HERMORİS BÜYÜCÜLERİ: ÖLÜMÜN AYNASI 11

41 21 12
                                    

Vote ve YORUM lütfen satır içi de yorum atın.

"Her şey bitti artık " dediğimiz zamanlar olmuştur; her şeyden elimizi eteğimizi çektiğimiz, her gün aynı gökyüzüne bakıp iç geçirdiğimiz dar vakitler yorgunuyuzdur,mutlaka hayatımızın bir bölümünde. Her şey birbirinin aynısıdır: Deniz bildiğimiz maviliktedir, güneş artık ısıtmaz içimizi temmuz sıcağında bile.

Her gün bildik yüzlere aynı selamlar verilir ve her sabah üşenmeden taktığımız maskelerle yeni bir güne başlarız.

Yeniden... Yeniden... Yeniden...

Ölüm girdiği her yüreği darmadağın eder. Bunun en büyük örneği;Pitho. Bardaktan boşanırcasına yağan yağmuru aldırmadan arkadaşının mezarının başında öylece , boş bakışlı gözlerini mezarın üstüne amaçsızca dikmişti. Belki de bu bakışlar o kadarda boş değildi. Belki de eski anıları hatırlıyordu Pitho, arkadaşıyla geçirdiği o muhteşem anıları. Pitho arkasını dönüp,pencereden bana bakınca yüzünde ki hüzün belli oluyordu. Gök ağlıyordu Algos'un ölümüne , zamansız gidişine.

Omzuma birinin dokunmasıyla gözlerimi pencereden ayırıp elin sahibine döndüm. Emily.

"Her şey düzelecek." dedi ve bana sarıldı. Bir süre karşılık vermedim. Sonra kollarımı kaldırıp Emily'nin zayıf, çelimsiz bedenine sardım.

Yüzümdeki sıcak damlaları hissedince ağladığımı anladım. Ve sessiz bir çığlık koptu dudaklarımdan. Kimse duymadı haykırışlarımı ama kalbim çığlığın desibel'i ile sarsıldı.

Emily omzunda ıslaklık hissedince beni kendinden uzaklaştırdı ve yüzümü inceledi sonra konuşmaya başladı.

"İsis, olanlar için kendini suçlamaktan vazgeçmelisin artık. Sen Algos'a önüne geçip seni korumasını istemedin. Algos kendisi bu fedakarlığı yaptı. Ve bizden habersiz gitmemeliydin." dedi.

Burnumu biraz gürültülü bir şekilde çektim. Dominic, Mikayla ve Nereus ağır adımlarla yanımıza geldiler.

Nereus yanıma yaklaşıp, alnıma büyük bir öpücük kondurdu. Yüzüme dikkatle bakarak:
"Her şey iyi olacak!" dedi. Artık bu lafları duymaya tahammülüm kalmamıştı. Nereus'un ellerini sinirle ittirerek bağırmaya başladım.
"Sürekli aynı şeyleri demekten vazgeçin! Çünkü hiç birşey iyi olmayacak! Her şey git gide dibe batıyor, bende öyle!" dedim ve ellerimi saç diplerime öfkeyle daldırdırdım. Konuşmaya devam ettim.
"Acı gerçeği öğrendim! Teyzemin bana yıllarca zorla baktığını öğrendim! Teyzem neden New York'a gittiğini biliyor musunuz?" akıl sağlığımı kaybetmiş surat ifademle onlara bakmaya devam ettim.
Sonra,akıl sağlığım son kez yerine gelmiş gibi yüzümdeki ifade tamamen silindi. Sesim berraklaştı. Konuşmaya başladım.
"Yıllardır beraber olduğu bir adam varmış. Bana zorla bakmış, beni hiç sevmemiş, hiç bir zaman gerçekten beni yanında istememiş, ben her zaman büyük bir baş belasıydım!!!!" dedim yüksek sesle bağırmaya devam ederek. Nereus yanıma yaklaşarak kollarımı kavradı. Kendimi çok güçsüz hissediyordum. Ağzımdan çıkacak olan kelimelerim boğazıma bir yumru gibi oturuyor ve ağzımdan çıkmayı reddediyordu.

Güçsüz ve çaresiz bir şekilde kendimi yere bırakırken Nereus'ta benimle birlikte yere çömeldi. Bilincimi kaybediyordum. Önce etraf bulanıklaştı,dünya bir fırıldak gibi dönmeye başladı, panikle bağıran sesler git gide azaldı. Ve tamamen karanlık.

Yazarın ağzından;

Pitho bardaktan boşanan yağmuru aldırmadan arkadaşının mezarının başında çaresizce duruyordu. Gözleri arada buğulanıyor, eski günler aklına geliyordu. Pitho, Algos'u her ne kadar sevse de asla ona olan sevgisini belli edememiş ya da dile getirmemişti. İşte buna yanıyordu Pitho. Algos onun tek arkadaşıydı, şimdi ise o gitmişti. Acaba üşür müydü toprağın altında en yakın arkadaşı?

Hermoris Büyücüleri: Ölümün Aynası #altınkalem2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin