3-Ortağın Berk'se, kabusa gülümse(!)

47 5 8
                                    

"Hamburgercideki kızların bizim mahallede işi ne ulan?!"
"Hay sikeyim hay sikeyim hay sikeyim! Yiğit abileri de yanlarında mı lan?"
"Niyazi niye üç kere küfür ediyorsun oğlum? Bir defa söyleyince hedefini bulmuyor mu? Takviye mi yapıyorsun  ulan?" Ben malım. Mevzu ne, ben neden bahsediyorum? Ben malım, muşambanın üstünde malım yani.
"Gençler nabıyonuz ya? Hayırdır nereden böyle?" Vahit Abi çıt çıkarmadan yanımıza kadar gelmişti. Korkuyorum ben bu adamdan.
"Hay ocağına düştük Abi. Anlatırım sonra, dükkana gidelim şimdi."
"Hop hop hop. Çıkarken bana mı sordunuz ulan! Almıyorum dükkana mükkana sizi."
Haydiiii. Al başına belayı, oku imam salâyı. İzin aldığımı hatırlamıyor adam iyi mi?
"Vahit Abi ne demek bana mı sordunuz? Sorduk tabi. Ben geldim, Vahit Abicim, bizimkileri alıp bir yarım güncük dışarı çıkabilir miyim? Müşteri de gelmiyor zaten dedim, sen de başlarında sen olacaksan al götür, ama dikkat et bu sıpalara dedin ya."
Vahit Abi inanmamış gibi baktı.
"Dedim değil mi? Demişimdir. Ben demişsem doğrudur. Geçin dükkana bakalım."
"Hop hop hop bir dakika bir dakika. Başlarında sen olacaksan al götür ama dikkat et bu sıpalara dedin öyle mi Vahit Abi? Gelmiyorum ulan! Gelmiyorum. Burada bir başıma kalıp adamlara teslim olacağım." Bunu söylerken  küsmüş gibi kollarını kavuşturmuş, başını yukarı kaldırmıştı Niyazi. Lan salak malak ama tatlı bu çocuk he.
"Kanka adamların tabancası var. Domuz vurur gibi vururlar seni de, arkalarına bile bakmazlar. Sana acıdığımdan değil, maksat mahallenin adı kirlenmesin."
"Ben de gelmiyorum. Ne demek sıpalar? Şu güzel sıfatı nasıl bir hayvana yakıştırırsınız? İnsan olamayacak kadar yakışıklı olabilirim ama bir hayvan... Asla! Gelmiyorum. Bana ne?"
"Tamam. Hadi adamlar gelmeden gidelim Vahit Abi. Çok gencim ve ölmek istemiyorum." Vahit Abinin kolundan tuttum. Bir yandan tamirhaneye doğru yürüyor, bir yandan da olanları anlatıyordum. Birkaç kez gülme krizi molası verdik yolda. Tamirhaneye vardığımızda bizimkilerin kapıda nefes nefese bizi beklediğini gördük. Kestirme yol mu var lan?
"De- Derda. Ölüyorum. Öl-ölüyom. Ay. Ay bittim. Ayh. Oy anaam. Kız kalbim koşuyor. Bittim oy."
"Yiğit se-seni doğurtan ebe beynini ana rahminde mi unuttu lan? A-ah. Niye koşturuyorsun beni de salak? Ki-kimse gelmiyormus peşimizden. Nefesim götüme kaçtı lan resmen."
Kosmuslardı, o kısmı anlamıştım da nerden koşmuşlardı? Tamirhaneye en uzak ev benimdi, ve bunca senedir yaşadığım mahallede bilmediğim bir kestirme varsa kesinlikle öğrenmeliydim.
"Siz nasıl bizden önce geldiniz? Kestirme falan mı var lan tamirhaneye? Bakın eğer öyle bir şey varsa da bana söylemiyorsanız, vücut liflerinizden banyo lifi yaparım haberiniz olsun."
"La-lan ne kestirmesi? Ah. Duvarlardan atlayarak geldik. Of. Tam 21 duvar atladık buraya gel-gelene kadar. Ah nefe- nefes alamıyom."
Yiğit nefes almaktan konuşamayacak kıvamda olduğu için Niyazi cevaplamıştı bu soruyu. Çantasıyla 21 duvardan atlamak onu da epey yormuş olmalıydı ama Yiğit'in aksine Niyazi epey katı canlıydı. Ve eh, bu onu kızların gözünde "Aay kızıaağm, o çoğğk dayanaklaaaaağ!" yapıyordu.
"Hele geçin dükkana çocuklar. Bir nefes alın. Derda kızım bana olanları anlattı. Bu işten sizi kurtarsa kurtarsa Vahit Abiniz kurtarır. Gelin heri!"

Yarım saat sonra hepimiz gülmekten katılmıştık. Aslında yaşadıklarımız epey komikti. Yaşarken öyle gelmiyordu tabi. Paydos saati geldiği için hepimiz dükkandan ayrıldık. Önce Niyaziyi, sonra Yiğit'i evlerine bıraktım, çünkü yol üstündeydi centilmen falan değilim, ve kendi evime doğru ilerlemeye başladım. Gözüme kestirdiğim bir taşı tekmeleyerek yürüyordum ki, taş birinin ayağına çarptı.
Hayır birilerinin.
Kafamı kaldırdım, kaldırmaz olaydım. Sabah bizi kovalayan iki adam karşımda duruyordu. Gözlerim kocaman açılırken, refleksle sol ayağımı geri atıp, savunma pozisyonu aldım. Bir yandan da bu sefer eve yüzüm bereli gidersem annemin bana yapacağı işkenceyi ve babamın çekeceği nutuğu düşünüyordum.
Ama adamlarda bir tuhaflık vardı. Kızgın bakmıyorlardı, aksine ikisinin de suratlarında şapşalca bir ifade geziniyordu. Her seyi unutmuş gibi beni seyrediyorlardı. Bir şey söylemem gerektiğini fark ettim. Savunma pozisyonumu bozup, normal duruma geçtikten sonra rahat bir ifade takındım. Bir şey söylemeliydim. Ortamı normalleştirip, dikkati üzerimden çekecek bir sey. Bir şey ama ney?!
"Suriyelilere vatandaşlık verilecek diyorlar doğru mu ya?"
Bravo. Valla bravo bana! Derda senin stres altında saçmalayan beynini doğrayım. Bu ne dana?!
Yaşı büyük olan çabucak toparlandı ve "Bilmiyoz valla öyle bi şey dolanıyo ortalıkta birkaç gündür. Bizim de haberimiz yok. " dedi. Küçük olan "Devletin işine akıl sır ermez, biz karara bakarız." diye ekledi. Kızım Derda, siyasi konu açtın dikkatleri dağıldı, aç bir takım muhabbeti kurtul ellerinden. Haklısın Emriye Abla. Yürü be kızım Derda kim tutar seni!
"Siz." Dedim büyük olana "Beşiktaşlı mısınız? Öyle bir tipiniz var da."
"Önce adımı sorsaydın keşke. Evet Beşiktaşlıyım. Adım da Hamit."
Trip mi yedim lan ben adamdan? Haydaa.
"Memnun oldum Hamit Bey. Ben de Derda. Beşiktaş üçüncü yıldızı takar gibi geliyor bana, siz ne dersiniz?"
Küçük olan bu sırada lafa atladı. " Ben de Hamdi. Ben de çok memnun oldum hanfendi. Ben de Beşiktaşlıyım."
Bu şekilde başlayan muhabbet evin yanına kadar sürdü. Evin yanına geldiğimizde Hamit, Optik Başkanı bana anlatıyordu. Bana bana! Zaten ezbere bilen bana!
"Evet beyler burada sizden ayrılmak zorundayım, iyi günler." diyip arkamı döndüm. Ve ağır abiliğime(!) hiç yakışmayan bir şekilde koşarak kaçmak için hamle yaptım.
Ama bu girişim sadece hamle olarak kaldı. Çünkü bir kolumdan Hamit, diğerinden Hamdi tutmuş, gitmemem için bana yalvaran gözlerle bakıyorlardı. Ulan bunlar beni öldürecekti hani?
"Ne yapıyorsunuz be bıraksanıza kolumu!"
"Derda Hanım bir fotoğraf çekilebilir miyiz? Hatıra olur." Ünlüyüm galiba ben. Baksana fotoğrafımi falan çekiyorlar. Yok yok baya ünlüyüm lan ben.
"Tamam ama benim telefonuma çekineceğiz. Sizi tanımıyorum, fotoğrafım sizde kalmamalı." Aslında her şey o fotoğrafı Whatsapp grubuna atmak içindi. Resmi olarak "kız grubu" olan (bir üye hariç) ama aslen hiç de kız grubu olmayan grubumuza. Tüm üyelerin sanal arkadaş olduğu, Azra ve Derya dışında kimsenin yüz yüze görüşmediği grup, yaklaşık bir yıldır vardı. Azra ile Derya da kuzendi zaten.
Fotoğrafı çekindik, ben arkamı dönüp sakince eve yürüdüm. Kapıyı açan Tuna'nın saçlarından kocaman öptükten sonra, kafasını sağa sola salladım. Biliyorum, bu çocuk muhtemelen sersem olacak ama çok eğlenceli oluyor (Kih kih kih). Çantamı odama fırlattıktan sonra babamın boynuna atlayıp kocaman öptüm, sonra aynısını anneme tekrarlayıp odama koştum. Wi-Fi ye bağlınıp Whatsapp'a girdim. Grubun adı neden Hepinizden iğreniyorum? Ve neden profilde fotoşopla  tavşan kostümü giymiş Robert downey Jr var?
Ben: (fotoğraf gönderdi)
Azra: Bu kim lan puhahaha
Kübra: Amk bu ne akcnfkfnfkf
Azra: Derda kanka kim bunlar ikisini de mi aldın koca diye jsjfnfj
Kübra: Biri yetmemiştir ona kanka ondan yapmıştır ksnckfnf
Ben: az susun be anlatacam olayı.
Derya: az konuşun lan yeter
Ben: Derya fotoğrafı indirsene bi puahahah
Derya: Derda o ne lan korktum yeminle dkfnfkfnk
Berk: Vunkar kim lanffhfbjf
Ben: Berk doğru yaz şunu lan gelecem Mersine dövecem ha
Berk: Bannanne
Berk: Manne
Berk: Benanna
Berk: Yzamadm lan
Ben: Banane yazacaktın dimi Berk tamam yeter perişan oldun. Uğraşma sen enişte.
Azra: Bak hâlâ enişte diyor ya. Kızım yok enişte meniste.
Kübra: Niye lan sevgili buldun işte salak.
Derya: Aynen kuzen evlenin işte. Hadi Azra be inat etme fjfnkfg
Berk: Bwmi istmyeni bn hiv istemem
Berk: Götüm!
Ben: Oha Berk bir kelimeyi doğru yazdı kutlayalım bunu bir ara
Kübra: kızım fotoğraftaki kim anlatsana ölecem meraktan.
Azra: aynen lan anlat hadi
Derya: Derda kim bunlar kuzu?
Berk: Kib vunkar Dwrda?
Ben: Anlatıyorum dinleyin....

KIZMA BİRADERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin