13 İlk Gün

2 0 0
                                    


Aniden üzerime çöken ağırlıktan dolayı gözlerimi araladım bana bakan bir çift Yasemin vardı sırıtarak kahküllerini elimle karıştırdım. Ellerimden destek alarak dikleştim ve boğazımda ki pürüzü gidermek için öksürdüm ve ardından "Yasemin saat kaç?" dedim.

"8" kafamı onaylarcasına sallayıp koltuktan kalktım mutfağa geçtim iki kase, şişe süt ve gevreği çıkarttım ikimizin tabaklarına da eşit koyduktan sonra üzerine sütleri döktüm ve sandalyeyi çekip oturdum Yasemin de karşıma geçti.

"Eee bugün ne giymeyi planlıyorsun?" diye sordu Yasemin.

"Ne giyiyorsam o."

"Hayır! İzin vermem siyah siyah giyincen çok karamsar gözüküyorsun olmaz."

"Amacıma ulaşıyorum o zaman."

"Benim çok güzel kıyafetlerim var onlardan giyebilirsin." 

biraz daha konuştuktan sonra kaselerimizi lavaboya koydum ve tuvalete dişlerimi fırçalamaya gittim aynaya baktığımda kendime yabancı bir kız görmüştüm sırıtıyordu ama ona ait değildi emanet edilmiş gibi gülüyordu sanki babasının tişörtünü giymiş bir kız gibiydi. Gözleri parlıyordu ama bu parlama yapmacık değildi gerçekten gözlerinin içi gülüyordu. 


Odaya gittiğimde Yasemin kırmızı tulum giymişti ve rujunu sürüyordu. "Sana şuraya kıyafetleri çıkardım." dedi zar zor. Yatağın üzerinde duran kıyafetlerin tekini elime aldım. Bordo uzun kollu ama göbeği açık tişört ve siyah tayt çıkarmıştı. Pek fena değildi üzerimdekileri çıkarıp Yasemin'in bana verdiklerini giydim. Tişört çok kısa değildi ama göbek deliğimde gözüküyordu. Açıkçası hoşuma gitmişti. Giyinip yatağa oturmuş Yasemin'i bekliyor ve telefonla uğraşıyordum 

"Ben hazırım!"sesini duyunca ayağa aniden kalktım ve kalbime bir hançer saplanmış gibi bir ağrı girdi ve nefesim kesildi. Elimi sol göğüsüme götürünce Yasemin yanıma geldi 

"İyi misin ? Ay noldu?" Ağrı daha dinince cevap verebildim. 

"iyiyim." dedim derin bir nefes alarak.

"Noldu ki"

"Aniden kalkınca şey oldu işte hadi geç kalıcaz." diye geçiştirdim. Deri ceketimi giydim ve okul çantamı omzuma taktım ve evden çıktık. Evi 3 kere kitledikten sonra merdivenlerden indik. Siyah botlarımın bastığı yerlerde tok bir ses izini sürdürüyordu. Sanki bastığım yerler siyaha boyanıcakmış gibi hissediyordum bomboş bir sonsuzluğu arkamda bırakmıştım. Adımlarım düşüncelerime meydan okurmuşcasına hızlanmıştı. İçimde gereksiz bir his vardı bana ıraktı bu his. Attığım adımlar kendime göre tersti adımlarım emindi çıkardığım sesler toktu. Giydiğim kıyafetler beni zor kapatırken soğuktan nasıl koruyacaktı peki. Saçlarım canlıydı eskiden olsa saçlarım özgürlüğüne kavuşmuş gibi saçılırdı şimdi ise kalıplaşmış eski haline göre az savruluyordu. 

"Dünya" diye bir ses düşüncelerimi kesti. 

"Efendim Yasemin"

"Yarım saattir bağırıyorum niye bakılmıyor acaba?"dedi şakadan hesap sorarcasına.

"Duymamışım." Okula girdiğimizde bi çocuk yanıma koşarak geldi ve nefes nefese şunları söyledi "D-Dünya abla Baran abi Can abiyi dövüyor galiba senin için.". 

"T-Tamam şu an nerdeler." dedim aceleyle. 

"arka bahçedeler." cevabını duyunca hemen koşmaya başladım Yasemin bir şeyler diyordu ama duymuyordum. Merdivenleri atlayarak indim. Koşarak bahçeye çıktığımda kalabalığın olduğu tarafa doğru koştum insanların arasından  kıvrılarak ortaya geçtim. Baran Can'a  yumruklarını yağdırıyordu. İkiside kan içinde kalmışlardı.Baran tam yumruk atcakken derin bir nefes alıp Baran'ın önüne geçtim gözlerimi sımsıkı kapadım şu an sesler durmuş zaman ağır çekime geçmişti sanki yavaşça gözlerimi araladım. O okyanus mavisi gözler uzay gibi olmuştu. Bomboştu. Yumruk yaptığı elini yavaşça indirdi. Sıkıca yutkundum çünkü o gözler şu an  alev saçıyordu. Ben belayım diye bağırıyordu. Yüzümü ne kadar sert tutmaya çalışsamda olmuyordu karşısında maskem sanki kağıttanmış gibi süzülüyordu aşağı. Zaman kavramı kendini bile yitirmişti kaç dakikalardır bakışıyoruz acaba belki de saniyelerdir gram fikrim yoktu. Bir el benim bileğimi kavradı ve beni gittiği yere götürdü. Yüzüne bakmadan da tahmin edebilirdim Baran. Beni kalabalığın dışına sürükledi Can'ın öksürüş seslerini duyabiliyordum biz tamamen uzaklaşmışken gözler bize döndü. Canım yanıyordu fazla sıkıyordu bileğimi parmaklarını derime gömüyordu. Elimi çektiğimde daha doğrusu çekmek istediğimde izin vermiyordu. "Ya bırak!" diyebiliyordum sadece. Beni karşısına aldı ve bileğimi bıraktı ben bileğimi ovuştururken bana bağırmaya başladı. 

Unutulan DüşlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin