İyi okumalar! Sizi seviyorum.
~~~
Ölmeyi haketmek.
Ölüm. İçinde ne kadar çok şey barındıran bir sözcüktü.
Şu an ölüme istemeyeceğim kadar yakındım. Kimsenin istemeyeceği kadar.
Sanki bir uçurumun kenarındaydım. Bir adım atsam ölecek gibi. O kadar yakın.
Ölmeyi haketmiyordum. Kimse böyle bir şeyi haketmezdi.
Ağlamam kesilmişti çünkü hiç bir şeyi durdurmadığı kanısına varmıştım. Acıyan yerleri kanayan ellerimle tutarken hala bana yardım etmeyen Zeynep'in ne yaptığını ciddi anlamda merak etmiştim. Tek işittiğim sesin bile ne olduğu anlaşılmıyordu. Bir şeyler duyuyordum. Bağırma gibi. Kafam o kadar kötü durumdaydı ki anlamıyordum hiç bir şey.
Artık dayanamayacaktım. Mert bırakmıştı artık beni. Gitmişti. Acımıştı bana sanırım.
Soğuk betonun üstünde gözlerimi kapattım. Derin bir uyku lazımdı bana. Acılarımı giderecek.
***
"Bugün doğum günüm!" diye bağırdı Uzay heyecanla annesine sarılırken. Güldü kadın. Onu böyle mutlu görmeyi seviyordu çünkü oldukça incinmişti. Yalnızlık onu incitmişti.
Uzay evin içinde koştururken kapının çalmasıyla hemen kapıyı açtı. Karşısında Zeynep ve annesini görmesiyle yüzündeki kocaman gülümsemeyi daha da genişletti. Biricik arkadaşı gelmişti. Onun için gelmişti. Elinde kocaman bir kutuyla!
O gün fazlasıyla mutluydu. Fakat tek bir sorun vardı, o da evin fazla kalabalık olmamasıydı. Tek arkadaşı olan Zeynep, onun annesi ve kendi annesi babası dışında kimse yoktu. Bu onu üzüyordu ama pek belli etmemeye çalışıyordu. Her zaman onun kalbinde bir burukluk olarak kalmıştı yalnızlık zaten.
Dokuz yaşına girdiği için sevinçliydi. Bu hep onun hayaliydi. Dokuz yaşına girmek. Artık biraz da olsa büyüdüğünü hissediyordu çünkü.
Çalan müzikle beraber Zeynep ile birlikte saçma sapan dans etmeye başladılar. Büyükler aralarında sohbet edip gülüşüyorlardı. Ruh ikizini bulmuştu Uzay galiba.
Zeynep'ti onun ruh eşi. Hatta ikisinin isimlerinin kısaltmasını bile yapmıştı Uzay. ZeyAy!
Sıra pasta kesmeye ve hediyeleri açmaya geldiğinde en sevdiği kısmın bu olduğunu bildiği için aceleci davranarak bahçeye çıktı Uzay. Hep o hediye kutularının içinden ne çıkacağını merak ederdi.
İlk önce çilekli ve harika görünen pastayı Zeynep ile üflediler. Gözlerini kapadı Uzay. Dilek diledi. Hayatında en istediği şeyi geçirdi aklından.
"Hep mutlu ve sağlıklı olmak istiyorum. Ha bir de büyüyünce filmlerdeki gibi bir macera yaşayayım." diye geçirdi içinden. İzlediği filmlerin hepsine özenirdi hep. Öyle bir hayatı olsun isterdi her zaman.
Belki saçma bir dilekti, ama yine de istediği her şeyi dilek olarak diliyordu. Bu da onlardan biriydi.
Kavurucu sıcakta terlemişti herkes. Bir an önce hediyeleri açmak istiyordu Uzay. Zeynep ona ikide bir "Benim hediyemi açınca çok beğeneceksin." dediği için daha da meraklanmıştı.
Pasta faslı bitince nihayet hediyelere gözünü dikti. En büyük olanı sona bırakacaktı. Zaten beş tane hediye vardı. Üçü anne babası ve Zeynep'ten, diğer ikisi de işleri olduğu için doğum gününe gelemeyen teyzesi ve dayısına aitti. Her zaman güzel olanı sona bırakmayı tercih ederdi.
![](https://img.wattpad.com/cover/78001683-288-k915141.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇIŞ YOK //ASKIDA//
حركة (أكشن)Her an yanınızda bir ruh olduğunu bilmek nasıl bir histir? Öteki dünyaya ait olan, fakat bu dünyada yolunu kaybetmiş bir ruh. Bazen de başınızı belaya sokan. Uzay bu dertle başa çıkmaya çalışırken arkadaşının bir telefonu üzerine büyük bir maceraya...