5 Bar

2 0 0
                                    

Mutlu uyandım demek isterdim ama ben 17 yıldır mutlu uyanmamıştım ayrıca bugün pazartesi idi. Direk kendimi banyoya attım duşumu aldım üzerime yine kot tişört giyip kahvaltıya geçtim. Peynir ekmek yedim en hızlısı. Üzerime bana bol olan siyah hırkamı alıp çıktım. Kulaklığımı takıp rastgele bir şarkıya bastım. Okulun girişine geldiğimde Baran ve çetesi yine iğrenç şeyler yapıyolardı. Bakışlarımı onlardan alıp hızlıca yürüdüm. Sınıfa girince Yasemin'in daha gelmediğini gördüm. Yerime geçip telefonumu kurcalamaya başladım.

Hoca içeri girdiğinde telefonu fırlatırcasına çantama attım ve dersi dinlemeye başladım Baran ortalıklarda yoktu ama kokusu vardı. Hoca ödevleri kontrol ediyordu. Sıra bana geldiğinde eline kitabımı aldı ve sayfalar daki sorulara teker teker baktı. Kitabı yerine koydu ve gülümsedi. Ders bittiğinde hâla Yasemin gelmemişti. Herhalde bugün gelmezdi. Kitaplarımı sıramdan aldım ve dolabıma götürüyordum. Tam sınıftan çıkıcam biri bana çarptı ve yere kapaklandım kitaplarım defterlerim havada uçuşuyordu. Beni düşüren kişiye baktığımda havalı ama Baran kadar serseri olmayan bir tipti. Elini bana uzatırken özür dilemeyi unutmamıştı. Yakışıklı anlayışıma pek uymuyordu ama sempatikti. Kahverengi saçları koyu kahve gözleri vardı. Elini tuttum ve beni kaldırmasına izin verdim. Kolaylıkla kaldırdı beni kasları Baran kadar olmasada gideri vardı. Peki ben neden Baran ile kıyaslıyordum.
"Çok özür dilerim. Ben Can."
"Önemli değil ben Dünya."
"Ne güzel adın var." Kafamı onaylayıp ellerimi cebime soktum.
"Eee şey ben artık gidiyim dolabıma."dedim ve hızlıca uzaklaştım. Baran uzaktan bizi izliyordu yüz hatları sertti çenesi de kaskatıydı. Neye kızdı bu manyak yine? Dolabıma kitaplarımı dizdim. Sınıfa gittim ve yerime oturdum arkamdan da Baran geldi. Hiç bakmadım ona ama o gözlerini dikmiş beni izliyordu. Ağır bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum bu istemsizce kıpırdanmama neden oldu. Can sıramıza yaklaştı.
"İyisin dimi?" Diye sordu
"İyiyim merak etme."
"Ders fizik offf galiba sınav yapıcak. Benim yanım boş istersen gel?" İster miydim onun yanına gitmek? Sorunun cevabını gram bilmiyordum. Baran iyi mi yaptı yoksa kötümü yaptı bilmiyorum ama laf attı çocuğa "Sen yanındaki boş yeri al bir yerine sok. Hiçbir yere gidemez!" Gözlerim büyümüştü. Bu özgüveni neye borçlu?
"Sanane isterse gelir isterse gelmez." Az da olsa bağırmıştı Can
"Sen bana bağırdın mı? Ben sana cevap veriyorum ona ne gerek var iyi dinle siktir git!" Ellerimi başımın arasına almıştım. Can kalkmıştı yanımızdan ben Baran'a dönüp
"Niye ilgilendiriyor benim onun yanında oturmam."diye çıkıştım
"Buyur gidebilirsin seni tutan yok ama orada gizlice ağladığında, telefonuna baktığında seni ispiyonlayan çok olabilir" o nereden biliyordu benim gizlice ağladığımı ayrıca ben içimdeki toz sıkıntılar bir araya geliyor ve içimdeki rahatlamış olan huzuru dürtüp onu mutsuz ediyordu ağlamamın sebebi buydu. Ellerimi birleştirip arkama yaslandım. Ders başlamıştı sınav falanda yoktu.

Öğle yemeği vakti gelmişti ve benim yemek yiyicek kimsem yoktu. Yemekhaneye gidip yemekleri aldım ve boş bir masaya oturdum yanımda çekilen sandalyeye baktım Can gelmişti. "Boş mu?"
"Sence?"
"Geldim o zaman."
Hem yemek yiyip konuşuyorduk ve ben Baran'ın hatrına özür dilemiştim. Yemeğimiz bittiğinde sınıfa çıkıp konuşmamıza orada devam ettik. Yine bir ani soru "Ailen nerede yaşıyor?"
"Bu konuyu konuşmasak."dedim burun kıvırarak.
"Peki" üstelememesi hoşuma gitmişti. Yine zil çalmıştı ve yerime geçtiğimde Baran bey çoktan gelmişti.

