Bu bölüm azza782'ye ithaf edilmiştir.
Gözlerim kapalı.
Güneş gibi bir sıcaklık ve annem kadar güzel bir koku sarıyordu her yanımı.Kuş sesleri, su sesine karışıyordu.
Nasıl anlatılır ki! Sanki dünyada değildim.
Gözlerimi aralayıp, uzandığım yerden kalktığımda nasıl burada olduğumu merak etsem de, bu sorumu erteledim. Üzerimde uzun beyaz bir elbise ve dalgalı saçlarım omuzlarımda bir aynada kendime bakakaldım.Ne güzel ve ne garip bir yerdeydim.
Gölün karşısına uzanan köprüden geçersem birini bulabilirim umuduyla köprüye çıktım.Yürüdüm yürüdüm ve yürüdüm.
Tam köprüyü yarılamışken, iki dakika öncesine kadar hiç ortada olmayan bir teknenin köprünün altından geçmek üzere olduğunu gördüm.
-Hey bayım..Heyy
Yüzünü yukarı kaldırmasıyla onun Joseph Morgan olduğunu gördüm. "Amannn Allah ' ım"
"Karşı kıyıda sizi bekliyor olacağım."
Bir de karizmatik sırıtışını yapmaz mı? Rüyaydı. Bu kesinlikle rüya olmalıydı.
Rüya ya da değil Joseph'imi görmeliydim. Hayatta peşinden koşup bir türlü kavuşamadığım amacım, kalbim her türlü duygum. Karın geliyor bekle beni.
Köprüden hayatımda hiç koşmadığım kadar hızlı koşuyordum.
"Of şu uzun eteğim.."diye hayıflanırken eteğim bir anda kısalmaz mı? Üzerimde çok daha güzel kısa beyaz bir elbise oluvermişti.Renkli çiçeklerle aşırı güzel görünüyordum.
Artık bunun bir rüyadan başka bir şey olamayacağından emin olarak, daha hızlı koşmaya başladım. Joseph'le uzun bir rüya görmeliydim.
Belki uzunca konuşurduk. Ya da belki sadece sarılırdım.
İmza alabilir miydim acaba? Neler düşünüyordum.
Köprünün sonuna geldiğimde yüzümde bir ıslaklık olduğunu hissettim. Bir yerden su falan mı gelmişti. Elimin yüzüme götürmemle bir kurbağanın yüzüme sarılı halde durduğunu fark ettim.
"Aghhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhh... defol..Aghhhhhhhhhhhhhhhhhhh"
Korkudan yerde sürüklendim.Ve sonunda yüzümden attım kurbağayı.
"Aptal ayyyy, ıslak pis kurbağa inanmıyorum..Şimdi kusucam."
"İki saattir sana çağırıyordum.Bunu yapmak zorundaydım."
"Oha.Bir de konuşuyor musun?"
"Rüyada olduğunu anlamamış mıydın?Yanlış bir şey mi söyledim?"
"İkinci bir oha..Şe..yy....Tamam anladım ama alışamadım.Ne diye bana çağırıyordun?"
Korksam da, daha önce bir kurbağayla konuşmamış olsam da iletişim kurmam gerekiyordu.Yani daha sanırım konuşmalıydım onunla.
"Seninle konuşmam gerekiyor."
"Onu anladım ama şu an biraz acelem var.Biri beni bekliyor. Yani sonra...."
"Beni kurtarman gerek."
Tam yoluma devam etmek için veda edecekken; bu cümle biraz durdurmak zorunda kaldı beni. Ne olduğunu bilmediğim mevzuyu Kurbağa Prens hikayesine benzetsem de umarım benim öpücüğümle hallolacak bir iş değildir diye dua etmeye başlamıştım bile.
"Beni öp"
Al işte. "Neeee!!!"
"Hiç kurbağa prens okumadın mı sen?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prens ve Ben
Fiksi UmumDoğru zamanda,doğru adamın hayatını kurtaran bir bayanın hikayesi.. Merhaba, ben Zümra... İngiltere'de nasıl bir yaşam hayal ederdim bilemiyorum, peki siz ? Cambridge üniversitesinde okuduğum sıralarda sade bir hayattan başka bir hayalim yoktu. Kade...