3. Bölüm

40 9 1
                                    

(Düzenlendi)
.......

Randevuyu öğrendikten sonra Berfin

"Sen şimdi bu çocukla bir daha görüşmek istiyor musun, istemiyor musun?"

"İstiyorum kurabiyem ama sırf yakışıklılığının hatrına yani!"

"Anladım..." Dedim garipseyerek. Numarayı tuşlayıp bana verdi.

"Alo? Işıl ben çok üzgünüm seni kırdım."

"Ben Işıl değil Berfin, mavi olan!" Elimle mikrofonu kapatıp sessizce "Çok üzgünmüş kızım" dedim.

"Beni affetmiyor muymuş? Son çare seni mi aratmış? Hesap mı soracaksın?"

"Hayır ama sen yarın yanında benim için bir arkadaşını getireceksin ve bende sizinle geleceğim."

"Olur!" Dedi ve yüzüme kapattı. Telefonu bıraktığım gibi Işıl boynuma atladı.

"Çok iyi bir arkadaşsın ya! Bayılıyorum sana kurabiyem benim!"

"Çek kollarını üstümden. Ayrıca senin yüzünden kendimi feda ettim. Çifte randevu ayarladım lan senin için!"

"Bozma kurabiyem ağzını, ne biliyorsun belki sende hoşlanırsın o çocuktan." Dediğine cevap vermeyip kendimi koltuğa attım. Yakışıklı çıksın bari randevuda midem bulanmasın.

Randevu

"Berfin! Ben hazırım sen hazır mısın?"

"Bende hazırım! Hadi çıkalım o zaman." Dedim ve kapıyı açıp çıktım. Işıl'da peşimden geliyordu. Kapının önünde bekleyen Serkay'a baktım. Arabasına yaslanmış telefonu ile oynuyordu.

"Serkay!"

"Ne! Aaa selam mavi, n'aber?"

"İyi. Senden?"

"İyi." Selamlaşmamız bittiğinde Işıl yanımıza gelmişti. Onlarda selamlaştığında arabanın arka koltuğuna bindim ve kafeye gidene kadar kafamı cama yaslayıp uyukladım.

Kafeye geldiğimizde Serkay arkadaşının trafiğe sıkıştığını hemen geleceğini söylemişti. Bende bu konunun üstünde durmayarak telefonumla ilgilendim. Bir süre geçtikten sonra masamıza biri oturdu, bende tanışmak için kafamı kaldırdığım sırada Berat'ı gördüm.

"Berat! Serkay arkadaşım dediğin çocuk bu mu yani?"

"Evet ama siz tanışıyorsunuz galiba?"

"Evet tanışıyoruz." dedim ve telefonuma geri döndüm. Ama bu halime kızan Işıl telefonumu önümden çekti ve kendi çantasına koydu.

"Işıl ya ne yapıyorsun?"

"Sosyalleş biraz kızım. Bak burada biz varız sen telefon ile uğraşıyorsun ama!'

"Peki." Dedim ve etrafıma bakınmaya başladım. Bir garson görünce seslendim ve bir kola sipariş ettim. O sırada Berat konuştu,

"Kolayı yine kafama dökmeyeceksin umarım!" dedi ve sırıttı.

"Dökeceğim Berat yine dökeceğim. Ya Allah ya!" Dedim ve sinirle önüme döndüm. "Ya bırak ya, hadi konuş benimle canım çok sıkılıyor."

"Ne konuşayım seninle ya! Gıcıklık dereceni falan mı?"

"Hayır tabiki senin gıcıklık dereceni!" Sinirlenmemi engellemek için derin bir nefes aldım ve kafamı masaya koydum. O sırada kulağım bizimkilerdeydi,

"Işıl sen gittikten sonra çocuğun annesi ile konuştum çocuk seni çok sevdiği için öyle yapmış."

"Çok sevdiği için?"

"Erkek çocuğu işte..." Sonrasını da dinlemedim zaten. O sırada kolam gelmişti tam uzanacağım sırada benden önce Berat uzandı ve kafamdan aşağı kolayı döktü.

"Kısassa kıssas!" Diye bağırdı ve kafenin kapısına kolmaya başladı ben ağzım açık kalmış yüzümden kola damlar bir şekilde arkasından bakarken bu sefer sinirimi dindirmek için derin bir nefes almak yetmeyecekti.
----
sinemaslo yazdı.

Kurabiyeler Aşkına! (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin