♡BÖLÜM 2♡

95 47 13
                                    

AZRA

Yıllar  sonra  kim  derdi  ki bu ev  Azra 'ya dar  gelecek  boğulacak diye.  Beş  yıl  sonra  iki  çocuk  sahibi  iken  bu  hale  gelmek. O gün  Tarık'ı o kadınla  yakaladıktan  sonra  başka  yapılacak  birşey  kalmamıştı  ki  bu evlilik  için.

Çocuklar  doğana  kadar  herşey  yolunda  giderken  çocuklar doğduğunda  daha  iyi  olmaları  gerekirken  kopmalar  yaşamışlardı  farkındaydı  fakat  bu  kadarı  çok  fazlaydı.  Çabalama ihtimali  bile  kalmamıştı  artık. Ne için  kim için  çabalayacaktı ki başka  bir  kadına  giden  kocasının ardından.

Su ısıtıcısının  kaynama  sesiyle  kendine  geldi  Azra.  Kafeine  boğuyordu  kendini  ayakta  durabilmek  için.  Aylardır  uyku  sorunları  çekiyordu. Her  gece  sabah  olmak  bilmiyordu.  İkiz  çocuk  büyütmek de kolay  değildi  hem  de  bu halde  hiç  kolay  değildi.  Daha  güçlü  olması  gerekiyordu  fakat  iki  çocukla  bir  başına  ne  yapacağım  düşünceleriyle  boğuşmakta idi.

Üstüne  üstük  bugün  dava  vardı.  Aylardır  görmediği  kocasını  görecekti. Ne hissettiğini  bilmiyordu.  Fazlaca  kızgınlık  olsa da  onu  görmek  hiç  iyi  gelmeyecekti  biliyordu.  Yaptığı  herşeye  rağmen  seviyordu  kocasını.  Ama  bu neye  yarardı. Neyi  değiştirirdi.  Herşey  bitmişti.  Bir  günde  birkaç  dakikada  yerle bir  olmuştu. O gün  aklımdan  çıkmıyordu.  O iğrenç  görüntü  gözünün  önünde  kalacaktı.  Yıllardır  sevdiği  adamın  son  görüntüsüydü  bu.  Hep  hatırlayacağı görüntüsü.  Yıllarca  büyüttüğü  aşk  sonuç  hüsran  iki  çocuklu  kalakalmışlık.  Aklının  ucundan  geçmeyenler  başına  gelmişti  ve  bu olanlara  hala inanamıyordu.  Bunları  yaşadığına  Tarık 'ın bunu  yapabildiğine.  Onu aldatabildiğine  hala inanamıyordu.  Tarif  edilemez  bir  acı çekiyordu.  İçi  paramparça olsa  da  iki  çocuğu  için  ayakta durması  gerekiyordu.

Çocuklar  şuan  uyuyordu  ve  saat  daha  sabahın  beşiydi. Öğleye  doğru  annesi  gelecekti  çocuklara  bakmak  için.  Çocuklar için sağdığı  sütünü  dolaba kaldırdı. İnşaallah  annem bir iki saat  idare  eder demekten  alamadı  kendini.  Annesi  çocuk  bakımından  hiç  anlamazdı. Çocukluğu  annanesiyle  geçmişti. Yıllarca  anne özlemi  çektiğini  hiç  anlamamıştı  annesi. Şimdi  ise   annane  olmaya da   alışamıyordu. Annane kelimesi  bile  onu  sıkıyordu. Evlenmeye  karar  verdiğinde  şiddetle  karşı  çıkmış  şimdi  de  içinden  dediğim  oldu dese  de en azından  dile  getirmiyor, çocuklarla  pek  arası  olmasa  da elinden  gelen desteği  vermeye  çalışıyordu.

Kahvesini  yudumlarken  öğlen ki duruşmayı  düşündü. Aslında  sonrası  önemliydi.  Boşanacaklardı  bu kesin  fakat  sonrası  yıllardır  çalışmıyordu  ve  şuan  çalışması  gerekiyor  ve  tabi  çocuklara  bakacak  birini  de  bulması. Ne hayallerle  evlendiği  adamın  bu  hale  gelmesine  hala  inanamıyordu  . Aylardır  çocuklarını  görmek  için  bile  iletişimde  bulunmamıştı. Ne zaman  bu  denli sorumsuz  birine  dönüşmüştü  inanılır  gibi  değildi.

Düşüncelerle  boğuşurken  kahve elinde  soğuyup  gitmişti. Üst  kattan  çocukların  uyandığını  gösteren  seslerin  gelmesiyle  fincanı  bıraktı  elinden.  İkizler  diye  de  aynı  anda uyanmaları  gerekiyordu  sanki.Koşarak gitti odaya  ve kendisi  oda  girince  çocuklar  ağlamayı  kesip  birbirleriyle  oynamaya  başladılar. Tüm  nazlanmaları onaydı  farkındaydı. Ama şükür  ki  iyiki  varlar  bu zor  günlerde  mutluluklar  dedi.

Çocukları  aşağıya  getirip  oyun  bahçesine  götürdü. Oyun  bahçesini çocuklar  doğmadan  önce  hazırlamış  ve  çok  da  memnundu.  Çünkü  çocuklar  orda  bir  hayli  rahat  ediyorlardı.

Karınlarını doyurup  oyun  oynamalarını  seyretti  dakikalarca.  Ne  kadar  zor  olursa olsun  iyiki  varsınız  siz  olmasanız  ne  yapardım  diye  geçirdi  içinden.  O anda  kapı  çaldı.

"Aaa anne  hoşgeldin.  Erken  geldin  sanki."

"Yooo asıl  sen  geç  kalmıyor  musun  daha hazır  değilsin  bile."

"Saat kaç  ki  anne."

"On  iki buçuk."

"Aaa o kadar  olmuş  mu  ne  çabuk  geçmiş  zaman.  Gir  anne  içeriye.  Ben  üzerimi değiştirip  hemen  çıkmalıyım.  Çocuklar  oyun  bahçesinde  karınları  tok. İnşallah  ben  gelene  kadar  zorlamazlar  seni."

"Birşey olmaz  kızım.  Sen  düşünme  hadi  hemen  çık  yoksa  davaya  geç  kalacaksın."

Hızla  üst kata  çıkıp  hazırlandı  ve  arabasına bindi.  Şansına  trafik  yoktu  ve  yarım  saat  sonra  mahkemeye  vardı.  Binaya  girip  koridora  geldiğinde  isimleri  okunuyordu.  Tarık  avukatının  yanında  oturmuştu.  Azrayı görünce  kalktı. 

"Merhaba Azra."

"Merhaba."

Deyip  kendi  avukatının  yanına  yöneldi  Azra

"Geç  kalmadım  değil  mi?"

"Yok  tam  zamanında  geldiniz. Bu arada  ben  Nur."

"Memnun  oldum  Nur  Hanım.  Çabuk  biter mi  acaba?  Çocuklarımı  anneme  bıraktım  ama  annelik  işte  endişeleniyorum."

"Eşiniz  nafaka  konusunda  sorun  çıkarmazsa  çabucak  biter  Azra  hanım."

"Nafaka mı  dediniz ? Ben  hiçbirşey  istemiyorum  kendisinden."

"Ama  Azra  hanım  iki  çocuğunuz  olduğunu  biliyorum  ve  çocukları  için  en  azından  bunu yapması  gerekmez mi ? Annenizle  böyle  konuşmuştuk  haberiniz  var  sanıyordum."

"Yoktu  ama  haklısınız.  Ne  gerekiyorsa  yapalım  o zaman."

"Tamam  pekala  hadi  girelim  Azra  hanım."

Dava  Tarıķ'ın  itirazı  olmayınca  çocuklar  anneye  verilip  nafaka  alarak  boşanma  ile  sonuçlandı.  Miktarda  sorun  çıkaran  Tarık  Nur  hanımın  savunması  ile  kabul  etti  ve  yarım  saat sürdü  sürmedi dava.

"Çok  teşekkür ederim  Nur  Hanım."

"Rica  ederim Azra hanım.  Bu benim  görevimdi.  Hayırlısı  olsun.  İyi günler  diliyorum."

"Sağolun  iyi  günler."

Kapıdan  çıkmak  üzereyken  Tarık  da  çıkıyordu.  İyi  günler  deyip  çıkıp  gitti.  İşte bu  kadar  kolaydı  onun  için  artık.  Yabancı  olmuştum  bile.  Dışarı  çıktığında  gök  gürlüyordu ve  çabucak  otoparka  gitse  iyi  olacaktı.  Hızlı  adımlarla  arabasına  bindi.  Arabayı  çalıştırır  çalıştırmaz  bardaktan  boşalırcasına  yağmur  yağmaya  başladı.  Biraz  beklese  iyi  olacaktı.  Bu yağmur  da görüş  açısı  çok  azalacağı  için  ve  acelesi  de yoktu  beklemeye  karar  verdi.  Yaz  yağmuru  çabuk  geçecekti.  Radyoyu  açtı.  Slov  bir  müzik  yayıldı  dört  bir  yanını.  Yağmur  durdu  arabayı  çalıştırdı  tam  otoparktan  çıkarken  onları  gördü.  Tarık  ve  o kadın.  Onlar  için  hiçbirşey  olmamış gibiydi.  Gülerek  arabaya  binip  gitmelerini  izlerken  gözlerinden  yaşlar  boşaldı.  Kızdı  kendine  ve  artık  kendinin  de  hayatına  bakma  zamanının geldiğini  tekrarladı kendine.  Gözyaşlarını  silip  yola  koyuldu.  Eve  gidiyordu  fakat  bambaşka  eve  yepyeni  hayata.

Aşkla Geldim Sana Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin