Bölüm-1

147 17 31
                                    

"Sence de hala kendini öldürme vaktin gelmedi mi?"

Genç kız elindeki jilete son bir kez baktı. Yapmak istediğinden emin değildi. Sadece o istedi diye eline almıştı jileti.

Elindeki jileti yavaşça bileğine yaklaştırdı. Derin bir nefes alıp aldığı nefesi tekrar verdi. Dişlerini sıkmıştı. Kasılan çene kemiği zayıf yüzünde daha belirgin hale gelirken ölümü düşündü. Ölümü bir çok kez düşünmüştü. Eğer ölürse bu adamı bir daha görebileceğini sanmıyordu. Kendisi cehennemdeyken o melek yüzlü adamı göremeyecekti. Yeşile çalan ela gözlerini adamın kahverengi gözlerine çevirdi bu defa. Korkuyordu.  Onu zaten zor bulmuşken kaybetmek istemiyordu. Ondan kopmak ölmekten daha fazla acı verirdi ona.

Tuna'nın düz çatık kaşlarının altındaki açık renk gözleri, odanın loş ışığında Elif'in son hamleyi yapmasını bekliyordu.

'Neyi bekliyorsun?" Sabırsızlanmaya başlamıştı.

Elif'in eli titriyordu. Yavaşça jileti bileğine bastırdı. Jilet tene değer değmez damla damla kanlar çıkıp jietin etrafına birikmişti.

Hayır, bu duyduğu son cümle olmayacaktı.

Vazgeçti.

Elindeki kana bulanmış jilet yere düştü.

Kim bilir kaçıncı vazgeçişiydi bu.

Tuna elini sertçe masaya vurdu.
"Ahhhh! Aptalsın sen. Sadece küçük bir aptalsın!' hırıltıyla soluduğu kelimeler Elif'in kalbine saplanmış ok gibi hissettirmişti kızcağıza.

"Neden vazgeçtiğini anlamıyorum." Elif'in etrafında dönmeye başlamıştı. "Bu lanet olası ızdıraptan bıkmadın mı artık?"

"Bıktım." Diye fısıldadı Elif.

Tuna hızlı bir hamleyle yere çökmüş olan Elif'in çenesinden tutup kendi yüzüne çevirdi.

"Ne dedin?"

Elif aynı ses tonuyla "Bıktım." diye fısıldadı tekrar.

"Anlamadım!"

"Bıktım!" diye bağırdı bu defa.

Tuna Elif'in yüzüne iğrenir bir surat ifadesiyle baktı. Tuttuğu çeneyi sıkmaya başladığında Elif'in dudakları da büzüşmeye başlamıştı.

Tuna aniden Elif'in yüzüne tükürdü ve tuttuğu çeneyi sola doğru sertçe itti.

Elif'in kanlanmış gözleri parke zemine takılıp kalmıştı. Artık onun bu hallerine şaşırmıyordu. Tuna tekrar ayağa kalkıp ortalıkta dolaşmaya başladı.

"Son bir hamle. Sadece son bir hamle."

"Özür di-"

"Dileme!" Diye bağırdı Tuna. "Her seferinde diliyorsun zaten. Kaçıncı özür bu biliyor musun?"

Elif başını hafifçe sağa sola salladı.

"Ben saydım. Tam 17. özür." Elif eliyle yerden destek alarak ayağa kalktı. Çelimsiz bacakları yavaşça Tuna'ya doğru ilerledi. Aralarında iki üç adım kala durdu.

"Bak!" diye bağırdı kollarını iki yana açarak, "Bana bak!"Tuna Elif'i süzmeye başladı. Çıplak ayakları soğuk zeminden dolayı kızarmıştı. Yara içinde olan dizleri hala kanıyordu. Vücudunda da ufak kesikler vardı ama bazı yerler yara bandıyla kapatılmıştı. Üzerindeki göbeği açık atletle kalçasının yarısını açıkta bırakan mini etek aynı renkteydi. Ayrıca eteğin ve atletin üzerinde ufak yırtıklar vardı ve Elif'in altında mini eteğinden başka birşey olmamasıda cabasıydı. Sağ omzundaki T harfini 3 gün önce, sol omzundaki E harfini ise 2 gün önce kazımıştı ama hala kabuk bağlamamıştı. Uzun sarı saçlarının iki yerinde yumaklar oluşmuştu. Yanakları çökmüş olan kemikli yüzünün sol yanağında nereden geldiği tartışılır olan uzun  kömür karası vardı. Dolgun kırmızı dudakları hafif aralanmıştı. Küçük burnunun üzerinde kahverengi bir leke vardı, yara izi de olabilme ihtimali de yok değil tabi ki. Uzun kirpiklerinin içine gizlenmiş, etrafı kanlı elaya çalan yeşil gözleri büyük bir çöküşün eseri olacak biçimde hüsranla bakıyordu. Sağ gözünün kirpikleri biraz önce yüzüne gelen tükürük yüzünden hala ıslaktı .

Tuna Elif'i yaklaşık olarak beş dakika kadar süzdü. Daha sonra ona elini uzattı. Elif şaşırarak Tuna'nın eline  küçük bir bakış attıktan sonra onun eline göre hayli minik olan elini Tuna'nın avucuna koydu. Tuna Elif'in elini hafifçe sıkıp kendine doğru çekti. Elif diğer kolunu Tuna'nın boynuna doladığında Tuna boşta kalan elini Elif'in eteğinin altından geçirerek kalçasına koydu. 

Tuna kendisinden bir kafa boyu farkla kısa olan Elif'in alnına alnını dayamıştı. İkisininde gözleri kapalıydı.

"Seni sevdiğimi biliyorsun." diye fısıldadı Tuna. Sıcak nefesi Elif'in dudaklarına çarpmıştı.

"Biliyorum." Elif o kadar kısık sesle konuşmuştu ki kendisi bile duyduğundan emin değildi. "Seni kaybetmek istemiyorum."

"Beni kaybetmeyeceksin." Tuna dudaklarını Elif'in dudaklarına yaklaştırdı. Elif'in kalbi hızlı hızlı çarpmaya başlamıştı, dudaklarını aralayıp Tuna'nın öpmesini beklemişti ama Tuna öpmemişti.

"Beni kaybetmeyeceksin, ben her zaman seninle olacağım."

"Yalancı," Elif gözlerini açtığında yanağından yaşlar süzülüyordu. "Ben ölünce başka kızlarla olacaksın."

Tuna'nın dudağı kıvrıldı. Gözlerini açtığında Elif'in elaya çalan yeşil gözlerine baktı. Elif çoktan ağlamaya başlamıştı bile. Tuna Elif'in yanağından aşağı doğru kayan gözyaşının birini gözüne kestirip tam dudağının kenarına geldiğinde öptü. Tuzlu suyun tadı ağzına yayılırken kafasını geriye doğru çekti.

"Seni kaybetmek istemi-"

"Şşş." Eliyle Elif'in konuşmasını engelledi. "Bana söz ver, benim için bu işi bitireceksin." Baş parmağını Elif'in dudaklarında gezdirmeye başladı. Tuna'nın amacına ulaşabilmesi için Elif'in tek bir söz vermesi yeterliydi ama günlerdir ondan bu sözü alamıyordu.

"Sende söz ver," Tuna'nın gözlerinin içine baktı, "hep benimle birlikte olacağına. Nereye gidersem gideyim hep benimle ge-" Tuna Elif'in dudağına yapıştı. Daha fazla konuşmasını, ona söz vermeyi istemiyordu. Elif ise ancak Tuna söz verdiği müddetçe söz verecek ancak o zaman kendini öldürecekti.

Tuna diğer elini de Elif'in kalçasına koyup onu kucağına aldı. Elif Tuna'nın dudaklarından ayrıldığında küçük bir çocuk gibi başını onun omzuna koydu. Tuna Elif'i yatağa kadar taşıyıp onu yatağa yatırdı, kendisi de Elif'in yanına uzandı. Uzun süre birbirlerini incelediler.

"Bizim bir evimiz olacak mı?"

"Bizim evimiz var zaten. Burası."

" Burası bizim değil. Annemle iğrenç kocasının. Ben kendi evimizden bahsediyorum. Sadece ikimizin."

"Olsun mu?" Diye sordu Tuna tek kaşını kaldırarak.

"Olsun." Dedi Elif. Uykusuzluğu hafif gidik olan gözlerinden anlaşılıyordu ancak o uykuyu reddediyordu. "Küçük bir bahçemiz de olsun." Her ne kadar reddetse bile uyku üzerine iyice çökmüştü.

  Gözlerini kapadı. Kısa bir süre sonra tekrar açtı.

"Uyuyamıyorum," dedi elif başını hafifçe oynatarak "bana ninni söyle."

"Ben ninni bilmem ki."

"O zaman öp."

Tuna Elif'e yaklaştı. Elif sevinmişti, çünkü ilk defa Tuna onun dediğini yapıyordu. Tuna tam öpecekken Elif'i belinden tutarak aniden kucağına oturttu. Kendisi de hafifçe doğrulup boyaları dökülmüş olan duvara yaslandı. Elif'in iki bacakları Tuna'yı sarmalamıştı. Kolları da boynuna dolanmıştı. Tuna Elif'in alt dudağını dudaklarının arasına aldı. Bir kaç saniye sonra Elif'in gözleri kapanmıştı. Tuna Elif'in başını hafifçe kendi omzuna koydu ve oda Elif'in omzuna yattı, kısa bi süre sonra onunda gözleri kapanmıştı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 31, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ŞizofrenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin