Bölüm 5

35 3 0
                                    


  Herhangi bir ihtiyaç için değil de sırf sert zemini hissetmek için bir başka adada mola veren büyük korsan adayları henüz yeni yeni birbirlerine ısınıyorlardı. Ancak kaynaşmaları için daha pek çok badire atlatmaları gerekiyordu. Bir korsan avcısı, bir hırsız ve bir şeytan meyvesi kullanıcısı daha indiklerinde insana ürkütücü gelen bir adaya varmışlardı. Kılını bile kıpırdatmadan içeri dalan Sakazukiyi umursamaz tavrıyla Zoro izledi. Nami gibi kendi tabiriyle canavarımsı güçleri olmayan birinin bu adaya girmesine imkan yoktu. Ancak onların yanında ormana dalmak kıyıda yalnız kalmaktan daha az ürkütücüydü 

"Hey beni bekleyin!" 

Biraz ilerlediklerinde Naminin sırtında hissettiği ürpertici izleniyor hissi artık çıplak gözle kızıl parlaklıklar şeklinde çalıların arasından yansıyordu. Sakazukinin dibinden her an eline yapışacak küçük bir çocuk gibi ilerlerken birden iliklerine kadar hissettiği bir tür kükreme sesiyle arkasına döndü bütün bedeni diken oluncaya kadar ürperirken. Ancak bu sadece esneyen Zoroydu 

"Ben uyuyacam" 

"Beni korkutma lanet olası!!" 

Nami ormanın yeterince ürpertici olduğundan dem vururken Zoro bir kenara uzanıp ellerini başının arkasına attığı anda uykuya dalmıştı

 "Böyle ürpertici bir yerde nasıl bu kadar rahat olabiliyor?" 

Yeşil saçlı kılıç ustasının burnundan ne kadar derin bir uykuda olduğunu gösteren bir baloncuk şişip küçülürken bir ses yükseldi ormandan. Sakazuki durmuştu. Gözleri hasır şapkasıyla gölgeleninceye kadar kafasını eğmişti. Daha iyi dinlemeye çalışıyor gibiydi. 

Aynı anda her yerden geldiğine ikna edecek kadar gür ve derin olan ses niyetini son derece belli eden kelimelerle yabancılara sesleniyordu 

"Ben bu adanın Tanrısıyım. Korsanları sevmem. Gidin hemen buradan. Yoksa ruhlarınızı bedeninizden söküp kendime ziyafet çekerim"

 Gargara gibi bir ses takip etti az önceki yankıyı. Nami korkusundan sinir olduğu Zoroyu kendi haline bırakıp adanın Tanrısı olduğunu iddia eden sese karşı ellerini dua eder gibi birleştirmiş canı için yalvarırken Sakazukiden turuncu saçlı hırsızı gözyaşlarına boğacak cümle yükselmişti 

"Kim olduğun umurumda değil. Yoluma çıkma!" 

Nami korkudan neredeyse kekeler halde Sakazukiye yaptığının ne kadar yanlış olduğunu belirtirken her yanlarını saran ses cevap verdi 

"Öyle olsun. Öyleyse bedenlerinize elveda deyin sefil ölümlüler" 

Ormandan çıkan envai çeşit malzeme birden üstlerine gelmeye başladı. Nami korkudan tiz bir çığlık atıp birbirine kenetlediği elleriyle başını tutarak cenin pozisyonu alırken Sakazuki kılını bile kımıldatmamıştı. Bu sayede Nami'ye isabet etme olasılığı en yüksek silahlarda kendisine isabet etmişti aslında. Bunu ne kadar isteyerek yaptığı ise ayrı bir tartışma konusuydu. Zoro ise sahip olduğu tuhaf bir şanstan ötürü olsa gerek uykusu bile bölünmeden etrafına mızrak ve kılıç saplanmış ama hiçbiri bedenine isabet etmemişti. 

Kendisine kalkan olmuş bedenin yanında hayatını kaybetmemekten kaynaklanan bir rahatlamayla etrafına bakınca tuhaf bir detay fark etmişti. Mızrak? Kılıç? Satır? Hatta çatal bıçak? Bunlar bir Tanrının kullanacağı silahlara benzemiyordu pek. Ormanın kendisi konuşurcasına gelen ses tekrar yükseldi ama bir tuhaflık vardı 

"N-ne? Olamaz sen bir şeytan meyvesi kullanıcısının!" 

Sakazuki bedenine saplanmasına rağmen eriyip giden silahlardan çok ormanın içinde olan bitenle ilgileniyordu. Keskin kulakları sesin kaynağını bir nebze saptayabilmişti. Ormandaki ses ise bir öksürük sesi çıkartıp tekrar konuşmaya başladı. Ancak az önceki ihtişamını kaybetmiş gibiydi. 

One Piece: What IF Akainu Is The Main Character?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin