~ VEDA ~

3.5K 186 15
                                    

Emeğe saygı lütfen!

Vote ve yorumlarınızı bekliyorum 😘

***************

Kafamı kaldırıp çıkış kapısına ilerlemeye başladığımızda gördüğüm tanıdık sima yerime çivilenmemi sağlamıştı. Gözlerimin yanmaya başladığını hissettiğimde ağlayacağımı anladım. Tüm vücudumu titreme aldığında beynim sadece öfke sinyalleri veriyordu. Gözlerimiz buluştuğunda gözlerimin dolduğunu anladım. Ağzımdan tek kelime çıkabildi.

"Sen-..."

Yalanlarla dikilmiş bir gökdelenin üstüne oturtulan minik bir kızdım ben. Hayata dair güzel planlarım, hayallerim vardı. Yaşanmamışlıklarım, yaşanacaklarım vardı.

Şuan ise gökdelenin altından bir parça alınmıştı ve tüm gökdelen yıkılmıştı. Bense yıkılan yaşanmamışlıkların altında ezilmiş, ruhumu teslim etmiştim. Aynı şekilde tüm umudumu ve hayallerimi de kaybetmiştim.

Bulanıklaşan görüş alanımdan gözlerimi o karanlığa hapsettim. Belki hayatım boyunca son kez göreceğim o gözlere unutmak istemezmiş gibi baktım. Unutmak istemiyordum. Kalbi gibi karanlık olan gözlerini nasıl unutabilirdim ki zaten?

"Ne işin var burada Ezik? Dilenmeye mi geldin?"
Sesindeki alaycı ifade bir yana gözlerindeki küçümseme kalbimi bir kurşun misali delip geçerken tüm yaşanmışlıklara inat gözlerimden yaşların akmasına izin vermedim. Yine beni paramparça etmişti. Zaten paramparça olan kalbimi dahası mümkünmüş gibi parçalıyordu. 'Daha fazla parçalanamaz!' dedikçe sanki bana inatmış gibi dahada parçalanıyordu kalbim.

Daha onaltı yaşındaydım. Bu kadar küçükken bu kadar büyük acılar çekmem normal miydi?

DEĞİLDİ.

Yaşadıklarımı gözden geçirdim. Bunları hakedecek ne yapmış olabileceğimi düşündüm.

HAKETMEMİŞTİM.

Bitkin vücudum kalbime inat ona doğru bir adım attı. Engellemedim.Engelleyemedim.
Bir kaç adımla yanına ulaşmıştım. Yüzümü yüzüne yaklaştırdım. Hapsolduğum o karanlığa pür dikkat bakarken yine kalbimden bağımsız fısıldamaya başladım.

"Yaşanan bu kısacık hayat boyunca bile insanların pişmanlıkları olur. Hayıflanarak söylediği keşkeler...
Sen benim tek pişmanlığımsın. İlk keşkemsin.... " fısıltılarım sona erdiğinde derin bir nefes aldım.

"Sana yemin ederim ki hem pişmanlığın hemde keşken olacağım! Ve senin elinden hiçbir şey gelmeyecek EMRE GÜRER!!!" diye kulağına yaklaşıp tekrar fısıldadığımda bu sefer sesim kendinden emin ve kararlı çıkmıştı. Ne kadar kendimden emindim bilmiyorum ama söylediğim şeyin imkansızlık oranı belliydi. Tabiki %100'dü. Ne bekliyordunuz ki kendisi gibi taş bir kalbe sahip olan  şımarık züppenin günün birinde ezik varoşa söyledikleri bu ağır cümlelerden pişman olacağını mı? Yanılıyordunuz. Emre asla yaptığından pişman olacak bir insan değildi. 
Şayet öyle bir gün gelseydi bile herşey için çok geçti. Çünkü gidiyordum. Bu şehire kalbimi emanet ederek yeni bir hayata başlıyordum.

Emre benim sonunu bilmediğim ama yanlış olduğunu hissettiğim tek yoldu. O yol ise şuan çıkmaz sokaktı...

Yaklaştığım yüzüne son birkez bakıp her bir karışını ezberledim. Son kez hapsolduğum karanlığa baktığımda ne kadar derine indim bilmiyorum ama hiçbir duygu yoktu. O gecenin karanlığını almış olduğu gözleri artık kendimi hapsedebileceğim bir yer değildi. Hiçbir zaman bana ait olmamıştı ve olmayacaktı.

EZİK PRENSES Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin