Evet. İşte herşeyin başlangıcı okulların başlamasına tam olarak 1 hafta kalmıştı liseyi bitirmiştim. İstanbulun en iyi üniversitesinde tam istediğim bölüm olan HALKLA İLİŞKİLER okuyacaktım. 6. Sınıftan beri halka ilişkiler müdürü olup en iyi şirkette çalışmak istiyordum. Ve görünüşe bakılırsa bunu başarıcaktım. Bu yaşıma kadar hep dik,güçlü bir kızdım. Çok nadir ağladığımı hatırlıyorum. Kimse bana hiçbişey yapamazdı. Herkes benden, başarımdan ve gücümden korkardı. İlk ağladığım anı hatırlıyorum da ;6. Sınıfta 6 yıl okuduğum gül gibi devlet okulumdan babamın zoruyla bir sürü zübbenin olduğu özel okula aldığında...
Yorganın altına girip:durmaksızın, umarsızca ağlamıştım. Ki bana kalsa hiç çıkmazdım. Okulda annem gelip özel okula geçtin dediğinde öyle bir ağlamıştım ki okuldakiler beni ilk defa ağlarken görüyordu. Bi anda anılarım geçti gözümün önünden... Herşey tamı tamına herşeyi o okulda yaşamıştım...
Şimdi ise burdaydım istanbulda kütahyadaydım o zamana kadar memleketimde hiç başka bir yere geçmek gelmezdi aklıma babamlar İstanbulu sevmiyorlar trafiğini daha doğrusu o yüzden gelmediler. Açıkça söylemek gerekirse kesinlikle sevinmiştim. Zaten onun için istanbulu seçtim. Yurt hayatı hiç bana göre değil diyerek ev tuttum kendime. Bir de iş ayarladım mavi diye bir kafede garsonluk yapıcaktım. Ailem zaten para göndericekti ama ben çalışmak istemiştim. Hemen alışverişe çıkmalıyfım evde eşya vardı eşyalı ev kiralamıştım. Ama fazla kıyafetim yoktu. Alışverişe arabamla gittim. 18 yaşına girer girmez babam bana araba hediye etti hemen ehliyet kursuna gittim ve ehliyetimi aldım. Çok iyi sürücüyüm, sadece biraz sinirli. Navigasyona nişantaşı yazdım. Duyduğuma göre orda bir sürü dükkan varmış. 4 tane sırt 3 tane el çantası aldım. 2 defter bir kalem, bir silgi, bir uç aldım. 4 tane de pijama takımı, normalde pantolon ve şort dışına çıkmam. Ama burası farklı bir ortam için e olduğu tek, elbise ve tulum aldım. Ev arkadaşım vardı. O açtı kapıyı Aslında benden önce gelmiş ama Dışarıda birkaç kişi vardı. Ev arkadaşım aynı zamanda kuzenim. Nagehan kaç yaçına gelmesine rağmen hala 30 kilo incecik kemikleri gerçekten çok belli ve yüz hatları belirgin. Saçları benim kadar olmasa da kıvırcık. " sonunda teşrif ettin kuzen" diyerek kapıyı açtı. "aman be kuzen 2 parça bişey aldım, geç otur da gösteriyim" "tamamdır"dedi gülümseyerek. Her parça teker teker gösterdim. Zevklerimiz aynı olsa da tarzlarımız değil. Bu yüzden herşeyimi çok beğendiğini ama kendisinin giymiyeceği söyledi. Sonra da nagehanın aldığı makyaj malzemelerini incelemeye başladık" Kuzen ne yaptın sen ya ingilizcen mi yok? Waterproof yazıyo nasıl çıkacak? "dediğimde gülmeye başladı." aman arya hiç güleceğim yoktu. Tabi ki su geçirmez alıcam ağlarsın, yağmura yakalanırsın falan... Makyaj temizleme mendili var "dedikten hemen sonra gülmeye başladı bende 'sen çok biliyon' bakışı atarak torbaları kaldırıcaktım ki torba da siyah boya da olduğunu gördüm." kuzen bunla napıcaksın?" "onu kapıya arya ve nagehanın evi yazalım diye getirdim." "çok iyi, o zaman mutfaktan 2 önlük al da gel" "tamam" dedi isyankar bir bakış atarak. Getrir getirmez hemen önlüğümü taktım boya ve fırçamı alıp evin dışına çıktığımda nagehanda kendi fırçasını almış peşimden geliyordu. Yazmayı bitirdiğimizde bşr adım geri çıktık ve bidaha baktık. Telefonumu çıkarıp fotoğraf çektim ve aile grubumuza gönderdim. Nagehanın telefonuna mesaj sesi gelmişti bile, bu aile grubunda ;benim çekirdek ailem, nagehanın çekirdek ailesi ve halamın çekirdek ailesi vardı. Yani üç kardeş grubu bile denebilirdi. Telefonuma övgü mesajları yığıldığında telefonumu sessize alıp cebime koydum. Eşyalarımızı toplayıp, içeri geçtik. Karnımız acıkmaya başlamıştı. Nagehan kahveleri bende yemekleri yapıcaktım işe giriştik. Nagehanın işi bitince yayılarak sandalyeye oturup beni izlemeye başladı ben bu durumdan rahatsız olup "sanki çok iş yaptın, kalk da sofrayı hazırla" dedim. "tabi hazırlıyım" derken tabakları almıştı bile "ee kuzen artık aşık olursun heralde" dedi bilmişce
Haklıydı da bu yaşıma kadar hiç kimseye aşık olmamış veya ilişki yaşamamıştım. O ise ayda bir sevgili değiştirenlerdendi. "hiç sanmıyorum, bu halde kimseyle ilişki yaşayamam" alında ele alıcak olursak yeşil gözlerim, kıvrımlı bir burnum, biçimli bşr çenem, kahverengi ve sarı renkte saçlarım vardı. Saçımı boyatmamıştım doğuştan bşr parça sarı saç vardı diyerleri ise koyukahverengiydi. "off kuzen kaç kere söyleyeceğim Sen hepimizden daha güzelsin ya anlamıyosun ya da anlamak istemiyorsun" konuyu değiştirmek istercesine"kuzen şu manzaraya bak sonbahardayız görüntü ve hava muhteşem yemekten sonra evin önündeki yürüyüş parkına çıkıp biraz yürüyelim mi " konuyu değiştirdiğimi fark edince pis pis sırıttı ve gülerek" yürüyelim bakalım "dedi hemen yemeğimizi yiyip odalarımıza geçtik. Dolaptan siyah taytımı ve kırmızı gömleğimi çıkardım. Siyah taytım bacağımın hepsini sarıyordu.sora gömleğimi giyip uçlarını bağladım ve üstüme siyah kapşonlu eşofman üstümü alıp çıktığımda nagehan saçıyla uğraşıyordu. Bense bir at kuyruğu yapıp çıkmıştım. "hadi gidelim" "tamam"dediğinde ayakkabılıktan bilekli beyaz spor ayakkabılarımı çıkarıp kapının önübe koydum. Ayağıma ayakkabılarımı giyerken anahtarımı aldım ve kapıyı kilitledim. Parka geldiğimizde yarış yapmaya karar verdik. Ama kimin kazanacağını ikimizde biliyorduk. Ben çünkü uzun yıllardır basketbol ile ilgileniyordum ve bacaklarım nagehana göre daha uzundu. Ve 3,2,1 başla...
Daha başlar başlamaz ikimizin arasında ki mesafe gittikçe arttı.ayağımızın altında ezilen yaprakların çıtırtı sesiyle koşuyorduk. Sonunda parkın sonundaki banka oturup soluklandım. Nagehan Herhalde geç kalacaktı hiç gözükmüyordu. Önümden kırmızı bisikletli bir erkek geçerken " off susadım" dedim çoçuk bisikleti durdurup ağaca dayadı bir suluk alıp yanıma geldi. "buyrun" 'bu ne' der gibi yüzüne baktığımda " susamışsınız buyrun için" dedi "çok teşekkür ederim" dedim ve suyu içmeye başladım ayıp olmıyacağını bilsem hepsini içebilecek durumdayım yarısını içip çocuğa doğru uzattım" Çok teşekkür ederim. Buyrun oturun" "tabi "diyerek oturdu." bu arada ben ercan " " bende arya" " memnun oldum." bende" " ee arya ne yapıyorsun" dedi " ne gibi?" " okuyor musun, çalışıyor musun mesela" "hem okuyorum hem çalışıyorum" " nasıl yani" " haftasonları mavi kafede garsonluk yapıcam. Hafta içi ise okula gidip gelicem" "hangi üniversite?" "yeditepe" " aa ne tesadüf bende, peki ya hangi bölüm" "halkla ilişkiler" "benimde" dedi gülümseyerek. Bende gülümsedim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonbahar
Novela JuvenilEvet bir sonbahar. Ama değişik bir son bahar, sevdiğini ve sevildiğini unuttuğun bir sonbahar. 18 yaşındaki bir kız için fazla ağır ve yıpratıcı sonbahar. Unuttuklarını unuttuğuna bile kızdığın bir sonbahar. O yaşına kadar hiç ağlamamış, hiç başını...