Bu sefer tüm dersler bittiğinde kitapçıya gitmek için ayaklandım. Okuldan çıkarken yine kulaklığımı takıp şarkı dinlemeye başladım. Melanie Martinez-Cry baby. Kitapçıya geldiğimde halama selam verip rafları düzenlemeye koyuldum. Konulara göre ayırıyordum. Tüm raflar bittiğinde içeri bir müşteri geldi hızlıca müşterinin yanına giderken kim olduğunu görmemle gözlerim büyüdü ve ağazım aralandı ve ayaklarım yere yapışmış gibi hissettim. Kendimi toparlayıp. "Buyrunuz neye bakmıştınız?"dedim Baran'a en sevecen bakışlarımı yollayarak.
"Dünya sen burada mı çalışıyorsun?"
"Sizce?"dedim ellerimi yana doğru açarak.
"Peki bana okumak için kitap göster."
"Heryer okuma kitabı."
"Böyle ağır bir kitap ver."
"Ferrarisini satan bilge."
"Geç"sinirimi vozuyordu bu emir veren cümleleri.
"Hmmm nasıl bir şey olabilir?"
"Ne biliyim eskiden günümüze kadar neslini sürdürmüş roman olabilir." Kaç tane kitap var öyle
"İskender pala bir dirhem iki çekirdek." Olumsuz anlamı verince tüm bildiklerimi saymaya başladım en son
"Dostoyevski suç ve ceza" dediğimde pozitif şekilde kafa sallayınca kitabı elime alıp kasaya gittim. Parayı verdikten sonra hemen çıktı. Bende işime geri döndüm.

Tüm işlerimi bitirdikten sonra eve gitmek için ayrıldım ama kısa yolda kazı çalışması yapılıyormuş. Uzun yolu pek tercih etmezdim çünkü çok fazla barlar var ve bir sarhoş seni alsa kimsenin ruhu duymaz. Bu kötü düşünce içimdeki bütün korkuları ele geçirirken o korkulara teslim olmamak için bütün irademi kullandım ama nafile.

Ürkek ve yavaş adımlarla sokağın başına geldim ve bir nefes aldım. Yürümeye başladım bugün çok iş yaptığım için yorulmuştum ve baya susamıştım. Bir bara girsem su istesem ne olabilirdi ki? Hem de kalabalığın arasında gözükmezdim. Bu fikir pek aklıma yatmasada çok susamıştım ve dilim damağım kurumuştu. Cesaretimi toplayıp şansa kalabalık bir bara girdim.

Yoğun sigara içki ve ter kokusu nefes almamı zorlaştırmıştı ayrıca gözlerimde istemsiz kızarmıştı. Barmene yaklaşıp bir su dedim adam bana gülümseyip suyu önüme uzattı. Bir dikişte bardağı içtim. Gözüm bir ayrıntıya takılınca az daha boğuluyordum. Baran bir koltukta bir kızla elleşiyordu. Beni görmeden kaçmak istedim oradan hızlıca uzaklaşırken birine çarptım. Adam bana döndü içki kokan ağzıyla
"Noldu güzellik?"dedi yılışıkça.
"Pardon çarptım."
"Bende şu an sana çarpıldım." Adam benim bileğimden tutup bir yerlere çekiyordu kalabalığı atladık ve bir koridora girdik. Orda da odalar geliyordu. Ben kurtulmaya çalışsamda daha çok sıkıyordu bileğimi. Elinin kesin izi çıkmıştı. Bir odaya girerken beni savurdu. Tüm korku vücuduma yayıldı. Teslim olmak zorunda kalmıştım. Aklımdan binbir türlü şey gelince adamdan uzaklaşmaya başladım ama o bana dahada çok yaklaştı. Tam geri gidicekken sırtım duvara yaslandı. Hayır! Şimdi sıçtım. Adama ani vurmaya çalıştım ama bileğimi kavrayıp geri itti vu sefer kadın boşluğuna vurmaya çalıştım ustaca engelledi. Elimden gelen her şeyi denedim. Bağrıyordum vurmaya çalışıyordum ve ağlıyordum. Adam pantalon kemerini çıkarttı. Benim gözlerim büyürken ellerimi o kemerle sıkıca bağladı. "Sakin ol güzellik kendini bana bırak."dedi sakince.
"Manyak psikopat şizofren bırak lan beni köpek!" Adam güldü ve üzerimdeki tişörtü çıkartıyordu ben ağlasamda fayda etmezdi. Artık işim bitmişti! Pes etmek istemiyordum ama elimde değildi. Tişörtü çıkarıp bir kenara attı. Tekme atmaya çalışsamda adam engelliyordu bağırmaktan ve ağlamaktan gücüm bitmişti. Bedenini bedenime bastırınca ağzımdan aciz bir çığlık yükseldi. Adamın eli sütyenimin kopçasına giderken kapı gürültülü bir şekilde açıldı. Kapıya bakmaya çalıştım ve içeri giren kişi Baran'dı. Adamı üzerimden çekip yumruklar atmaya başlamıştı. Adamın yüzü gözü kan içinde kalmıştı. Adam yere yığılırken hâla bana bakıyordu. Baran beni göründü ve o mavi gözleri bir an okyanus kadar derin oldu insanları içine alabilecek o gözler yerdeki tişörtü bana giydirirken ben göz temasından kaçınıyordum. Bu durumda utanılmazdı. Ellerimdeki kemeri çözdü ve bileklerim mosmordu dayanılmayacak şekilde sızlıyordu. Ben hâla kıpkırmızıydım. Kendimi hızlıca kapıdan attım. İnsanlara çarpa çarpa barın kapısına geldim ve derin bir oh çektim. Gözlerimdeki yaşlar istemsizce akıyordu. En yakın banka koşup dizlerimi karnıma çektim ve ellerimi saç diplerime daldırdım saçlarımı çekebildiğim kadar çekiyordum. Kısa bir süre sonra yanıma birisi oturdu ve kim diye bakıcakken beni kendisine yasladı. O tanıdık koku tüm hücrelerime yayılırken gözlerimi sımsıkı kapamıştım. O beni kucağına alırken yüzümü boynunun girintisine saklamıştım. Vücut ısım hızla yanaklarıma yine yüklenmişti. Allahtan kızardığımı görmemişti. Nefes alış verişlerim düzeldi. Beni arabasına bindirip evime götürdü ve yatağıma yatırdı sonrada gitti....

Unutulan DüşlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin