Chapter 15

144 27 4
                                    

Heyyyyyyy!!!!!!!!!! Hepinize merhaba :) Yeni bölüm ile karşınızdayım. Yine uzun bir ara verdiğimin farkındayım. Bunun için öncelikle hepinizden çok özür dilerim. :( Ama gerçekten çok yoğunum. Yazın bile kursa gidiyorum. Çünkü geçen sefer YGS'den istediğim sonucu elde edemedim. Ve tekrar hazırlanıyorum. Beni anlayacağınızı umuyorum. Ve diğer umduğum şey ise; hala yanımda olmanız. Hala yanımda mısınız? Birazdan cümlelerime son verip, sizi yeni bölüm ile baş başa bırakacağım. Ve yeni bölüm demiş iken, beklediğinize değer bir bölüm ile karşınızdayım :) Önceki bölüm biraz :))))))))) Neyse siz zaten biliyorsunuz jdjjdjdj Bu bölümde biraz olaylı geçecek gibi ;) Neyse okuyunca görürsünüz :) Ve daha fazla uzatmadan susup, sizi yeni bölümü okumaya bırakıyorum :) Unutmadan MM'da Harry'nin gifi ve hikayenin tanıtım videosu var :) Her neyse.

İYİ OKUMALAR!

Harryn'in Anlatımı 

Havanın iç gıdıklayıcı bir şekilde rüzgarlı olması nedensizce bende üşüme etkisi yaratmıyordu. Belki şu an hayatımın kadının bana sımsıkı sarılmasından kaynaklanıyordur. Kollarını göğsümün üzerinden geçirerek, omuzlarımda birleştirmişti. Bir koala misali yapışmıştı. Bu durumdan şikayetçi olduğum elbette ki söylenemezdi.

Son zamanlarda canım sıkan bir şey vardı. Sanki artık karıma, Juli'ye olan sevgimin azaldığını hisseder gibiydim. Üzerini örtbas etmeye çalıştıkça bu gerçek adeta bir tokat misali yüzüme çarpılıyordu. Bu gerçekten çok sinir bozucu bir durumdu. Ne zaman bu konu ile ilgili düşünmeye başlasam, düşüncelerimin derinliğinde boğulacakmış gibi hissediyorum. Düşünmek istemiyorum. Hatta bu düşüncenin kafamdan silinmesini istiyorum. Fakat gelin görün ki, bu kadar kolay değildi.

"Harry?" Juliana'nın sesini işitince yoğunlaştığım düşüncelerimden  arındım. Ve gerçek dünyaya döndüm. Kafamı ufak bir açıyla çevirip, meraklı bakışlarını bana yönlendirmiş olan karıma çevirdim. Juliana gerçekten çok güzeldi. Benimkiler ile yarışan yeşil gözleri, karamel rengini ve kahveyi anımsatan kısa saçları, pespembe dudakları, kusursuz yüz hatları ve her şeyi ile çok güzeldi. "Sen iyi misin? Seslendiğim halde beni duymadın. O kadar dalmışsın ki. Söyle bakalım ne düşünüyordun?" Sıçtım! Siktir ya. Şimdi ne bok diyeceğim? Ona nasıl senden soğumaya başladığımı düşünmeye, başladım derim? Hayal kırıklığına uğrayacak. Bunu ona yapamazdım. Şimdi bir yalan bulmak. Buldum. "Ne kadar güzel olduğunu düşünüyordum(!)" Ah hadi ama. Bir bakıma doğru. Bunu duyduğu an başını utançla yere eğdi. 

"Böyle düşündüğün için teşekkür ederim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Böyle düşündüğün için teşekkür ederim." "Bunun için teşekkür etme gerek yok Juli!" Başını beni onaylarcasına aşağı-yukarı salladı.  Başını tekrar bana çevirdiğinde, aklına bir şey gelmiş gibi dudaklarını kıvırdı. Ona 'ne oldu?' bakışı atarken, o ise kıkırdamaya başladı. O gülerken bende neden güldüğünü anlamaya çalışıyordum. Ama pek başarılı olduğum söylenemezdi. Daha fazla dayanamayıp; "Bebeğim neden gülüyorsun?" Ben onun kaşlarını çatmış, cevap vermesini bekliyordum. Ben soruma cevap beklerken; o daha büyük bir kahkaha patlatmıştı. Tamam. Bu kadar komik olan neydi ki? Dişimin üzerinde yemek parçası falan mı kalmıştı yoksa? Bu düşünce ile parmağım dişime gitmişti. Ah hadi ama. Böyle bir şeye inanamıyorum. Gerçekten de dişimin üzerinde yemek parçası kalmıştı. Tam bir rezillik. Oysa ki dişlerimi fırçaladım. 

Ama şöyle bir şey var. Bunun neresi komik? Normal bir şey bu. Juliana'nın bu kadar gülmesi saçmaydı. Sakın sizde gülmeyin. Komik değil. Aklınızdan geçirmeyin. Yoksa sizinle bozuşuruz. 

