Antikacı

57 21 6
                                    

Hani hint filmlerinde bir yere girersiniz ve o yer sizi büyüler ya iste sanırım şu anda tam olarak onu yaşıyordum.

Güzelliğin girdabı her yanımı sarmıştı.Bu kadar güzel bir yer nasıl saklı kalabilirdi?Sanki biri onu saklamak,özenle korumak için elinden gelen her şeyi yapmıştı.İçime garip ama bir o kadar da güzel yerin kokusunu çektim.Baharat kokuyordu.Ama böyle rahatsız etmeyecek cinsten.

"Hint rüyasına hoş geldin."Gözlerim onu buldu.Hani şu bende yıllar önce kaybettiğim hissi veren ama hiç kaybolmamış çocuk...Kimsin sen,fazla mı geç karşılaştık seninle?

"Sen cidden harikasın."diye onu tebrik ettim.Evet.Gördüğünüz üzere kafayı yedim.Sapığımı destekliyorum.

"Ahh...Biliyorum.Bunu söyleyen ilk sen değilsin.Emin ol."Onun bu ukalaca tavrına karşın şu an bulunduğum yerin ahengiyle çılgına dönmüş durumdaydım.Ki fazla tavrını takmadım.

"Buralarda epey durdun sanırım."Gözleri asfaltı delmek istercesine asfaltaçakılmıştı ve boştu.Söylediğim sözler onda girdaplar çıkardığı çok belliydi.

"Olması gerekenden daha fazla..."Burayı sevdiğini görebiliyordum.Ama sesinde nedenini anlayamadığım bir kırılmışlık vardı.Koca şehir sen bu badem gözlü çocuğa ne yaptın?

"Eee tamam bu kadar konuştuğumuz.Hadi çantamı bulalım.Eminim o da annesini çok özledi."dedim.Sözlerim üzerine buğulu havayı dağıtıp güldü.

"Bulalım bakalım annesinin kuzusunu."Bu sefer gülme sırası bendeydi.Açıkça söylemek gerekirse çok gülen biri değildim.En azından samimice gülen biri asla olmadım.Hyat hikayem çok da benim istediğim gibi başlamamıştı.Ülkeme çok gitme fırsatım olmasa da vatan bir başkaydı.Ama bu hayatı yine de tercihlerimle ben şekillendiriyordum.Ve pes etmeye de niyetim yoktu.

Can'la bir süre gezdikten sonra yaşlı bir amcanın dükkanına geldik.Antika şeyler satıyor gibiydi.Can dükkanın önüne geldiğimizde uzun uzun içeriye baktı.Acaba amcayı tanıyor olabilir miydi?Gözlerini aniden camdan çekti.Sanki oraya bakmak ona acı veriyordu.

"Bu dükkanda aradığını bulacağına eminim.Ya da evladını mı desem...Neyse sen içeriye bir bak.Benim de ilerden alınacak şeylerim vardı.İşin bitince burada buluşuruz."Dedi.Benim tek kelime etmeme fırsat bırakmadan ilerlemeye başladı.Buraları en iyi o biliyordu.İçeride kızım varsa vardır.Yani sanırım...

İçeriye yavaş adımlarla girdim.Camdan gözüken yaşlı adam uyuyordu.Uyandırmakla uyandırmamak arasında kaldım.Ama yavrucağımı bulmak istiyorsam biraz yardım da almam gerekirdi.

"Şey...Merhaba!"diye yaşlı adama seslendim.Seslenişimle yaşlı adam homurdanarak kalktı.Bu homurdanma pek de iç açıcı değildi.

"Ne istiyorsun küçük velet."Adamın bana hitabıyla afalladım.Kötü bir söz söylemesini anlayabilirdim fakat bana çocuk demesi birazcık gurumu kırmıştı.

"Bayım çanta alacaktım."Bana ters ters bakıp ayağa kalktı.

"Ne yani beni bunun için mi uyandırdın?"diye sordu.Amcacığım benim söz konusu olan kayıp yavrum.

"Kusura bakmayın."Ters bakışlarını sürdürerek binanın arka tarafına doğru yürümeye başladı.Sanırım bu benimle gel demek oluyordu.Paytak diye nitelendirdiğim adımlarla arkasından yürüdüm.

Elinde tuttuğu nesneyi bana gösterdi.

"Aradığın şey bu mu?"Gözlerim aniden alev aldı.Yıllardır rüyalarımda gördüğüm ama bir türlü ulaşamadığım yavrum karşımdaydı.

"Takendisi!"diye çığlık attım.Yaşlı adam kullaklarını tuuttu.

"Yavaş be küçük velet senin yüzünden kulak zarım patladı."Amcaya gülümsedim.İstediğim çantayı bulmuştu ya daha ne kadar bağırsa umurumda olmazdı.

"Peki borcum ne kadar?"Amca iyice beni süzdü.Gözleri sanki birini arıyordu.

"Borcun falan yok."Gözlerimi anlamadım şeklinde açtım.

"Anlamadım."Amca gözlerini kaçırıp eliyle gitmemi işaret etti.

"Borcun falan yok işte.Hadi git."Amcayı daha fazla kızdırmamak adına mükemmel ötesi çantamı da alıp dışarıya çıktım.Niye bunu bana bedavaya verdiğini anlamamıştım.Belki beni fakir görüp iyilik yapmak istemişti.

"Kızını buldun mu?"Sesle yerimden sıçradım.

"Niye oradan buradan birden çıkıyorsun.Senin yüzünden yakında paranoyak olacağım.Hem belki kız değil erkek?"dedim.Yine o çarpık gülümsemesi yüzündeydi.Ama gözleri her antikacıya baktığında hüzünleniyordu.

"Senin reflekslerin kuvvetsizse ben ne yapabilirim.Ve ayrıca çantana oğlum demek istiyorsan da sen bilirsin.Böyle bir çantaya oğlum demek bence hakaret olur.Hem kızlara hem oğlanlara."Ona çok konuşma bakışı attım.Anlayabildi mi o ayrı mesele.Ama anlasa iyi olurdu.Yoksa bu kafayla giderse çok konuşmaktan(ayrıca pabuç dilli)evde kalacaktı.

"Can bu arada antikacıda garip bir şey oldu."Yüzündeki çarpık gülümseme aniden silindi.Biraz önceki Can'la şimdiki Can arasında dağlar kadar fark vardı.

"Ne gibi?"Vereceği tepkiyi çok merek ediyordum.Anladığım kadarıyla antikacının onda farklı bir yeri vardı.

"Çantayı bana bedavaya verdi.İnanabiliyor musun?Bedavaya!"Rahatlamış yüzü gözümden kaçmamıştı.Çünkü insanlar her gün birbirine bedava çanta verirdi.Yani rahatlaması normaldi.

"Ne diyebilirim ki demek ki şanslı günündeymişsin."Bu sözleri eli cebinde söylüyordu.Cidden garip giden bir şeyler vardı.Aniden gözleri beni buldu.

"Peki antikacı sana nasıl davrandı?"Yaşlı adam gözümün önüne geldi.Amanın o nasıl sinirdir öyle!

"Senin antikacı biraz sinirli çıktı Luca."Gözleri cam vitrinli antikacı dükkanına döndü.

"Aslında çok sevecen birisidir."Gözleri tekrar beni buldu.Söylememesi gereken sözleri söylemiş gibi dudağını ısırmıştı.Benden kesinkes bir şeyler saklıyordu.

"Ve bana Luca değil Can de!"

Bulutları Ağlatan AdamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin