Ozan

56 19 2
                                    

"Ozan!"diye çığlık attı Dilan.Arkamı döndüm.Bizim klasik Ozan'la karşılaştım.Her zamanki Ozan...Çığlık atılacak ne varsa artık.

"Sen Türkiye'den ne zaman döndün."diye çığlıklar arasında tekrar Ozan'a sorusunu yöneltti.Dilan gerçekten çığlık atılacak bir durum yok.Sadece Ozan tatilden döndü.Göz devirme isteğime karşı koydum.Yoksa bu gidişle şaşı olacaktım.

"Hoş geldin Ozi."dedim.Selamlaştık.Hiç kimse kusura bakmasın.Ben Ozan geldi diye öyle ergence çığlıklar atamam.Hem Ozan benim dünya ahiretlik bacım.Tamam bu pek olmadı ama olsun.

Ozan gruba en son katılan şahıs.Mavi gözleri ve siyah saçlı tam Türk erkeği.Gerçi Türk erkeği siyah gözlü oluyordu ama mavi gözlü olmasa tam Türk erkeği.

Genel olarak üçümüz birlikte takılırız.Aramıza pek kimse girmez.İşin durumu böyle olunca da hep Türkçe konuşuyoruz.Türkçe şakaları genellikle Ozan yapar.Biz de öğreniriz.Ee bizde kendi tenceremiz de yuvarlanıp gidiyoruz işte.Bu söz böyle miydi hiç bir fikrim yok.Ama Ozan'dan duyduğumuz kadarıyla idare ediyoruz.

"Kızlar!Hiç mi değişmezsiniz?Bıraktığım gibisiniz."Burun kıvırdım.

"Sen zaten evrime kafa atıp Brad Pitt olmuşsun.Az sonra Braaaadd diye üstüne atlarsak şaşırma."Yarım gülümsedi.Yarım gülümsemesiyle az önceki garip yabancıyı hatırlattı.

"Acla yine evi değiştirmişsin.Sana kaplumbağa tarzı bir ev lazım.En azından evi taşımak zorunda kalmazsın."Ozi'nin kafasına bir tane indirdim.Bu çocuk gerçekten çok zevzekti.Ama yine de onu seviyorduk.

"Ozan sınıfta kalmadın değil mi?"diye Dilan hızlıca sordu.Dilan'ın hayaliyse Ozan'ın da bizimle dünya turuna gelmesiydi.Ama Ozan Mühendislik Fakültesi'ndeydi.Bize katılması pek de uygun gözükmüyordu.

"Dilancık!Sınıfta kalmış olsaydım hiç burada olur muydum?Ailem beni çoktan babanemin yanına göndermiş orada koyun otlatıyor olurdum."Ozan'ı koyun otlatırken düşününce güldüm.Ozan ve koyun otlatmak.

"O zaman iki gün sonra kampüste buluşuyoruz.Gençler her zamanki gibi kampüsü yine yakacağız."Güldüm.

"Herhalde gerçekten kampüsü yakmaktan bahsediyorsundur.Yoksa dostum sen ve havalı olmak yan yana bile gelemezsiniz."Ozan kendini havalı göstermeye çalıştığı bir kaç hareketten sonra burnuma dokundu.

"Sen öyle san tatlı kız!"Tabi tabi başlıklı bakışlarımı Ozan'a yönlendirdim.

"Peki o zaman.Ben eve çıkıyorum.Sayenizde ne stres ne de başka bir şey kaldı."Ozan tam anlamıyla sırıttı.

"Tabi kızım biz adamın aklını alırız."Kafamı Ozan'a çevirdim

"Bu yeni mi?"

"Hem de yepis yeni!"Ve kahkayı patlattı.

"Lütfen Türkiye'de böyle konuştuğunu söyleme."Gülmekten yaşarmış gözlerini sildi.

"Yok yok.Bu Hayko tarzı."Ne dediğini pek anlamasam da eve doğru yürümeye başladım.Şu anda içimdeki buz dağları ard arda patlıyordu.Sanırım buna soğuk espiri diyorlardı.Ne yaşadığınızı az önce muhteşem bir şekilde anladım.

Eve girmemle tekrardan mütiş dağınıklık beni karşıladı.Bu dağınıklıktan hemen kurtulmam gerektiğini fark edip kolları sıvadım.Evet.Muhteşem Güç Acla hemen bu koca dağınıklık yaratığını halletmeliydim.Kısa sürede(6 saat)de dağınıklıktan kurtuldum.Daha ne olduğunu anlamadan kendimi yatakta buldum.

Fısıltı yükseliyor geniş çayırların altından.Sanki hepsi bana doğru sesleniyor ve beni içine çekiyorlar.Karşı koyulması zor bir fısıltı...En sonunda buğday başakların olduğu bir tarla da yolum bitiyor.Ama tam hasat vakti.Başaklar artık sararmaya başlamış.Biraz daha kalsalar üründen geriye bir şey kalmayacak.

Burada fısıltı git gide daha da güçleniyor.Ve bir saraltı.Saraltının ne olduğuna gelirsek karaltının sarılaşmış hali.Onu görünce anlıyorum.Saraltı buğdayların arasından çıkıyor.Ve kokusu her yanı sarıyor.

"Hoş geldin."


Bulutları Ağlatan AdamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin