11. Bölüm/Devam

371 26 20
                                    









"Sen, olamaz sen ve sen? Ama bu nasıl olur?" dedim. O kadar çok şaşırmıştım ki bir an yanımda Scottların olduğunu unutmuştum. Nasıl yani bizim iyrenç nekrofilimiz okula yeni gelen Harrynin arkadaşı John ve Isaac miydi? Olamaz, hayır, hayır, bu olamaz. Isaac böyle bir şey yapmış olamaz.

Şok etkisinden tam bayılacaktım ki Derek hemin elimi tuttu. Derekin "İyi misin?" demesiyle irkildim.

Etrafıma baktığımda Lydia çoktan ağlamaya başlamıştı, Allison onu sakınleştirmeye çaılssa da bir anlam ifade etmiyordu. Scott ellerine kafasında birleştirerek diz çokmüştü. Bir kaç dakika her kes böyle kaldı ancak buna birinin son vermesi gerekirdi. Anlaşılan iş başa düşmüştü.

"Çocuklar kendinize gelin, durun ne oluyor böyle? Bir kaç saniyeye kalmaz kendilerine gelecekler bu Isaac de olsa planımızı bozmamalıyız. Derek hemen bunların ellerini iple bağla, uyanmadan hemen!"

Benim böyle söylememle biraz da olsa kendilerine gelmişlerdi. Allison yine de her ihtimale karşı oklarını elinde hazır halde tutuyordu. "Hey, durun kendiler gelmeye baş-" demişdim ki Derek ikisinin de yüzüne yumruğu çoktan geçirmişti. Scott Isaacin yakasından tutarak onu tırmalamaya başlamıştı. Öfke kontrol sorunu olduğu kesindi. Biraz da elinde kalırsa Isaac ölecek gibiydi. Neyise ki Derek çoktan müdahile etmişti, kendinin yumruklamasını unutmuş şimdi de Scottı durdurmaya çalışıyordu.

"Senin neyin var böyle Isaac? Bu sen olamazsın , sen bunu yapmış olamazsın. Ne yani sen bu kadar iyrenç biri miydin? Aklım almıyor gerçekten anlamıyorum." Dedi sinirle Scott. Biz bunları konuşurken Johnun tüyler ürpeten cinsten gülmesi gerçekten beni korkutmuştu ve istemsizce Derekin elinden tutmuştum.

"Anlamıyorsunuz mecburdum.. Ben... Neyise.. Boş verin..." dedi ve Isaac ağlamaya başladı. Bizse olayları hala şaşkınlıkla izliyorduk. Şu an karşımızdakinin Isaac olma ihtimali bile her kes için çıldırma sebebiydi.

"Mecburdun öyle mi? Lanet olsun Isaac nasıl bir mecburluk insana bunları yaptıra bilir? Sen nasıl bu kadar kötü ola bilirsin? Demek uzun süreli şehirdışı seyahetleri bunlarmış. Her şey artık oldukça aydın" dedi Stiles bağırarak. Şu an Stilesı görmesem elinde bir mikrofon olduğunu bile düşüne bilirdim. Sesi o kadar gür çıkıyordu ki nerdeyse kulağımız batacaktı. Ben yine olaya karışmasam her şey daha da kötü olacak gibiydi.

"Hey, tamam, tamam durun. Önce bir anlayalım. Nasıl oldu da böyle bir şey yaptı, nasıl oldu da Johna inandı ve John bu insanlar ne istiyor. Ee hanginiz başlamak istersiniz? Isaac? John?"

"Ben.. Ben.. Üzgünüm, anlatamam" dedi Isaac. Johnu sorarsanız Isaac bunları söylerken bile içten bir kahkaha atmıştı. Tam bir manyak!
"Ne demek anlatmam, Isaac yemin ederim seni burda öldürürüm. Yemin ederim"

"Derek sakin olmalısın" dedim yavaş sesle. Tam Dereki sakınleştirmeye başlamıştım ki şimdi de Scottla Stiles Johnu dövmeye başlamıştı.

"Çocuklar sakin olun, Nerdeyse yarım saattir burdayız ve daha hiç bir şey öğrenemedik. Unutmayın Sheriff birazdan burda olur."

Bunu söylemem le biraz da olsun onları sakinleştirmeyi başarmıştım.

"John, seni ucube! Kimsin sen? Zaten hep böyle olmaz mı? Okula gelen sessiz sakin inek öğrenci ve ardından Boom!" dedi Scott. Scott bunları söylerken bile John hala tebessüm eder gibiydi.

"Size bu kadarını söyleye bilirim çocuklar, patron "Eğlence daha yeni başladı" dediğimi söylersin demişti" John bunları söylerken her kes tedirgin halde bir-birinin suratına bakmıştı. Patron mu? O da kimdi böyle.

Ben bunları daha içimden düşünürken Derek hemen Johna sormuştu.

"Lanet olası patronun da kim?"

"Çok bilmek istiyorsanız arayın da bulun derim, kurtcuklar."

"Kes şunu, yemin ederim seni öldürürüm, Eğer bizi,beni biraz olsun tanıyorsan, sen ve senin patronun bunu bilmelisin yaparım. Söylediysem yaparım."

"Hey, İzabella değil mi? Sen ne kadar da güzelsin?"

Derek onu tehdit ederken bile böyle söylemesi her kesi şaşırmıştı ve beni de biraz ürkütmüştü. O bunu söylerken Derekin elini yumruk yaptını gördüm ve gözleri çoktan kırmızı olmuştu. Tanrım dönüşüyordu ve bu kontrolsüz bir şekilde oluyordu

"Scott hemen Dereki dışarı çıkar, hemen!" dedim.

Scottla Derek dışardayken ben hala Isaacin ağladığını gördüm. Daha kısa sürede tanısam da onun böyle bir insan olmadığını anlayacak kadar biliyordum. Yanına eğildim ve fısıltıyla konuşmaya başladım.

"Eğer anlatmak istersen, dinlerim." Dedim gayet soğuk bir sesle.

"Bella, bana inanmalısın, gerçekten ben bunu isteyerek yapmadım ama nekrofil ben değilim yemin ederim, sadece kısa yoldan ben kurtadam güçlerimle insanları yani kızları öldürüyordum."

Sesinde pişmanlık, acı, hüzün ne derseniz vardı. Ancak neye inanacağımı ben bile bilmiyordum. Ben yerde tam da Isaacin yanında oturuyordum ki birden okul kapısından biraz da olsa sakinleşmiş halde Derek girdi ancak şimdi de beni yerde oturan görüp bağırmaya başladı.

"Tanrı aşkına İzabella çıldırdın mı? Ne işin var onun yanında? İstersen hazır okuldayız kantinde size yiyecek bir şeyler falan getireyim?"

"Sakin ol"

"Senin bu Isaac takıntın beni benden alıyor."

"Yeter,Derek iyice saçmaladın unutuyorsun galiba o senin de uzun zamandır tanıdığın biri. Nasıl bu kadar katı ola biliyorsun anlamıyorum? Ne yani hemen arkamızı mı dönelim ona? Johnun canı cehenneme ne istersen yap ancak onu bir dinlemeyi denesen. Daha hiç bir şey bilmiyoruz."

Birazdan Scott geldi ve her kes yine koridordaydı. Kimseye fırsat vermeden konuşmaya başladım.

"Çocuklar bir fikrim var. Nerdeyse 10 dakika sonra Sheriff okulda olacak. Bence Johnu teslim edelim ancak Isaac bizimle kalsın eminim anlatacak çok şeyi vardır. Onu Derekin evine götürelim yarın okul çıkışı hepimiz oraya gideriz ama sorarsanız ben Dereke güvenmiyorum o yüzden Scott sen de eve git. Yarın en azından Isaaci diri bulalım. Başka mantıklı fikri olan?"

Ben bunları anlatırken de her kes başını onaylar gibi sallamıştı. Sadece Derek biraz yüzünü buruşturmuştu.

"Size sırrı çözmenizde başarılar kurtcuklar. Eminim işinizi baya zor olacaktır. Patronum kim bile bilmiyorsun daha neyi aradığınızdan haberiniz bile yok insan mı, yaratık mı? Hah bu arada hakkınız da küçük araştırmalar yaptım size 1949 savaşında başarılar. Bella bebeğim ara beni"

John bunları söylerken lanet kahkahasını da unutmamıştı. "Götürün artık bunu" dedim ağlayarak. Sinirlerim burda çoktan alt-üst olmuştu. Ben ağlarken Derekin gelip içtenlikle bana sarılması o kadar huzur vericiydi ki, sonsuza kadar böyle kala bilirdim.

"Çocuklar?"

Oh sonunda Sheriff geldi. Ben ona uzun-uzun olanları anlattım. Sheriff dinledikten sonra Johnun ellerine kelepçeni geçirdi.Zaten şu an Isaac ortada yoktu. Scott onu çoktan götürmüştü. Hah o da geldi.

"Çocuklar, siz artık evlerinize dönün geç oldu. Ben de pisliği götürüyorum o zaman" Dolaplarımıza sıkıştırdığımız çantalarımızı alıp biz de Sheriffle çıkıyorduk ki John hepimize birden seslendi:
"Ateş,su,orman,1949 savaşı, okulunuz"
dedi ve yine kahkaha atarak "Söylediklerimi unutmayın" diye ekledi.

Bu da neydi? Kod gibi bir şey mi? Her kes bir-birinin suratına bir kaç saniye baka kaldı.

Tanrım yarın çok ama çok zor geçecek!

Merhaba arkadaşlar :) nasılsınız? nasıl olmuş bölüm? yeni sınır bu defa 15 vote 10 yorum :) xoxo

Nothing To Lose |Derek Hale |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin