AZRA
Neredeyse bir ay geçmişti boşanalı. Hayatı değişecekti biliyordu ve değişmişti de Azranın. Zor olsa da bir düzen kurmaya başlamıştı. Bir gazete de yazmaya bile başlamıştı. Şansa bulmuştu bu işi. Hiç beklemediği bir anda gelmişti teklif. Eski eşiyle tanışmadan önceki çalışkanlığının şimdi meyvesiydi bu iş. Ve şaşırtıcı derecede huzurluydu. Bu evlilik neler götürmüştü kendinden şimdi anlıyordu. O avukat kız hayatının değiştirmişti aslında. Eğer nafaka da ısrar etmeseydi beş kuruş almayacaktı eşinden. O zaman da çocuklarına bu tatlı mı tatlı bakıcılarını tutamayacak ve haliyle işe gidemeyecekti.
Haftaiçi yoğun koşturmacalı geçmiş haftasonu rahattı. İkizlerle vakit geçirecekti. Tabi öğleden sonra çocuklarının babasıyla da görüşmesi gerekiyordu. Cumartesi öğleden sonra alıyor akşam getiriyordu. Geçen hafta bakıcı ile göndermişti ve boşandıktan sonra hiç görmemişti onu. Fakat bu hafta görmek zorunda kalacaktı. Arada ikizler olduğu için kızgınlığı kenara atıp oğulları için bir kaç saat katlanabilirdi yüzünü görmeye.
Tarıkla evlenirken çok mutluydular kimin aklına gelirdi ki bu son. Sonu Tarık hazırlamıştı. Azra da uygulamaya geçirmişti. Zor günler geçirse de evliliğinde olmadığı kadar mutluydu şuan.
Saat yediye geliyordu. Erken kalkmaya o kadar alışmıştı ki haftasonları da devam ediyordu. Yatağından çıktı. Çocuklardan ses gelmiyordu. Duşa girdi. Çıkınca rahat bir elbise giyip saçını da tokasıyla tutturup sessizce ikizlerin odasına girdi. Şaşırtıcı derecede derin uykudaydılar. Aşağıya indi mutfağa yöneldi. Sütlü bir gevrek yaptı kendine terasına çıktı. Hava sabah erken olmasına rağmen güzeldi. Hafif rüzgar esse de üşütmüyordu. Bir kaşık aldı kaseden çocukların sesleri gelmeye başladı. İşte bu dedi içinden.
Evliliğinde o kadar bunalmış olacak ki ağlayınca çocuklar başına ağrılar girerdi şimdi dört gözle bekliyordu uyanmalarını. Haftaiçi yoğun çalışıyor ve özlüyordu yavrularını.
İçeriye girip kaseyi tezgaha bıraktı yukarıya çıktı. Odalarına girdiğinde onu görünce çocuklar ağlamayı kesip birbirleriyle oynamaya başladılar. Klasik tavırlarıydı bu zaten. İkisini kucağına birden almak yoruyordu farkındaydı artık. Çocuklar hızla büyüyorlardı. Kızı yürüdü yürüyecekti fakat oğlunda bir belirti yoktu. Oğlan çocuklarının tam tersi bir durgunluk kız çocuklarının tam tersi bir koşturmacalık vardı çocuklarında.
Kızını pusete koyup oğlunu kucağına aldı ve öyle götürdü aşağıya. İkisi uyandıklarında oyun parkını çok seviyorlardı oraya götürdü çocukları. Kendi de birşeyler hazırlamak için mutfağa yöneldi. Bıraktığı kasesinden bir kaşık daha alıp çocuklarına yiyecek hazırlamaya başladı. İşi bittiğinde çocukların cıvıltıları devam ediyordu. Onlar oynadıkça daha da yüzü gülüyordu Azranın.
"Siz hayatıma giren en güzel kişileriniz"
Diyerek çocuklarını öptü.
Onlarda anlamışcasına annelerine bakış attılar. Karınlarını doyuran Azra oyun bahçesinin yanındaki koltuğa oturup çocukları seyretmeye daldı. Gelen telefonun sesiyle ilkindi.
"Efendim."
"Günaydın kızım."
"Günaydın anne."
"Bugün Aysel teyzenin butik açılışına geliyorsun değil mi?"
"Aaa onu ben unuttum anne."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkla Geldim Sana
RomanceAşk hep mutlu eder mi insanı? Her aşk gerçek aşk mıdır? Aşık olduğumuz insan doğru insan mı? Peki bu sorulara cevap ararken başka sorular ve gerçeklerle yüzleşen Nur ne yapacak ? Aşkın peşinden hep giden ve gittiği yolda yanılıp başka yola dönen ve...