Yaz gitsin, gelsin güz...
Kulaklarıma dolan sükunetin gibi,
Gecesi gölün.
Farketmeden sen,
Kaçarım soluk soluğa...
Izbe bu kentle ağlaşırız,
Her sefil seferime..Sevmez olurum baharı yazı,
Güz isterim, kış isterim,
Güz vakti sen,
Gel isterim...
Ve yolculuklara kulp isterim.
Sen,
Gittikçe kıymetlen isterim..
Yeniden dolanmak boynuna,
O boynunu örten gri ilmiklere,
Çaresiz örülmek isterim...
Boynunda sabahlamak göle karşı,
Ve bir dalgadan nasiplenmek..
Baharı özlemem artık,
Boynun olmuş dalım.
Yaz kim ola donmuş hayallerim.
Farkındayım kapıdaki
Fuzuli sevinçlerin...
Onca filiz dururken,
Yaktığım türküler çarpar kütüklere,
Odunlar yakmak isterim sana,
Yaktığım ateşteki siluet sen ol,
Alevlerden yansıyan gölge,
Sen ol isterim...
Tıpkı bozkırdan saldığım dualar gibi,
Ucunu yaktığım mektuplar gibi,
Bir türlü sana uğramayan
Yusufçuklu zarflarım gibi...
Kızıl gemilerle Senli mektuplar postaladım...
Gemiler gitti, gelsin gemiler...
Senin kadar yapma,
Güze verilenler...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suret Uzak Sırat Yakın
شِعرDuvarın kale, bahçen babil be yarim. Gülün dikensiz lakin papatyan olmuş alıç dikeni. Kırlarda koşan tayları sevmedim, Kuzularıma kıyan çakallar kadar... Kin tutan bu fitnat, bil ki ben değilim! Duygusal metin, günlük, şiir, anı