyur delikanlı. Dedi hoca.
- Öğrenciyim. Fırat Tatar.dedim ve yerime yürüdüm.. Adam bir şey diyemedi. Ne diyebilir ki lan..
Yalgın ve Egemen'ler bana bakıyordu. Akıllarında sorular olduğu kesindi. Ders bitene kadar hoca birşeylerden bahsedip durdu. Egemenler ve Yalgın da sürekli bana bakmıştı tabi.
- Anlatırsan rahatlayabilirsin.dedi Ceren.
- Kes sesini.
- Bu kadar soğuk olma.dedi Yaren.
- Sizene amına koyayım. Benim derdim sizi mi gerdi.
- Artistlik yapma lan.dedi Yalgın ordan. Zil çalınca yerimden kalktım.
- Siktir git Özyalçın.dedim ve sınıftan çıktım. Son anda birine çarpmaktan kılpayı kurtulup bahçeye indim. Cherokee bana göz kırpıyordu. Onu es geçip çardaklardan birine yürüdüm. Yine boş bakışlar üstümdeydi. Umursamayıp çardaktaki banklardan birine oturdum. Bahçenin diğer tarafındaki banklarda oturan bir grup dikkatimi çekti. Bana bakıyorlardı. Tipler desen iyi aile çocuğu hepsi.. 4 Arkadaş oturmuş çevreyi izliyor olabilirlerdi ama yok anasını satayım. İlla Bir adet Fırat'a bakacaklar. Fırat'a bakabilirler de, fazlası Tatar'ın hoşuna gitmezdi. Lise 3 yaşında duruyordu hepsi. Ayağa kalkıp bana doğru yürümeye başladılar. En öndeki kızgın bir ifadeyle daha hızlı yürüyordu. Okul kapısında Egemenleri ve Yalgını gördüm. Bana koşuyorlardı. En öndeki çocuğa baktım geri. Farkı az daha kapatmıştı.
- Ne bakıyorsun lan artist artist!? Dedi ve yumruk salladı. Yumruğunu bileğimle savuşturup suratına kafa attığımda yere yapıştı. Ötekiler yetişmişti. Biri üstüme uçan tekme attığında yana çekildim ve yanımdan geçerken elimi göğsüne koyup yere savurdum. Ardından üstüme gelen başka bir tekmenin altından geçip yerdeki ayağa tekme attım. Sona kalan çocuğa da Yalgın yumruk atınca hepsi yeri boylamış oldu. Kafa attığım çocuk bıçak çıkartıp yanındaki Yalgına savurduğunda elimi silahıma atmaktan başka çarem yoktu. Son anda Yalgın geri çekilip çocuğun suratına bir tekme attı..
- Benim lisemde bana bıçak çekmek nedir anasını satayım.dedi ve bir tekme daha savurdu..
- Evladım ne yapıyorsunuz! Derhal durun!diyen kişi müdürdü. Yanımıza yanında öğretmenlerle koşuyordu.
- Bu şerefsiz durduk yerde kavga çıkarttı hoca. Bir diyeceğin var mı? Dedim önden gelen bıyıklıya. Yutkundu tabi.
- Okul sınırları içinde kavga etmek yasaktır! Dedi Müdür.
- Kavga etmiyorduk. Kendimizi savunuyorduk. Dedi Yalgın. Müdür zaten onu görünce yelkenleri kıçına kadar indirdi.
- Bir daha olmasın. Dedi ve uzaklaştı.
O gün okulda başka aksiyon çıkmadı. Okul bitince ki saat 4 olmuştu bile, arabaya binip eve gittik. Tabi başımın etini yemeye devam etmişlerdi.
- Saat 8 de kapıdan alırız.dedi Yalgın, arabadan inerken. Kızlar eve yöneldiler. Ben de arabaya.
- Nereye lan? Dedi Yalgın.
- Bir şey alıp gelecem. Dedim. Arabama bindiğim an yanımda bitti.
- Ben de geliyorum. Dedi sırıtarak. Başımı sallayıp arabayı çalıştırdım. Sonra parktan çıkarak arabayı yola getirdim ve vitesi bire alıp ilerlemeye başladım.
- Ne alacan? Dedi Yalgın.
- Eve lazım olan birşey. dedim. Daha fazla soru sormadı. Adresine geçen gün baktığım müzikçi dükkanı İstiklal caddesinin girişinde bir pasajın içindeydi.. Arabayı civarda bir yere park edip yürüdük.
- Niye geldik lan buraya? Dedi Yalgın...
- Amfi alacaz.dedim. İlerde sağdaki dükkana girdim.
- Kolay Gelsin.
- Sağ olasın koçum. Ne bakmıştın.dedi adam.
- Amfi bakmıştım. Marshall var mı?dedim. Adam etrafına bir bakındı. Gitarların altında saklı bir amfi vardı. Biraz tozlu duruyordu.
- En sağlamı bu.. Aynı modelden Richard Kruspe' da da var.dedi adam. Gözlerim direkt adama döndü.
- Aldım gitti. Dedim. Adam güldü.
- Biraz pahalıdır delikanlı. Alabilecek misin? Dedi adam. Güldüm. Sen rahat ol dayı, anasını bile sikeriz..
- Ne kadar olabilir ki bir amfi? Dedi Yalgın.
- Bu modeli 20 ye patlar.dedi adam. Yalgın da ibneliğine cebinden 20 lira çıkartıp verdi.
- Buyur usta.dedi.
- Dalga mı geçiyorsun lan!? Dedi adam. Surat ifadesi efsaneydi..
- Kredi kartı geçiyor mu abi? Dedim.Başını salladı.
- İyi şurdan geçiver.dedim. Uzattığım kartı alıp tezgahının başına geçti.
- Kaç taksit yapayım? Dedi adam.
- Tek geç.dedim adama. Bu bana yaptığı artistliğe olan kapağımdı.. İşlem bittiğinde kartımı alıp cüzdana koydum.
- Bunu taşıyabileceğimiz birşey var mı? Dedim adama. Başını salladı.. Dışarı çıkıp kapının önünden bir yükleyici getirdi.
- Gideceğiniz yer çok uzun mu? Dedi adam. 20 bin lirayı tek geçince şu arabayı çalmayız diye diye düşünmüştü.
- Araba caddenin başında.dedim adama.
- Tamam o halde.dedi adam. Amfinin etrafındaki gitarları çekip amfiyi kaldırdık ve taşıyıcıya koyduk.. Sonra dükkandan çıkıp taşıyıcıyı sürdüm. Pasajın tekerlekli sandalye yokuşundan arabayı çıkardım ve arabaya kadar götürdüm.
- Neden bu kadar büyük aldın lan? Dedi Yalgın.
- Deli çalarım.dedim. Güldü. Cherokeenin bagajını açıp amfiyi beraber yükledik.
- Sen geç ben şunu bırakıp geleyim. dedim. Başını salladı. El arabasını pasaja götürüp hızlı adımlarla arabama gittim. Şöför koltuğuna geçip kontağı çevirdim. Motor kükreyince herkes buraya dönmüştü. Vitesi takıp gaza bastım. Sitenin kapısından geçerken saate baktım.
- Zamanı sömürmüşüz lan resmen. Dedim. Başını salladı Yalgın. Saat 8 olmuştu.. Havanın karardığını zaten fark etmiştim de, ne biliyim anasını satayım. O kadar geçmemiştir diye düşündüm.. Evin önüne bırakıp kontağı kapattım ve arabadan inip bagaja gittim. Kapıyı açarak tutacak yerinden çektim. Yarıya kadar havadaydı amfi. Yalgın da gelince diğer tarafını yüklendi.
- Oğlum çabuk lan. Öldüm lan öldüm.dedi Yalgın. Güldüm ve adımlarımı hızlandırdım. Sonra amfiyi alıp benim odama çıkardık.
- Eyvallah Özyalçın.dedim. Başını iki yana salladı.
- Kankaydık hani?. Dedi.
- Çok beklersin. Hadi git duş al. Daha kızları alıp mekana gideceğiz.dedim. başını sallayıp aşağı indi. Bende odama geçip duşa girdim. Amfiyi öyle bırakmıştık. Bir ara ayarlarım acelesi yok. Soğuk suyla ferahlayıp giyindim. Parfümümü sıkıp aynanın karşısına geçtim. Siyah parlak ayakkabı. Siyah pantolon. Siyah gömlek.. Gömleğimin üstten iki düğmesi açıktı.. Serseri gibi durmamak için alttakini de bağladım. Şimdi hoşuma gitmişti işte..
- Ben bu şekil, bir kızla dışarı çıksam, kızı değil anasını bile tavlarım.dedim gülerek. Cüzdanımı ve telefonumu alıp aşağı indim yavaşça. İnerken Engel'in nakaratını mırıldanıyordum. Kapının yanından anahtarı alıp dışarı çıktım. Arabamın bagaj kapısını açık ve arabayı sallanırken görünce küfür edip arabaya koştum..
- Doruk!diye bağırdığını duydum birinin. Takmayıp arabamı sallayan şerefsize yöneldim. Elimi belime atıp silahı aldım ve emniyetini kapatıp horozu çektim. Silahı bagajdan içeri doğrulttuğumda daha tiz bir ses bağırmıştı.
- Hayır!.
- Kimsin lan sen şere--
Arabamı sallayan kişi bir çocuktu. Korkuyla bana bakıyordu. Silahımın emniyetini açıp horozu yerine geri koyup silahı belime yerleştirdim..
- Arabam ilgini mi çekti delikanlı? Dedim.. Artık suratım nasıl biçimdeyse çocuk dudaklarını büzmüş ağlayacak gibi duruyordu. Arkamdaki koşturan adın seslerini duydum ama dönmedim..
- Bak. Ağlama. Şey. Yani. Tamam hadi zıplayabilirsin tamam.dedim. Çocuk ağlamayı kesip gülümsemeye başladı. Tekrar zıplamaya başlayınca kahkaha bile atıyordu.
- Hayvan herif.!diyen sese döndüm. Halen koşturuyordu.. Bana kızgınca bakıyordu. Ne yapacak diye beklerken beni kenara ittirip arabaya atladı ve çocuğa sarıldı.. İyi de neden benim arabam lan?
- Kaç yaşında çocuğa silah doğrultmaya utanmıyor musun?. Bu kadar mı adamsın? Diye bağırdı bana. Gözleri yaşlıydı.
- Sen şu çocuğa dua et. İnin arabamdan.dedim sinirle. Anladık kardeş korkusu yaşadın. Ama laf söylettirmeyeceğim şeyler de vardı.
- Araba da araba be! Züppe! Diye bağırıp arabadan indi. Sonra çocuğu da çekti.

TATARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin