Karısını, çok seven bir erkek. Mutlu bir evlilik. Birbiri için, çarpan iki kalp. Harry ve Juliana.
Peki... Harry'i sadece Juliana'mı seviyor dersiniz?
Hayır!
Mia'nın kalbide aynı Juliana'nın kalbi gibi Hary için çarpıyor. Mia aşkına karşılı...
Hey Merhaba! Nasılsınız? Bende iyiyim sağ olun :D Bu sefer çok fazla olmasa da yine yoktum bir süre / Ama YGS ve KPSS hazırlığı cidden çok zor -_- Her neyse çok fazla konuşmayacağım -_- Önce ki bölüm baya heyecanlı bitmişti :D Sizi baya merakta bırakacak şekilde :D Neyse umarım bu bekletmeye değer bölüm olur. Daha fazla konuşmadan sizi yeni bölüm ile baş başa bırakıyorum. İYİ OKUMALAR!!!
(Multi; Harry'nin resmi ve Jessie J'nin Flaslight şarkısı mevcut -bölüm ile alakası yok ama bu şarkıyı ekliyorum-)
Hatırlatma!
Düşüncelerimin seline kapılmış giderken, çalan kapının zili ile kendime gelmiştim. Aşağı kata inip kapıya doğru yöneldim. Kapının kulpunu çevirip, kapıyı açtığımda, karşımda duran kişi donup kalmama ve nefesimin teklemesine neden olmuştu. Onun burada ne işi vardı?
Mia'nın Anlatımı
Kapıyı açmamın üzerinden beş dakika geçmişti. Ama üzerimde ki şoku halen atlatamamıştım. Vücudum adeta buz kesmişti. Aldığım nefes boğazıma takılı kalmıştı. Karşımda Harry duruyordu. Bu saatte buraya niye gelmişti? Ya da asıl soru neden gelmişti? Ben kendi kendime sorular yöneltirken Harry sorularıma kendinin de dahi bilmediği cevaplar vermişti.
-Mia neden buraya geldiğimi bende bilmiyorum, sadece senin yanında olmak istedim.
Keskin içki kokusu ağzını açtığı zaman burnuma dolmuştu. Sabahın bu saatinde küp gibi neden içmişti? Asıl kafa karıştıran ise; Harry'nin cevabı ile resmen ikinci bir şok dalgası bedeni sarmalamıştı. Neden benim yanımda olmak istemişti ki? Karısı dururken neden ben? Benimle oynamak istiyordu? Bunu kaldıramazdım. Benim onu sevdiğimi bildiği halde. Gerçi Zayn ile çıkıyorum, ama. Sevdiğim adamın en yakın arkadaşı sevgilim. Ayrıca sevdiğim adam evli. Nasıl bir şey böyle? Karşılıksız aşk. İmkansız aşk. Karanlığa hapsolmuş umutlar. Ama hala beni seveceğine dair umut. Resmen gök kuşağının yedi renk olduğunu bildiğim halde sekizinci rengin peşinden koşuyorum.Uzun bir süre derin düşüncelerin içine düştüğümü -son zamanlarda çok sıkça yaptığım bir şey- fark edip, Harry'e cevap vermediğimi hatırlamıştım. Hatırlasam bile ne diyecektim? Harry ise beklenti içerisinde gözlerimin içine bakıyordu. Gözlerim birleştiğinden içimde keskin bir merminin vücuda girişi kadar ağır bir sancı kendini baş göstermişti, tüm vücudumda.
-Hangi konuda yardımcı olabiliriz Harry sana? Ya da Mia nasıl senin yanında olabilir?
Ben kendi iç dünyamda yaşarken, Zayn aşağı inmiş ve Harry'e cevap vermişti. Harry bu kelimeleri duyduğu zaman göz temasımızı keserek, arkamda ki Zayn'e çevirdi. Zayn'e kısa bir bakış atıp, gözlerini tekrar bana çevirdi. Kaşları çatılmıştı. Sebebini anlayan var mı? Yoksa sizde benim gibi ne olduğunu anlamaya mı çalışıyorsunuz? İkinci şık bana daha yakın geliyor.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
-Zayn senin burada ne işin var? Mia'nın yanında ne işin var?
Harry'nin son söylediği cümle daha da şaşırmama neden olmuştu. Kafamı omzumun üzerinden ufak bir açı ile çevirip, Zayn'e baktığımda onun da kaşlarını çatmış bir şekilde bana baktığını gördüm. İçimden bir şeyler hiç iyiye gitmeyeceğini söylüyordu.
