Bölüm 4- Yeni başlangıçlar

29 3 0
                                    

    1 saatten fazladır sandalyemde oturmuş bu soğuk bakışlı adamı dinliyorum. Tane tane sanki beynimize kazımak istiyormuş gibi her şeyi ayrıntılı bir şekilde anlatıyordu. Adam gerçekten çok güzel konuşuyordu. Belli ki sürekli bu şekilde toplantılara katılıp konuşuyor çünkü bir saattir durmadan konuşmasına rağmen bir kişinin yüzünde bile sıkılmış bir ifade yok. Aslında bir saattir anlattığı şey bu yıl 15 kişi staja başlamış ama bu işin sonunda onlarla devam edebilecek kişi sayısı bir ya da ikiymiş. Böyle önemsemiyor gibi konuşabilirim ama bende o kişilerden biri olmak için elimden geleni elbette yapacağım çünkü böyle bir yerde çalışmak bana çok şey katacak bundan eminim. Tabii öncelikle bu adamın buradaki görevini öğrenmeliyim. Tahminime göre İK(insan kaynakları) müdürü ya da onun gibi üst düzey bi işi olmalı. Umarım bana sorun çıkarmaz ah tabii beni tanıdıysa. Tanımamış olmasını ummaktan başka çarem yok.

 “ Evet arkadaşlar söyleyeceklerim şimdilik bu kadar. Bu şekilde sık sık toplantı yaparız, şirketimizi diğer şirketlerden ayıran en büyük özelliği sadece üst kademedeki kişilerin değil bütün çalışanlarımızın fikirleriyle hareket etmemizdir ve bu fikirler toplantılarda paylaşılır. Bu yüzden toplantılara eksiksiz ve saatinde katılmanız gerekiyor. Geç kalmalara tahammül göstermeyiz bu sabahki olay sadece istisna olarak kalacak ve tekrarlanmayacak.” Dedi birden bana bakarak. Ah hadi ama bütün toplantı boyunca sonunda bu cümleyle bitiririm diye mi beklemişti. Utanarak başımı eğmiştim ama birden kafamı kaldırarak “Merak etmeyin, tekrarlanmayacak.” Dedim. Of şu dilimi bi tutamıyorum  yine herkesin kafası bana dönmüştü ve o adam bana sadece küçümseyici bir bakış atıp kafasını çevirmişti. Başımı tekrar eğdiğimde “Toplantı bitmiştir.” Sözüyle herkes ayaklanıp dağılmaya başladı.

Sandalyemde biraz daha oturup yerimden kalktım ama şuan ne yapacağımı bilmiyordum. Bugün çalışmayacak mıydık? Önümde siyah etek ve beyaz gömlek giymiş elinde dosyasıyla ben sekreterim diye gezinen bir bayana bugün ne yapacağımız sordum.

“Bugün sadece toplantı yapılacaktı sizlere atılan mailde bildirilmiş olması gerekiyordu.” Lanet mail!!

“Ah tabii teşekkür ederim.”

“Bu arada yarın sabah 8.30 da burada olmanız lazım. Hangi pozisyonlarda çalışacağınız yarın sabah söylenecek.”

“Tabii, iyi günler” deyip odadan çıktım.

Sadece bu mu yani? Birileri bize burayı gezdirmeyecek mi? İtiraf etmem gerekirse iç ve dış dizaynı gerçekten muhteşem yani belli ki her şey tek tek düşünülüp yerleştirilmiş ve gerçekten diğer katları merak ediyorum. Sonuçta önümüzdeki günlerde gezip göreceğim şimdiden baksam sorun olmaz diye düşünerek asansöre bindim ve 1e bastım. Ben inerken birkaç kişide binmek için bekliyordu. Hafifçe tebessüm edip dışarı çıktım. Burası kocaman bir odaydı ve burada da camlar yere kadar iniyordu ve panolarla ayrılmış masalarla çok da olmasa rahat bir çalışma alanına benziyordu. Kenarda mini bar tarzında bir şey vardı ve arkasında biri kendine kahve doldurup masasına doğru yürümeye başladı. Kimse benimle ilgilenmiyordu herkes işini yapıyordu. Burayı gerçekten sevmiştim rahat bir havası var. Arkamı dönüp tekrar asansöre bindim ve 2ye bastım. Bu katta birinci katla benzerdi. Asansörden inmeden 4e bastım.3ü zaten görmüştüm. Dördüncü katta indiğimde büyük bir fuaye alanıyla karşılaştım. 4 tane oda vardı ve her kapının önünde sekreterlerine ait olan masalar vardı. Her masanın üstü ajandalar dosyalar ve kenarlara yapıştırılmış post-itlerle doluydu. Bu katı daha çok sevmiştim çünkü insanlar çalışıyordu ve bu masalarından bile belli oluyordu. Ama tuhaf olan bu kat boştu. Yani kimse yoktu bir kişi bile. Tekrar asansöre bindiğimde gezdiğim katları düşünüyordum. En çok dikkatimi çeken katların yüksekliği olmuştu. Normal binalar gibi değil 2 kat daha yüksekti belki de ondan çok rahat ve ferah bir havası var. Birden kapı açıldı ve 6. Kattaydım. Ben düğmeye basmamıştım demek ki çağırmışlar ama etrafıma baktığımda kimseyi göremedim. Bu kat tamamen farklıydı. Ortada karşılıklı iki büyük masa vardı. Ama bu masalar diğer katlara göre daha düzenliydi. Yani bütün dosyalar arkadaki raflara düzenle yerleştirilmiş ve sandalyeler bile yerindeydi. Ağır ama insanı etkileyen bir tarzı vardı bu katın. Sağ tarafta bir oda vardı sanırım burası mutfaktı ama asıl önemlisi masaların arkasında duran ikili boydan boya kapıydı. Sanki birazdan kapı açılacak ve birileri beni kraliçeye takdim edecek gibi hissettim. Yaklaşsam da kapıyı açacak cesareti kendimde bulamadım ve arkamı döndüm. Asansörün düğmesine basıp beklemeye başladım tam o anda biri hızlıca merdivenleri çıkmaya başladı. Beni gördüğünde “ah sonunda buradaymışsın, yanlış kat 5. Kata gelmen gerekiyordu” deyip kolumdan tutup benimle asansöre bindi ve 5e bastı. Bir yanlış anlaşılma vardı sanırım. “Iı şey sanırım yan..” daha ben cümlemi bitiremeden. “Lütfen acele edin bugün toplantıya geç kalan 2. Kişiymişsiniz ve Aras bey çok dakiktir gecikmeyi sevmez. Şu an biraz sinirli toplantı başladı ve başvuranlar ikişer şekilde içeri alınıyor. Maalesef sizin eşiniz başka biriyle içeri girdi siz bekleyin ben düzenlemeleri halledip geliyorum.” Aah kız ne kadar konuştu öyle ve ben hiçbir şey söyleyemedim. Hadi ama ben hiçbir şeye başvurmadım ki neyden bahsediyordu? Etrafıma bakınıp tekrar o kızı aradım ama bulamadım. Birden yanıma bir kız geldi ve “Merhaba siz içeri girdiniz mi?” diye sordu.

MADALYON ( ASKIDA )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin