Geçen 3 günün ardından nihayetinde abimi taburcu etmiştik. Aklımı sürekli kurcalayan Enis ile birlikte geçirdiğim saçma sapan 3 günün ardından evin yolunu tutmak beni rahatlatmıştı.
''sonunda eviiimm,odam, bilgisayarım... ohhh, tabiki modemm'' hayatımdaki en önemli şeylerdi bunlar sanırım benim kimseye ihtiyacım yok siz olsanız yeter.
kendimi yatağa atıp boylu boyunca uzanmışken odama dalan Büşra'nın sesiyle irkildim.
''Eda..''
sen... sen ne yüzle buraya geliyorsun lan züppe!!!?!?! demek isterdim tabi ama sakin olmam gerekiyordu. Ama şu an konuşmak için çok tembeldim.
''lütfen dışarı çık. Seninle şu an konuşmak istemiyorum Büşra.'' Aslına bakarsanız hiç konuşmak istemiyordum.
'' seninle konuşmalıyım. Böyle olmasını bende istemiyordum. Abin.. o çok harika. Ona dayanamadım. Derin'i gerçekten çok seviyorum. Sevmediğimi düşünme ama benimde kendime göre ihtiyaçlarım var Derin ile iyi arkadaşsınız tabiki onu düşünürsün bir taraftada abin...''
derken onun sözünü kestim.
''ÇIK DIŞARI ! ''
sen ne kadar yalan atamayan bir yalancısın ya. dayanamamışmış 'ben tam bir kaşarım,Derin'i aldattım' demen gerekirdi bak o zaman dinlerdim seni. Gerizekalı. Pis sürtük. Sinirden kucağıma alıp yumrukladığım yastığımla vedalaşıp 2 insan yüzü görmek için salona yöneldim. Henüz sabah olmasına rağmen ben rahatlamak için çoktan pijamalarımı giymiş saçlarımı salaş bir topuz yapmıştım bile. Salona doğru giderken duyduğum erkek sesi beni ürküttü. Derin'in sesiydi bu salona girip girmemek konusunda kendi çapında beyin fırtınası yaratırken annemin beni içeri çağıran sesiyle düşüncelerimden ayrıldım. Artık salona girmeliydim. Kahretsin, kafamda dağnık bir topuz ve ponpon terliklerle pekte iç açıcı görünmüyordum. Derin'in bana bakan gözlerini yakaladığımda ona gülümsedim. O da gülümsedi. -Bana bakarken ışıldayan göz bebeklerini bile özlemişim çocuk!- Onu her gördüğümde bu hislere kapılıyorum. Kaynar sular tüm benliğimi sarıyor. Ben ona böyle bakarken bana anlamsız ve kıskanç bakışlar gönderen Büşra'yı takmayıp abimin yanına oturup sakin olmaya çalışarak halıyı incelemeye başladım. Bu nasıl bir yüzsüzlüktür ikisinin ortasında oturuyor bir de sürtükkk ! neyse sakinim.
''Eda. Naber geceyi erken getirmişsin bakıyorum?'' diyen Derin'in bu sözleriyle yüzümü ona bakmak için halıdan kaldırdım. Onun sırıtan suratıyla karşı karşıya geldiğimde yine ellerim titremeye başladı. Bunu herkesin içinde yapamam gerekiyordu ama şu an sadece gözlerini gözlerime kitlemiştim. Her gözlerini kırptığında artan kalp ritmim dudaklarımı mühürlüyordu.
''Edacım iyi misin?'' diye anlamlıca bu soruyu yönelten Büşra'ya döndüğümde herşey normal haline dönmüştü. Sanane be iyiysem iyiym kötüysem kötüyüm. Birde hala benimle konuşmaya çalışıyor.
''İ..iyiyim sadece biraz dinlenmem gerek'' diye yanıtlarken gözlerimi çalan kapıya doğru yönelttim. Can kurtaran sesi gibi gelmişti nedense.
'' Ben bakarıım.'' diyip mayınlı bölgeden uzaklaşıp kapıyı açtığımda gözlerimin yerinden çıkacak gibi olduğundan emindim.
'' Abini merak ettim, evinizin adresini de hastaneden aldım. O nasıl iyi mi ? ''
Enis'in bu sözleriyle şaşkınlığıma ara verip ''Abim salonda,şey,içeri gel.'' ona bunları söyledikten sonra geçmesi için iki adım geri çekildim önümden geçtiğinde parfüm kokusu ciğerlerime doldu. Hastanede ev adreslerini vermediklerini Enis'in hemşireyi 6 numaralı bakışıyla kafaladığını düşünerek sırıttım. Bu çok nazik bir davranıştı ama Enis hiç bu kadar nazik biri gibi durmuyordu. O annemlere kendini tanıtıp merhabalaşırken bende zamanı fırsat bilip üstümü değiştirmek için yukarı çıktım. Altıma annemin çok kısa olduğunu düşündüğü bir şort ve kolları omzumdan düşen salaş bir t-shirt giydim saçlarımı da saldım. Son bir kez aynaya bakıp aşağı inmeye başladım. Ben inerken Enis ve Derin'in gözleri aynı anda bana bakmaya başladı. Biraz sonra durumu farkeden Büşra dik dik Derin'e birde bana bakıyordu. -Ben de tabiki Derin'e bakıyordum.- Bunu Eniste farketmiş olacaktı ki benden gözlerini ayırıp Derine çevirdi artık göz göze olan sadece Derin ile bendim. Bir zaman sonra kızaracağımı bildiğim için Derin'den gözlerimi ayırıp aşağıya inmeye devam ettim. Büşra çok kıskanmışa benziyordu.
*BÜŞRA'NIN GÖZÜNDEN*
Eda merdivenden inerken Derin'in ona olan bakışları beni çok kızdırmıştı. Tabiki kıskanmadım. O kadar etkilenmiş gibiydi ki... Bu oyunun bir parçası olmamalıydı. Derin Eda'ya aşık olamazdı. Etkilenemezdi bile!! Eda kazanamazdı. O hep üzülmeliydi. Ve ben bunun için elimden geleni yapmaya ant içmiştim. Ve bunu gördükten sonra onun için daha tehlikeli biri olacağım. Bu karşılaşmadan sonra çok daha tehlikeli...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Portakal
ChickLitBana korkularınla yüzleşmelisin dedin. En büyük korkum seni kaybetmekti. Beni bununla yüzleşmek zorunda bırakma...