•• BAY MARK ••

56 7 4
                                    

Sadece yarım dakika bakıştıktan sonra arkamı döndüm. Bu adamın istediği şey belliydi.
Hayatı...
Elde edebilirdi...
•••
Çalar saatin iğrenç sesiyle uyandım ve sütlü kahvemi hazırladım. Hızlıca gevreğimi hazırlayıp odama geçtim. Bilgisayarımı açıp gelen e-maillerimi kontrol ettim. Bay Christ, gelen primleri ve bize yansıyacak olan maliyeti düzenli bir şeklide yazmıştı. Gevreğimi yiyip gönderdiği tabloya baktım. Bu iş gerçekten benim için çok önemliydi. Hem şirketim hemde yaşantım için, bu iş görüşmesinin bugün olduğunu hatırladım, neredeyse kahvemi bilgisayarın üzerine döküyordum ki son anda ani bir haraket ile kupayı tuttuğum gibi uzaklaştırdım ve acele bir şekilde giyinmeye başladım. Üzerime klasik bir beyaz gömlek ve lacivert bir kalem etek giydim. Saçımı sıradan bir topuz yaparak, makyajımı yapmadan çantamı kaptığım gibi arabama koşturdum. Saat daha 7.30 'du. 8.30 'da ise görüşmem vardı, acele etmeliydim. İş ile ev arasında yaklaşık 45 dakika vardı. Son dakikada Bay Mark ile içeri girerek ; "Merhaba Bay Mark, size nasıl yardımcı olabilirim ?" diyerek en kibar ifademi takındım. "Teşekkürler, Bayan Fretha. Projem ile alakalı görüşmemizde herhangi bir sakınca var mıdır ?" "Ahh Bay Mark, tabii ki de bir sorun yok. Lütfen içeri buyurun, sizi burada gereğinden fazla beklettik, kusura bakamayın." diyerek elimi öne doğru uzattım. Ve Bay Mark'ın düşüncesi gayet parlaktı, bu işi bana vermeyi düşünüyordu. İşte bu kurtuluşum olurdu. Kendi düşüncelerimden ve Bay Mark'ın düşüncelerinden sıyrılarak o anki duruma döndüm ve yavaşça elimi indirdim. Bay Mark emin adımlarla toplantı odasına geçti. Önde her zamanki gibi danışmanım ziyaretçilere yol göstererek tercümanlık yapıyordu. Sonunda toplantı odasına vardık ve Bay Mark herhangi bir sandalyeyi tutarak sakin ve güler yüzlü bir şeklide oturdu, ve konuya girişi yaptı. Bina düzenleri, yerleşke, bina planlaması, işçi vergileri, işçi maaşları, bina dış cephe ... Hepsini konuştuk ve sonunda o harika gülümsemesini göstererek, "Sayın Bayan Fretha, yaptığımız toplantı kapsamında bu işi ve güvence raporlarını size teslim ediyor, ekibimiz ve ben kendi şahsıma size güvendiğimizi belirtmek istiyorum." diyerek elini bana uzattı ve bende ; "Sayın Bay Mark, güveninizi boşa çıkarmayacağımdan emin olabilirsiniz. Ekibim ve ben bu proje için elimizden gelen her şeyi yapacağız, teşekkür ederim." Elimi bende uzattım ve sıkarak gülümsedim. Bay Mark ve arkadaşları önündeki dosyalarını toparlayarak kafasını salladı ve memnuniyetle oradan ayrıldı. Arkadaşım Gwen ile küçük çaplı zafer dansımızı yaparak Bay Christ'in o iğrenç gülüşüyle ve anlamsız bakışıyla karşı karşıya kaldım. "Lydia Fretha !! Nasıl bakıyorsun öyle ?! Mutlu olman gerek, beni öldürecek gibi bakıyorsun. " Ahh haklıydı, bir an önce bu bakışımı düzeltmem gerekiyordu, düşünceleri okurken hep böyle bakarım, hele ki o kişiden nefret ediyorsam. "Aa şey kusura bakma Christ, anlık olan şeyler. Iıı şey bu arada biz Gwen ile kutlama amaçlı Starbucks'a geçiyoruz da eğer gelmek istersen-" sözümü kesti ve "Teşekkür ederim Lydia ama maalesef gelemem, Bay Mark'ın bize ödeyecek olan çek miktarını hesaplamam lazım. Ona göre gönderim yapacak,size iyi eğlenceler !!" dedi ve toplantı odasından ayrıldı. Biz de Gwen ile Sturbucks'a doğru yürürken Gwen'in ne dediğini tahmin etmeye çalışıyordum. "Lydia, siz Bay Christ ile bir şeyler-" Ağğhh Gwen yapma ama !! Nasıl böyle bir şey düşünürsün ! Dünya da en nefret ettiklerimde birinci sırada o lanet olasıca şey."dedim ve Gwen o sırada kahkaha atmaya başladı. "Hayır o anlamda demek istememiştim. Bir şeyler planladınız mı ? diyecektim ama senin o fesat kafan yine farklı anladı." Sinirlenince maalesef insanların düşüncelerini okuyamıyorum ya da müdahale edemiyorum. Bu gerçekten çok rezil bir durum. "Ne planından bahsediyosun?" Gwen hemen söze atıldı ve "İş yemeği planından" Ben onu tamamen unutmuştum. Ama neyse ki arada haftasonu vardı ve dinlenebilecektim. O arada aklıma küçük bir plan geldi. TATİL !! HEMDE GWEN İLE !! "Gwen haftasonu iki günlük bir tatile mi çıksak ? Ne bileyim belki biraz Amerika'yı gezer, otelde kalır ve kafa dağıtırız ? Ne dersin ?" Gwen Sturbucks'ın kapısından içeri girer girmez "Lydia ! Maalesef gelemem. Başka görüşmelerim var. Bu hafta bir adamla tanıştım da.." Gwen'in 'Evet tabii ki de geleceğim !!'dediğini tahmin etmeme rağmen bana şaka yaptığını tabii ki biliyordum. Ama aradan daha bir dakika bile geçmeden "İnandın mı ? Tabii ki de geleceğim !!" diyerek tuhaf tuhaf güldü. Tepkisizce onu izliyordum. Herhangi yere oturduk. Kahvelerimizi sipariş edip beklemeye koyulduk. O arada da Amerika'da gidebilecek yerleri belirleyip güzelce bir tur planımızı da oluşturduk. Karşıdaki kitapçı yine dikkatimi çekmeyi başardı ama bir şeyler eksikti.
Bankta oturan adam...
Yoktu...
Gazeteleri ve dergileri...
Hiçbiri yoktu..
Sadece bir kaç yaprağın sürünme sesleri...
O onu son görüşümdü...

Multimedya~ Bay Mark

Yolun Sonundaki KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin