İyi okumalar! Sizi seviyorum.
~~~
Şaşkınlıkla ağzım açık bir şekilde Aylin'e bakarken iki elimin arkada birleşmesiyle kafamı önüme eğdim. Buraya kadardı. Küçük maceramız bugün bitmişti sanırım. Açıkçası bunu istiyordum. Maceranın bitmesini istiyordum. Ama böyle değil.
Zaten serbest kalmamız hayal edilemezdi. Benim her ne kadar bunu düşmemiş olsa da maalesef gerçek buydu.
Günlerdir bunun hayalini kuruyordum ama özgür olarak. Bileklerimi çevreleyen kelepçelerle değil.
Soğuk metal bileklerime değdiğinde ardından bileklerim kelepçenin içinde hapsoldu. Ben hala Aylin'e kenetlenmiştim. Davranışlarını dikkatle izliyordum. Ne yapacağını gözlemliyordum. O ise sadece kafası önde olarak duruyordu ve iç çekerek ağlıyordu.
Ağlamalıydı zaten. Çünkü bu yaptığı da resmen bir ihanetti. Belki bizi yanına alarak dert edinmek ve başına bela almak istemiyordu. Ama açıkçası umrumda bile değildi. Ne olursa olsun, bu bize yapılmış büyük bir kötülüktü.
Arkamdaki adam beni kolumdan sıkıca tutup salondan çıkarırken arkamdan gelen Zeynep'e ve yanındaki polise baktım. Ağlamıyordu, aksine çok rahattı. Anlamamıştım onun bu halini. Korkması falan gerekirdi. Çünkü uzun bir süre hapiste kalabilirdik. Hatta kalabilirdik değil, kalacaktık.
Şimdi bizi gözaltına götürüyorlardı. Sonra mahkeme. Cezaevi. Mahvolacak bir hayat.
Bir polis önden gidiyordu ve bizde arkasından onu takip ediyorduk. Beni kollarımdan tutan polise ani bir hareket yapıp içimdeki hırsla yumruk atmak istemiştim ama sonra bunun çok kötü bir fikir olduğunu anlayıp vazgeçtim. Sanırım en mantıklı olan seçenek uslu durup cezamıza katlanmaktı. Hiç cazip gelmese de yine olay çıkarmak istemememden dolayı kafamı eğip polisi takip etmeye devam ettim.
Daireden çıkıp asansöre bindiğimizde sanki o dakikalar bana yıllar gibi gelmişti. Çok sıkıcıydı ve beklediğim kadar heyecanlı değildi. Yani filmlerde falan polisin suçluları kelepçeleyip götürmesi daha heyecanlı oluyordu. Ama burada hiç böyle değildi.
"Çünkü bu gerçek hayat salak."
Şu an seninle hiç uğraşamayacağım.
Üstümde mont olmamasından dolayı dışarı adımımızı attığımızda vücudumun iliklerine kadar donduğunu hissettim. Ama neyseki pijama falan giymemiştim ve normal kıyafetlerimleydim.
Acınacak bir durumda olduğumu kabul ediyordum.
Kafamı eğip arabaya bindiğimde herkesin bakışları üzerimde olduğu için hissettiğim rahatsızlıkla yanımda oturan Zeynep'e baktım. Çarpık bir gülümseme yer edinmişti yüzünde.
Bu kız gerçekten delirmişti.
Bundan gerçekten mutlu muydu? Gözaltına alınmaktan memnun muydu? Bunu ciddi anlamda merak ediyordum.
İnsanların ilgi alanı olmaktan her zaman nefret etmiştim. Göz önünde olmaktan her zaman nefret etmiştim. Ama bugünlerde nefret ettiğim her şey gerçekleşiyordu. Aynı bunun gibi.
Neredeyse tüm sokak buradaydı ve bizi izliyordu. Çekirdek çitleyenler bile vardı.
O kadar heyecanlı da olmamasına rağmen insanlar için bir muhabbet konusu ortaya çıkmıştı sonuçta. Artık arkadaşlarına "Geçen gün bizim mahallede iki kızı kelepçeleyip götürdüler. Ne olay ama değil mi?" diyebileceklerdi. Onların adına bu yüzden sevindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇIŞ YOK //ASKIDA//
ActionHer an yanınızda bir ruh olduğunu bilmek nasıl bir histir? Öteki dünyaya ait olan, fakat bu dünyada yolunu kaybetmiş bir ruh. Bazen de başınızı belaya sokan. Uzay bu dertle başa çıkmaya çalışırken arkadaşının bir telefonu üzerine büyük bir maceraya...