"Juliana. Neden bu kadar abarttın? Çok komik bir şey değil. Her insanın başına gelebilir. Ama sen sanki çok abartılacak bir şeymiş gibi gülüp duruyorsun. " Tamam biraz sert çıkışmış olabilirim ama haklıydım. Sözlerimi duyar duymaz, gülmeyi kesip şaşkın bakışlarını direk benim sinirli tabirine uymayan fakat sakin olduğumu da belirten bakışlarım ile (artık nasıl oluyorsa) buluşturdu. "Bana komik geldi." Sanki yaramazlık yapıp annesine yakalanan bir çocuk edası ile açıklamada bulunmuştu. "Bana göre komik değildi. Eğer bu senin başına gelmiş olsaydı, ben senin gibi kahkahalarla gülmek yerine, seni uyarırdım." "Harry fazla uzatmıyor musun? Tamam özür dilerim. Bir daha ki sefere daha dikkatli olurum. Bu kadar alınacağını bilseydim!" Hiç bir şey dememiştim. Yaptığım şey, oradan uzaklaşmak olmuştu. Eğer orada durmaya devam etseydim, olay daha fazla uzayıp, saçma bir neden yüzünden birbirimizin kalbine kırabilirdik. Şu durumda isteyeceğim son şey bu olurdu.  Kapıyı arkamdan çekip,  arabama doğru ilerledim. Kapıyı açtığım gibi anahtarımı kontağa takıp arabayı çalıştırdım. Asıl soru şuydu... Nereye gidiyordum?

Mia'nın Anlatımı 

Gözlerimi kırpıştırarak açtım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gözlerimi kırpıştırarak açtım. Pencereden sızan güneş ışığı sanki gözlerimi kör edecekmiş gibi, yakıyordu. Ve belime sarılı kollar ve adeta vücudu benim vücuduma katmak isteyen Zayn ile karşılaşmıştım. Tanrım beraber uyuduk. Dün gece... Yaşananlar gözümün önüne gelince, kendimden tiksinmiştim. Onunla sevişmemiştim ama bana dokunmasına izin vermiştim. Tanrım. Zayn'in belime dolanmış ellerini iterek, yataktan kalmıştım. Yerde bize ait olan kıyafetleri görünce dün gece ki görüntüler tekrar gözümün önünde canlanıyordu. Sabahlığımı üzerime geçirerek banyoya ilerledim. Aynada kendime bakınca tekrar kendimden tiksinmiştim. Dudaklarım şişmişti. Tanrı aşkına buna inanamıyordum. Ama bu yüzden Zayn'den nefret edemezdim. Tamam bunu o istemişti ama kabul eden bendim. Ben bunu nasıl yaptım? Harry... Ben ihanet etmiştim. Hayır, hayır. Harry'e değil. Harry'e olan sevgime ve aşkıma ihanet etmiştim. Şimdi bir çoğunuz bana şunu diyorsunuz... Harry'i hala seviyorsan, neden Zayn ile neden berabersin? Haklısınız. 

Evet, Harry'e olan sevgim çok güçlü. Ne kadar istesem bile ona olan sevgimden arınamadım. Harry'i bir türlü unutamadım. Unutmaya çalıştıkça daha çok dibe batıp, ona bir uyuşturucu gibi daha çok bağlanmıştım. Ama bu elimde değil. Zayn'i de üzmek istemiyorum. Ama karşılıksız sevginin ne demek olduğunu biliyorum. Hani çölün ortasındasın da, suya ihtiyacın vardır ya. Ama o suyu o çölde bulamazsın. Karşılıksız sevgide böyle bir şey. Zayn beni seviyor. Benim çektiğim acıları oda çekiyor. Onu çok iyi anlıyorum. Ve şu an bu yüzden Zayn ile beraberim. Onun acısını hafifletmek, hak ettiği aşkı ona verebilmek için onunla beraberim. Şöyle bir gerçek var ki... Zayn mutlu olsun isterken, ben acı çekeceğim. Harry'i bu kadar çok severken Zayn ile oynuyormuşum gibi hissediyordum. Ama benim amacım onu mutlu etmekti. Tamam başkasını seviyor olmam ve bir başkası ile sevgili olmam oldukça garip bir durumdu. Dediğim gibi bu işten tek çıkarım, en azından içimizden birinin isteğinin gerçek olup, mutlu olması. Ve bu kişide kesilikle  Zayn olmalı. Gerçekten Zayn mutlu olmayı sonuna kadar hak ediyordu. Peki ya ben? Ben hak etmiyor muydum? Sanırım bu sorunun cevabını ben veremiyordum. Ve en acı olanı da, hiç bir zaman bu sorunun cevabına ben değil de, başka bir insanın cevaplayacak olması idi. Bunu değiştirmek benim elimde idi. Ve ben elimde olan şansı değiştirip, yaşamam gereken hayatı yaşacayacaktım.

Düşüncelerimin seline kapılmış giderken, çalan kapının zili ile kendime gelmiştim. Aşağı kata inip kapıya doğru yöneldim. Kapının kulpunu çevirip, kapıyı açtığımda, karşımda duran kişi donup kalmama ve nefesimin teklemesine neden olmuştu. Onun burada ne işi vardı?

*************************************************************************

Dırım dırım... Acaba kim geldi? Benim aklıma biri geliyor ama bilemiyorum jsjjsjj Yeni bölümde göreceğiz artık. Hepinizi öpüyorum... Kendinize iyi bakın :* Yeni bölümde görüşmek üzere :))

DARK HOPESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin