~3~ Yardımcı.

74 9 0
                                    

İyi okumalar! Sizi seviyorum.

~~~

Ona kenetlenmişti gözlerim. Sinsi ve alaycı bir şekilde gülerken ben hala üzerimdeki şaşkınlığı atamamıştım.

Mert Gürsoy.

Hiç bir zaman yanından ayrılmayan arkadaşı Güney'le geziyordu yine. Ona olan nefretim bir aralar gözümü kör edecek boyuttaydı. Hala da öyle. Ama unutmaya çalışmıştım.

Nereden karşıma çıktığı hakkında hiç bir fikrim yoktu. Onu en son bir yıl önce falan görmüş olmalıydım. Hiç değişmemişti. Aynı yüz ifadesi, aynı arkadaş ve aynı tip.

"Senin burada ne işin var?" dedim ona bir adım yaklaşarak. Sorgulayıcı ve sinirli bakışlarımı atıyordum. Zeynep ne olduğunu gayet iyi bildiği için kollarını göğsünde birleştirmiş Mert'e öldürücü bakışlarını yolluyordu.

"Bir hava alayım dedim, bir baktım siz! Selam vereyim diye geldim. Arabanız da pek güzelmiş gerçekten. Ne bela çıkardın insanların başına bu tuhaf arkadaşınla birlikte?" dedi bana yaklaşarak. Gözlerimi kapattım ve sakinleşmeye çalıştım. Bu çocuk gerçekten bir gün elimde kalacaktı. Bilmiş tavırları insanı deli ediyordu. Bir aralar ondan nasıl hoşlandığımı şu an aklım almıyordu!

Hem ona neydi ki? Ne yaptıysak yaptık. Onu ilgilendirmezdi.

Ayrıca sabahın bu saatinde beni burada bulması oldukça tuhaftı.

"Kapa çeneni. Sen git de o yandaş dediğin insanın arkandan neler çevirdiğine iyi bak!" dedim Güney'e bakarak. Mert kafasını çevirip ona baktı. Tekrar gözlerimiz buluştuğunda inanmamış gibi baktı.

Güney onun arkasından zamanında çok işler çevirmişti. Mert'in hiçbirinden haberi olmamasına rağmen benim vardı.

Nereden bildiğimi gerçekten unutmuştum. O zamanlar iyi bir takipçiydim doğrusu.

"Sana yaptıklarımızı kaldıramadın, şimdi de ona mı iftira atıyorsun? Gerçekten olmayan aklını kaybetmişsin, cadı." dedi ve bir kahkaha patlattı Güney'le birlikte. Yumruğumu sıktım. Benimle böyle konuşamazlardı. Bana hakaret ederlerse belki sinirlenmezdim, ama onlar Hayat'a ve bana hakaret etmişlerdi. Bu kabul edilemez derecede iğrençti.

Cadı sıfatını sırf Hayat'tan dolayı verdikleri için sinirlenmiştim. Ona laf edemezlerdi. Çünkü ben buna dayanamıyordum.

Sinirlenmiştim. Onlar karşımda hala kahkaha atarken artık zamanı gelmişti. Bu zamana kadar bana yaptıkları her şeyin acısını çıkarmalıydım. Şimdi.

Ya bu neydi şimdi?! Sabah sabah gelip sinirimi tepeme çıkarıyorlardı. Hangi cehennemden çıkmışlardı?

"Yeter!" diye bağırdım. Kahkahaları kesebilmiştim nihayet. İkisi de bana boş boş bakıyordu. Korku yoktu. Sadece ne yapacağımı bekliyorlardı.

Zaten bir lafımla korkmalarını değil, bir hareketimle korkmalarını bekliyordum.

"Artık yeter!" dedim üstlerine doğru yürüyerek. Sinirimi dışa oldukça vurmuştum ve bu onların bir iki adım geri gitmesini sağlamıştı. Kötü oldukları kadar da korkaklardı ama bunu belli etmemeye çalışıyorlardı. Onları çok uzun zamandır tanıyordum, huylarını iyi bilirdim.

KAÇIŞ YOK //ASKIDA//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin