~6~ Zorunlu.

46 4 0
                                    

İyi okumalar! Sizi seviyorum.

~~~

"Uzay. Sana ciddi ciddi soruyorum. Delirdin mi?"

Zeynep'in saçma sapan sorusuyla gözlerimi devirdim.

Kulağa hiç masum gelmemesine karşın kendimi zorunda olduğumuza ikna etmeye çalışıyordum. İşe yaramasa da kendimi avutmak iyi geliyordu.

Tamam, insanları öldürmek gerçekten kötü bir fikirdi. Ama buradan kaçabilmemiz için lazım olan şey buysa, ben de Zeynep'in ikna olması için rol yapabilirdim.

"Zeynep asıl sen delirdin mi? Tabiki de öldüreceğiz. Yoksa nasıl kaçarız?" dedim oturduğum yerde arkama yaslanarak. Kafasını eğdi ve gözlerini kapattı. Sanırım olasılıkları değerlendiriyordu.

Tek şansımız vardı ve bu şansı iyi kullanırsak bu lanet olası yerden kurtulabilirdik. Bu şansı onun berbat etmesine izin vermeyecektim. Zorla da olsa Zeynep'i ikna etmek zorundaydım. İkna yeteneğim pek iyi değildi fakat bu konuda onu gerçekten yola getirebileceğime inanıyordum.

"Bana tek bir şey söyle. Benimle misin, değil misin?" dedim elimi elinin üstüne koyarak. Bana baktı ve derin bir nefes verdi.

Hala onun cevap vermesini beklerken kafasını çevirip yavaşça etrafına bakındı. Düşünüyordu ve bu kadar uzun düşünmesi iyi değildi. Ne zaman böyle kararsız kalsa hep 'Hayır.' derdi çünkü. Tanıyordum onu.

Kafasını iki yana salladı ve kısık sesle konuştu.

"Üzgünüm, yapamam."

"Tamam o zaman kalk gidiyoruz." dedim ayağa kalkıp elimle onu çekiştirirken. O da kalktı ve yüzüme anlamayarak bakmaya başladı.

"Uzay, duymadın mı? Hayır dedim. Ben yokum bu işte."

Gözlerimi kapattım ve sinirlendiğimi belirtircesine nefesimi verdim.

Tabiki de ne dediğini anlamıştım. Ama umurumda değildi. Zaten sormam hataydı.

Ah, olamaz! Çok dengesiz davranıyordum ve ben Zeynep'in yerinde olsam yüzüme bir tane yumruğu çoktan geçirmiş olurdum.

Buradan kaçacaktık ve isteyip istemediğini gram umursamıyordum çünkü ikimizin de iyiliğini düşünüyordum.

'İyilik' kelimesini bazen çok yanlış anlıyor olabilirdim. Ama beynim bunu kabul etmişti. Bize yararı dokunacak her şey iyilik değildi, ama bencillik kurallarını da içeri alarak bakarsak, evet öyleydi. Şu anda ise kimseyi göz önünde bulundurarak karar veremeyeceğimiz için, yapmalıydık.

Bencil olmalıydık ki istediğimiz şeylere ulaşabilelim.

"Gayet iyi anladım. Ama sana sormaktan vazgeçtim şu an. Buradan kaçacağız. Sakın ağzını bile açma."

Arkamı dönüp onu çekmeye devam ettim. Hızla elini çekince dönüp ona baktım. Sinirle bana bakıp sırtını döndü ve gidip tekrar oturdu. Bu hareketi benim sabrımı taşırırken yumruğumu sıktım.

Bana ne yaparlarsa yapsın çabuk sinirlenmezdim. Çok önemli bir şey olmadıkça sinirimi göstermezdim.

Ama şu an bu kurallar yıkılmıştı sanki. Bu kadar küçük bir şeye çok sinirlenmiştim. Aslında benim için hiç de küçük değildi. Burada hayatımız söz konusuydu ve ben gözümü karartmıştım.

KAÇIŞ YOK //ASKIDA//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin