-Medyada Basil var.-"Raven, uyan!"
Yanımda tanımadığım bir çocuk oturuyordu.
"Sende kimsin?"
"Ben Basil. Okulda yeniyim."
"Adımı nereden biliyorsun?"
"Rüyanda çığlıklar atıyordun. Ve çocuklar 'Raven' diye gülüşüyordu."
Basil'in suratına baktım. Ve ne kadar yakışıklı olduğunu şimdi fark ettim. Elektrik mavisi gözleri vardı. Gözlerinin içinde kendimi kaybettim.
"Raven, sanırım ders programımız aynı. İlk derse geç kalıyoruz."
Etrafa göz gezdirdim. Herkes bize bakıyordu. Melanie dahil. Ve kalktık. Dolabıma yöneldim. Dolabı benimkinin 5 dolap gerisindeydi. Fizik kitaplarımı çıkardım oda öyle. Kitaplarını bana verdi ve:
"Lavaboya gideceğim kitaplarımı götürür müsün?"
Kafamı evet manasında salladım. Sınıfa girdim. Sadece 2 kişi vardı. Ardından zil çaldı ve sınıf dolmaya başladı. En son Basil geldi. Tüm kızlar onun için yer ayırdı. Ve benim yanıma oturdu. (Melanie yanımda oturmuyordu. Ne mutlu bana.) Hepsi bana kıskançlıkla ve öfkeyle baktı. Melanie dışında. Pişmiş kelle gibi sırıtıyordu. Ardından öğretmen içeri girdi ve herkes ayağa kalktı. Ben dışında. Pantolonuma bir şey yapışmıştı. Ve o şey kendini belli etti: sakız. Melanie'nin çiğnediği naneli sakızdan. Ve bu sefer rüya değildi. Öğretmenden izin istedim ve sınıftan çıktım. Arkamdan Basil geliyordu. Lavaboya girdim. Kapıda durdu. Peçeteye sakızı aldım. Ve izi çıkarmakla uğraştım. Aynaya bakınca Basil'in bana baktığını gördüm. Ve:
"Yardım ister misin?"
İzi çıkartamıyordum. Yardım isterdim ama malum yerdi. Hayır demek için ağzımı açtığımda ağzım bana ihanet ederek:
"Evet, teşekkürler." lafını yumurtladı.
Basil içeri girdi elini ıslattı ve cebinden bir şişe çıkarıp şişenin içindeki sıvıyı eline döktü. Baş parmağını lekenin üzerinde gezdirip sertçe bastırdı. İnlememek için büyük güç sarf ediyordum. Ardından tırnağı ile lekeyi kaşıdı ve:
"Tamam. Çıktı."
Ona dönüp sesimin titremesine engel olarak,
"O sıvı neyse bana verebilir misin? Her an ihtiyacım olabilir!"
Güldü.
"Alabi-"
Bir çığlık lafını böldü. Sınıftan geliyordu. Sınıfa koştuk, kapıyı açınca bir kuzgunun Melanie'yi parçaladığını gördüm. Hala hayattaydı.
"Dur!!!"
Diye bağırdım. Ve kuzgun durdu. Bana dönüp kanatlandı. Uçarak bana geliyordu. Bende sınıfın kapısını çarparcasına açtım ve koşmaya başladım. Ama kuzgun daha hızlıydı. Uçarak dibime geldi. Tüm öğrenciler sınıftan çıkmış beni izliyordu. Kuzguna döndüm. Ondan kaçamazdım. Ve kuzgun hayalet gibi içime girdi ve bende yere yığıldım. Her şey kararmadan önce gördüğüm Basil'in bana doğru koşması oldu. Ama gözleri bu sefer elektrik mavisi değil menekşe moruydu.
YAZAR ANLATIMI
Raven'a doğru koşmaya başladım. Ve herkesten sakladığım yeteneğimi sergileyerek ona doğru jet hızında koştum. Kimse görmemişti gözümün renginin morlaştığını. Sadece Raven görmüştü. Ve bunu unutmasını umarak onu kucağıma aldım.
"Hemşire nerede?!"
Ayılana gelene kadar idare ederdi ama bir kız:
"İzinde, yedek olan öğleden sonra gelecek."
Saat 8.30'tu. Çok vardı.
"İlk yardım biliyorum, revir nerede?"
Kız:
"Aşağı katta koridorun sonunda sağda."
Uçarcasına koşarak revire girdim. Arkamdan biri geliyordu. Oda kan revan içindeki Melanie adlı salak kızı taşıyordu. Arkada biri ambulans çağırıyordu. Herkes odaya dolmuştu ve herkesi kovdum. Bir kaç çocuk odada kaldı. Onlar Melanie'ye yardımcı oluyordu. Ben Raven'a. Uniformasını nazikçe çıkardım. Ve karşımda o herkesi öldürmeye çalışan kuzgunun dövmesini gördüm. Aşırı gerçekçi görünüyordu. Hayır, zaten gerçekti. Ve onun dışında hiç bir şey yoktu. Sadece o dövme vardı. Yoksa o da mı kendisi gibi tuhaf bir yeteneğe sahipti?
- İlginç bir bölüm oldu, umuyorum ki seversiniz!-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katil Rüyalar
Science FictionGerçeklere yansıyacak rüyalar görüyordum. Bunu bilseydim kendimi öldürürdüm. Tetiği tereddütsüz çekerdim. Tek bir parmak hareketi, bir cana karşılık onlarca can.