Bölüm-8

655 37 20
                                    



Masky’s POV

Sabah Sally’nin ayıcığını yüzüme sokarak,

“Masky, uyaaan!” diye tatlı tatlı konuşmasıyla uyandım. Gece Toby’le olan olayı düşünmekten uyuyamamıştım. Öğrendiyse ne yapmalıyım bilmiyordum. Heyecandan ölebilirdim. Ama öğrenmenin tek yolu vardı; davranışları. Bunu öğrenmenin ve Sally’nın ‘uyan,uyan,uyaaan!’ diye bağırışlarını durdurmanın tek yolu ise bir an önce kendime gelmekti. Yataktan kalkıp Sally’nin de saçlarını karıştırarak Sally’nin mızmızlanmalarıyla birlikte banyoya gittim. Yüzümü yıkadıktan sonra bugün kahvaltı hazırlama sırasının kimde olduğunu düşündüm. Ah, doğru. Hoodie ve Sally’deydi. Aslında Sally bu işe dahil olmıyacaktı ama Jeff ‘Haksızlıık!’ diye mızmızlanınca o da işe dahil olmuştu. Kahvaltı masasına gidip hazırlanan mükemmel kahvaltıya bakıp iç geçirdim. Dünki böbrekli waffledan sonra bunu görmek içimi rahatlatmıştı…

    Kahvaltıda Toby pek havasında değildi. Mutsuz görünmüyordu ama dalgındı. Herkes de farkına varmıştı. Ve tüm bakışlarda üstümdeydi. Bir şeyler yapmamı istediklerini daha açık bir şekilde belli edemezlerdi…Kahvaltıdan sonra Toby’le waffle alma bahanesiyle yalnız konuşmaya karar verdim. Öyle de yaptım. Waffle kelimesini duyduktan sonra hayır demesini hiç beklemiyordum da zaten. Asıl sorun ise dalgın olmasının sebebinin düşündüğüm şey olmasıydı.

“Eee, Toby?”

“Hmm?” Mutlu bir şekilde mırıldanma halinde söylemişti. Yüz ifadesi de çok tatlıydı. Waffle’ı sevdiği kadar beni sevse yeterdi be…(Masky kıro mod:ON)

“Bugün biraz dalgın gibisin sanki?”

“Onu da nerden çıkardın…?” Gözünü kaçırarak söylemişti.

Acaba nerden çıkardım. Kahvaltı boyu surat asıp tek kelime etmeyen bir Toby ya bizim Toby değildir, ya da bir sorun var demektir.

“Farkındaysan seni uzun bir süredir tanıyoruz Toby. Eğer bir sorun varsa bize anlatabilirsin. Özellikle de bana. Hafıza kaybı geçirmiş olabilirsin ama bunu yaşayan sadece sensin dostum.” Dedim gülerek. O da hafifçe gülümsedi.

“Teşekkürler Masky. Ama gerçekten bir sorun yok. Dalgındım sadece biraz.” Dedi. O ara markete varmıştık. Waffle’ları aldıktan sonra yolda gelirken aklıma Toby’i göle götürmek geldi. Belki hafızasına bir yararı dokunabilirdi. Hiçbir yeri atlamak istemiyordum.

“Toby, gözlerini ben aç diyene kadar kapalı tutabilir misin? Seni bir yere götürmek istiyorum.” Dedim. Bunu dediğimde Toby bir an şaşkınca yüzüme bakmıştı. Sonra kendine gelince kafasını olumlu bir şekilde sallayarak dediğimi yaptı. Ne yapmaya çalıştığımı anlamıştı sanırım. 30 saniye sonra ilk ‘Daha gelmedikmiii’ sini demişti…Birkaç dakikaya bilmem kaçıncı ‘daha gelmedikmi’ sini dedi ki demeyeceğim. Çünkü ağzını kapattım. Çok akıllıyım gerçekten. En sonunda gelebildiğimizde bu sefer önceki tepkisinin aynısını vermemişti. Göle dalmıştı resmen. Birkaç kez adını söylememe rağmen cevap vermemişti. Gözleri dolmuştu. Artık endişelenmeye başlamıştım.

“Toby, iyi misin? Toby!” derken birden gülümseyerek bana sıkı sıkıya sarıldı.

“Masky…hatırlıyorum! En azından bu geceyi…” dediğinde ne yapacağımı bilemeyip bende ona kollarımı  doladım. Saçlarının arasına da bir öpücük kondurmayı unutmamıştım. Bir süre duraksasa da güldüğünü hissetmiştim. Sanırım onu sandığımdan daha çok seviyorum…

Bir süre daha sarıldıktan sonra istemeyerek de olsa ayrıldım. Göl kenarında bir süre daha da oturmuştuk. Sonra ise beni sıçırtan o soruyu sordu.
“Masky, şey... Dün gece... Beni niye öptün?”  Bu sorunun elbet geleceğini biliyordum ama yine de şok etkisi bırakmıştı. Seni seviyorum demek düşündüğüm kadar kolay değildi. Bir süre daha duraksadıktan sonra cevap almak istercesine bakış attığında artık bir şeyler bulmam gerektiğini düşündüm. Bulabileceğim en saçma şeyi de buldum...
“Eheh, nerden çıkardın rüzgardır o rüzgar eheh...”
Bir insan daha nasıl saçmalayabilir gerçekten bilmiyorum. Toby de aynı fikirde olacak ki bana ‘Gerçekten mi?’ dercesine bakmıştı.
“Tama-“ dememe kalmadan birden Slender’ın ışınlanmasıyla tuhaf bir alana ışınlandık. Ne oluyor hiç bi bok anlamamıştım. Toby de benden farksızdı. İkimizde salak gibi birbirimize ne olduğunu sorup duruyorduk. Çöl gibi bir yerdi. Soğukluk hissi verecek derecede kaynar akan su gibiydi havası.
Öylece ortada kalmıştık ve ne yapacağımızı bilmiyorduk. Birden yanımıza diğerleri de ışınlandı. Slender hariç... Ne olduğunu lütfen biri basit terimlerle anlatsın...

Arkadaşlar tatil yüzünden bölüm yazamamıştım internetimi ilk günden bitirmiştim -_- şuanda da gözümde enfeksiyon çıktı iyice ilerledi korneama ulaşmış görüşüm bulanık o yüzden radyasyondan olabildiğince uzak durmam gerekiyo yani 1-2 hafta hikaye yayınlayamıycam bölüm de kısa oldu kusura bakmayın 😔😞


The Weirdest Family Alive Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin