9 Kriz

3 0 1
                                    

"Anneni şu sebeple öldürdüm...."dedi ve yutkundu. Ellerimi yumruk yaptım ve ellerimi tırnaklayabildiğim kadar tırnakladım.
"Ben anneni başka bir kadınla aldattım. Annen bizi yakaladı ve seni kucaklayıp evden çıkmaya çalıştı ama ben ona gidemezsin dediğimde bana bağırıp çağırmaya başladı. O seni alıp evden çıkıcakken onun arkasından bıç..." Sözünü tamamlayamadan.
"Duymak istemmiyorum!" Dedim. Sonra avazım çıktığı kadar ağlamaya başladım.
"Bak bana orospu herif senin kızın olmak bana acı veriyordu. Şimdi kendimden nefret ederken kendimi öldürme hissi uyandırıyorsun. Allah senin belanı versin! Siktir git karşımdan amına koyduğmun herifi!" Sandalyeden düşmüştüm ve yerde ağlıyordum. Babam bana sarılınca onu ittim.
"Sakın bana dokunma senden nefret ediyorum. Buradan çıktığında ilk işim seni öldürmek olucak. Annemin intikamını sürdürücem. Seni bitircem. Bu zamana kadar görmeye gelmemiştim iyikide gelmemişim." Baran olduğunu tahmin ettiğim kişi beni kendine çekti. Onuda ittim beni buraya getiren oydu. Onada çıkıştım
"Sen beni buraya getirdin! Bunların olucağını biliyordun!" Baran bana ne kadar sinirli baksada gıkını çıkartmadı. Hani içimde kopan fırtınalar vardı ya? Bu sefer onları susturdum. Ama onlar bana kızıp tekrar doğdular ama bu sefer küllerinden doğdular. Beni aniden içine çekmişti. Bu çekiş beni deli gibi ağlamamın üzerine bir doz daha koydu ve bu doz beni kötü etkiledi. Babam ayakta bana bakıyordu. Bende ayağa kalkıp yanına gittim. Bir temiz tokat attım.
"Şimdi bana bak orospu çocuğu! Eğer buradan çıktığında beni görmeye gelirsen acımam bıçaklarım."dedim ve yanımda duran sandalyeyi ani bir şekilde üzerine fırlattım.
"Hiç bana benzememişsin hep annenin hareketleri bunlar. Beni anlamanı beklerdim. Bunca sene bana gelmemeni anladım. Kızgınlığın nereye kadar sürücek?"
"Ne demek beni anlamanı bekledim. Senin neyini anlıyım? Annemi öldürdün ben bunca sene anne hasreti ile büyüdüm. Sen benim bebekliğimi çocukluğumu ve gençliğimi mahvettin! Beni yıktın hayatımla oynadın. Anneler gününde resim derslerinde teyzemi çizmemin anlamı ne demek bilir misin? Babalar gününde tek boş kağıdı ben verdim hocaya. Şimdi tüm kişiliğinle siktir olup git hayatımdan!" Masaların üzerinde duran her şeyi yere atıyordum. Sandalyeler masalar farklı yerlerdeydi en son yerdeki masayı adını ağzıma almak istemediğim şahısın üzerine atıcaktım ki beni kaslı kollar sardı.
"Yeter artık kendine de zarar veriyorsun!"diye bağırdı. Bu çıkışı benim sökülmüş olan kalbimi hoplattı ve hıçkırarak ağlamaya başladım. Ağlamamın sonu yoktu. Gözlerimin buğusundan etrafı göremiyordum. Ellerime baktığımdan kırmızı sıvının aktığını gördüm ellerimi yumruk yaptım.
"Beni sen zorladın!"dedim hıçkırıklarımın arasında.
"Yüzleştin işte"
Babam bana yaklaştı
"Dünya kızım özür dilerim sana yaşattığım her şey için özür dilerim."
"Yüzsüz sen hangi hakla bana kızım diyosun. Bugünden sonra ne olucak söyliyimmi? Ben eve kendimi kapatcam ve ağlıycam. O göz yaşlarımın her düştüğü ve ıslattığı yer senin bıraktığın acıyla dolup taşıcak bunu bile bile daha çok ağlıycam ben."dedim hırlayarak. Baran kalkmama izin vermemişti. Ondan kurtulmaya çalıştım. En son izin vermeyince beni tutan elini ısırdım. Ani hareketle kurtulurken babamın karşısına geçtim.
"Bana bak! Sen beni bitirmiş olabilirsin ama ben dirildim. Her gün ben sokakta annesiyle babasıyla yürüyen çocukları izledim. Benim hayalim malesefki sen ve annemle  kampa gitmişiz ve çadırda uyumuşuz. Bunun gerçekleşmeyeceğini bile bile ben bunu düşündüm. Tamam beklentilerim gerçeğin üzerindeydi ama benim bu hayalimden sen mahrum bıraktın piç." Hıçkırıklarımın arasında ne kadar anlaşılır konuştum bilemiyorum.
"Kızım ilk defa hayatımda gelmişsin buraya ben senin küçüklüğünü hayal meyal hatırlıyorum. Babanı karşına alma!"dedi bağırarak.
"Ne yani seni yanımamı alıyım sen katilsin ama sen benim aynı zamanda hayallerimin katilisin!"
"Hiç bana benzememişsin acıyorum seninde sonun annen gibi olur."dedi burun kıvırarak.
"İyiki sana benzememişim. Bu seni ilk ve son görüşüm olucak."dedim ve karnına dizimi geçirdim. Baran müdahale edemeden vurmuştum Baran beni sırtına aldı ve kapıdan çıktı. Yine ağlıyordum. Hapishaneden çıktı ve arabasını açtı. Beni yolcu koltuğuna oturttu kendi de şoför koltuğuna oturunca beni daha önceden gittiğimiz uçuruma götürmesini istedim.  İlk önce terredüt etsede götürdü. Sessiz bir araba yolculuğu diyemiycem çünkü arabanın sessizliğini benim iç çekişlerim dolduruyordu. Araba durduğunda Baran bana baktı.
"Artık ağlama."dedi sertçe
"Ağlayan benim sana mı dokunuyo."
"Hayır sesin artık sinir bozucu olmaya başladı." Arabadan attım kendimi ve koştum uçurumla aramda mesafe kalmayacak şekilde ayarladım parmak uçlarımda uçurumun en kenarında duruyordum. Burada hava çok soğuktu. Bedenim bu tutmuştu ama içim alev alev yanıyordu. Baran bana yaklaştı. Kolumdan tuttu ve beni kendine çevirdi. Ellerime baktı. Gerçekten kötü gözüküyordu. Kanama azalmıştı ama kan kurumuştu. Bu görüntü bende kusma isteği uyandırdı. Baran elinde duran batikonu avcuma döktü. Ağzımdan acı bir inleme çıktı. Sesimde canımın yanmasından çok acizlik vardı. O okyanus mavisi gözlerin içinde her duygu vardı. Ellerime baktım tekrar kanıyolardı. Vu açıkcası pek umrumda değildi. Bendeki bu sessizlik facianın başlangıcıydı.
"Senden nefret ediyorum!"dedim Baran'a
"Haklısın."
"O piçin bana yaşattıkları yetmiyo. Bir de yaptıklarını rahat rahat anlatıyo. Yarısı kopmuş ruhuma bugün hiç iyi gelmedi." Baran beni kendine kolları arasına çekti. O koca kollar arasında minicik hissediyordum kendimi.  O müthiş koku burnuma hücum ederken kafamı az da olsa rahatlatmıştı. Annemi başka kadınla aldatmış. Annemin ruhu o iki yakasını bırakmasın. Cehenemlerde sürünsün. Baran'ın kolları arasından çıktım ve yere oturdum ayaklarımıda uçurumdan aşağı bıraktım. Düşmek istiyordum ama ölüm bir çözüm değildi benim için. Ölüm kolaya kaçmak olur. Sanki ben her zaman zoru tercih ediyordum da. Bugün ilk defa kendimle yüzleştim.

Ne kadar öyle durduğum konusunda bir fikrim yok. Baran'a döndüm.
"Sen bana kötü geliyorsun."dedim artık ağlamam durmuştu. Ayağa kalktım ve geri geri gittim sonra ayağım taşa takıldı ve yere düştüm. Düştüğüm gibide kaldım. Baran'da yanıma geldi. Elini kafasının altına koydu ve bana baktı. Bende ona döndüm. İstemsiz olarak kızarmıştım.
"Çok garip bir kızsın."
"Neden?"
"Hem güçlüsün hem de korkak."
"İyi bir şey mi?"dedim sanki babasından bir şeyler öğrenmek isteyen kız gibi.
"Bilmiyorum."
"Çok garip bir erkeksin."diye devam ettim.
"Neden?" Sırıtarak sormuştu.
"senden iğreniyorum ama günün çoğu vakti seninleyim." bunları ben söylüyor olamazdım. Kısaca yutkundum ve gözlerim kapadım. Baran'ın yüzünde olan sırıtışı hissedebiliyordum.

"Peki bu durumdan rahatsız mısın?" böyle ani sorulara nasıl cevap verilir? 

Ve malesef verebileceğime en saçma cevabı verdim "Ablam hamile." karınca sallasa daha çok tutardı. Ben rezillikten yerin dibine batmıştım Baran tek kaşını havaya kaldırınca ellerimi yüzüme götürdüm. Karşınızda yalan ustası bir kız görüyorsunuz(!) 

"Daha iyi bir bahaneyi kabul ederdim de"dedi gülerken.  Acaba benim sesimde de güçlülük var mıydı? Ben sadece acizliğin güçsüzce çıkan harflerini duyuyordum.

"Ocakta yemeğim var kalk kalk beni evime götür." Naptın kızım! yüzümdeki rezil olmanın verdiği renk yeni yeni geçmeye başlamıştı ve ben salak olduğum için yüzümün rengi bordoya dönmüştü. Baran'a artık bakamaz olmuştum. Yürüyerek yanından geçip gittim. Arabanın ön koltuğuna kendimi çuval misali olarak attım ve Baran da arabaya bindi. Yolları boş gözlerle izliyordum. Aklıma ani bir düşünce geldi beni kaç gündür camımdan izleyen yoktu. Merak etmedim değil.


Unutulan DüşlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin