NUR
Belki de bu olması gerekiyordu. Belki bu yol benim yolumdur.
Hatalardan ders alma zamanıdır şuan. Bu iş belki de dönüm noktamdır gibi birçok söz geçti içimden başvuru yapacağım avukatlık şirketinin önünde dururken.
Yağmur başladı aniden. Gök delinmiş kova kova su dökülüyormuşcasına yağıyordu. Kapıdan içeriye koşarak girdim. Hafif ıslansam da siyah uzun saçlarımdan biraz su aksa da gömleğim iyi durumdaydı. Saçlarımı düzleştirmiştim ama şuan lavaboya gidip toplamam gerekiyordu. Yarım saatten fazla zamanımı almıştı düzleştirmem. Fakat şuan boşa uğraştığım belli oluyordu. Ama nerden bilebilirdim ki yazın ortasında hem de yağmur yağacağını. Yağmuru oldu olası da sevmezdim. Yağmurlu havada elimden geldiğince dışarıya çıkmazdım. En sevdiğim yiyecek olan çikolatayı bile almaya gitmemiştim krizim tuttuğu halde geçenlerde.
Kapının önünde bakındım etrafa ve o kadar büyüktü ki bina bırak lavaboyu bulmak sormadan iki adım atsam kaybolabilirdim. Önce hangi kata çıkacağımı öğrenmeliydim. Girişteki kıza doğru yürüdüm. Sarışın minyon tipli genç bir kız masanın başında bilgisayara gömülmüş durumdaydı. Kolaylıkla yürüyemediğim topuklu ayakkabımının sesini duymamıştı bile ve kafasını kaldırmamıştı hiç yanına gidene kadar.
"Merhaba Erdem Altaylar ile görüşmem vardı hangi kata çıkmalıyım acaba?"
"Solda asansör yedinci kat sağdan ikinci kapı."
"Teşekkürler."
"Rica ederim."
Dedi ve gülümsedi kız. Nasıl göründüğümü şuan merak ediyordum. Hemen lavaboya gitmem gerekiyordu. Bakınınca asansörün solunda lavabo olduğunu gördüm ve o kadar yakın bir yerde lavabonun olmasına şükredip hemen koştum. Çünkü daha fazla yürüyecek halim kalmamıştı.
Aynaya baktığında aman yarabbim dedim. Yağmur bir anda ne hale getirmişti saçlarımı. İki dakika kalmıştım aslında yağmur altında. Ama yetmişti.
Çantamdan makyaj malzemeleri ve toka çıkardım küçük bir topuz yaptım. Biraz da makyajımı tazeledim. Bir adım geri gelip aynaya tekrar baktım. İdare eder bir durumdaydım. En azından biraz öncekinden iyi durumdaydım. Hemen çantamı toplayıp çıktım.
Asansöre binip yedi numaraya bastım. Saat iki ondu. Bu da on dakika geç kalmış olduğum anlamına geliyordu. Heyecan kapladı içimi sayılar yanıp sönerken. Sonunda yedi yandı ve kapı açıldı. Giriş kattan farklı bir ortam koyu renklerin hakim olduğu bir yere gelmiştim.
Kapıya geldiğimde sarı saçlı kısa boylu zayıf yapılı bir kız bilgisayarına gömülmüş çalışmaktaydı.
"Afedersiniz."
"Buyrun nasıl yardımcı olabilirim?"
"Erdem Altaylarla randevum vardı."
"Nur Hanım değil mi? On dakika geç kaldınız. Erdem bey şimdi toplantıya girdi."
"Aaa ne zaman biter toplantı acaba."
"Hiç bilmiyorum."
"Bekleyebilir miyim şurada acaba?"
"Tabi buyrun."
Oturdum. Yapacak bir şey yoktu. Beklemek zorundaydım. Masadaki dergileri alıp karıştırmaya başladım.
Saatler olmuştu hala bekliyordum.
"Pardon daha ne kadar sürer acaba?"
"Bilmiyorum ama bitmek üzeredir sanırım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkla Geldim Sana
RomanceAşk hep mutlu eder mi insanı? Her aşk gerçek aşk mıdır? Aşık olduğumuz insan doğru insan mı? Peki bu sorulara cevap ararken başka sorular ve gerçeklerle yüzleşen Nur ne yapacak ? Aşkın peşinden hep giden ve gittiği yolda yanılıp başka yola dönen ve...